Gerçeküstücülük sanatın her alanında olduğu gibi sinemada da muazzam bir yere sahip. Andrѐ Breton 1924'te yayınladığı Sürrealist Manifesto'da şöyle yazar; "Sevgili hayal gücü, en çok sevdiğim yanın merhametsizliğin." Biz bu merhametsizliği Barış Pirhasan'ın senaryosunu yazdığı Atıf Yılmaz'ın 1986 yapımı filmi "Aaahh Belinda"da Müjda Ar'ın hayat verdiği 'Serap' karakterinin, kendisini bir anda 'Naciye' olarak bulmasında görebiliriz örneğin. Gregor Samsa'nın bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulması gibi, gerçeküstü dünya, Serap'a acımamış ve onu hakir gördüğü ve asla tasvip etmediği bir kurgunun içine hapsetmiştir.
Serap, ikinci dalga feminist hareketin etkilerinin Türkiye'de yeni yeni hissedildiği 80'li yıllarda sinemada işlenen güçlü ve bağımsız kadın temasının bir örneğidir. Kendi ayakları üzerinde duran, dişiliğinden utanmayan, toplumsal kadın rollerinin dışında bir hayat süren tiyatro oyuncusudur ve “Asiye Nasıl Kurtulur?” oyununda da 'Asiye' karakterini canlandırmaktadır.
Çevresi tarafından televizyon reklamında oynayarak imajını zedelemekle eleştirilse de, daha iyi yaşayabilmek ve isteklerini gerçekleştirebilmek adına, kimseye kulak asmayarak bir şampuan reklamı filminde oynamayı kabul eder. Serap, filmde Naciye'ye hayat verecektir. Bankada çalışan iki çocuk annesi Naciye, Serap'la tamamen zıt bir profil çizmektedir. Toplumun kadına biçtiği her türlü rolün altında ezilse de, bunu kanıksamış ve tamamen rolünün gereğini yerine getiren bir kadındır Naciye. Çekimlerden önce, reklamın gerçeği yansıtmayan, büyülü dilini tiye alan Serap, çekim esnasında biri hokus pokus demişçesine kendini, evli, iki çocuklu Naciye olarak bulur. Bundan sonra her şey Serap için içinden çıkamadığı bir kabusa dönüşür. Ta ki, kabullenip, boyun eğinceye dek...
"Aaahh Belinda" kadın sorunlarını, Serap’ın, Naciye’ye dönüşmesiyle, gerçeküstü ve mizahi bir dille izleyiciye sunar. Filmde "Asiye Nasıl Kurtulur?" oyununa vurgu yapılması da tesadüf değildir. Asiye ile Naciye farklı şekillerde kendilerinden vazgeçmiş kadınlardır.
Gelelim Deniz Yorulmazer’in yönetmenliğini yaptığı, senaryosunu Hakan Bonomo’nun kaleme aldığı 2023 model "Aaahh Belinda"ya. Film geçen hafta Netflix'te yerini aldı. Yeni versiyonda, Müjde Ar'ın hayat verdiği 'Serap', 'Dilara' ismiyle Neslihan Atagül tarafından canlandırılıyor. Atagül’e, Serkan Çayoğlu ve Necip Memili eşlik ederken, günümüzde geçen bu modern uyarlamada bazı değişikliklere gidilmiş doğal olarak. İyi ki de gidilmiş.
Giriş sahnesi de, bitiş sahnesi de epey coşkulu. Bu iki süre arasında da tempo hiç düşmüyor ve aynı zamanda da yormuyor. Orijinaliyle kıyaslandığında, "sosyal mesajı" görece daha düşük olsa da, sadece temposu değil, mizahı da, enerjisi de çok yüksek. Hal böyleyken film, kıyasa tabi tutmak yerine kendi özelinde bir değerlendirmeyi hak ediyor. Zaten Deniz Yorulmazer ve Hakan Bonomo da, Atıf Yılmaz'ın "Aaahh Belinda"sına meydan okumak için bu projeyi hayata geçirmediler muhakkak. O zaten Türk sinemasının nadide eserleri arasında yıllardır yerini koruyor, koruyacaktır da. Kimsenin buna itirazı yok. Ancak eskiye sımsıkı tutunacağız diye, yeni renklerin hoş yansımalarına gözümüzü kapatmak ve baştan burun bükmek de bağnazlık bana kalırsa.
Hiçbir şeyi beğenmeme timinden biri olarak kendim de şaşırarak söylemeliyim ki, film kendi türünde gayet eğlenceli. Neslihan Atagül'ün oyunculuğunu da başarılı bulanlardanım. Sadece rol için biraz genç kalmış gibi. "Çok küfür var" diyenlere de katılmıyorum. Gerçekçi tepkiler için küfür şart. Aynı durumda olsak "Hay aksi" demezdik diye düşünüyorum. Serkan Çayoğlu'nun canlandırdığı, esas kızın sevgilisi rolünün orijinal filmde de çok sahnesi yoktu, ancak bu filmde daha fazla sahne yazılabilirdi. Ben bile az bulduğuma göre, hayranlarının kaşını, gözünü, endamını daha fazla görmeyi umduklarından eminim. Role çok yakışmış ve daha önce onu görmeye alışık olmadığımız bir karekterin de üstesinden gelmiş. Serkan Çayoğlu'ndan iyi bir 'Behlül' olurmuş, bunu gördük. Necip Memili ise büründüğü her rolün kabına göre şekil alabilen bir oyuncu olarak yine rolünün hakkını vermiş. Sözün özü; coşkusu bol, mizahı yerinde, görmek isteyene kendince mesajlarıyla eğlencelik bir film olmuş. Ve belli ki amaç da buymuş...
ps: Film, güncel bir yaram(ız)a parmak basan taksi sorunu göndermesiyle de beni kazanmış olabilir. :)