“Televizyona hoş geldiniz sevgili seyirciler! Umarım menümüzü incelemişsinizdir. Peki, ne verelim size? Ruhunuz bizden ne talep eder? Ne verirsek ruhunuzu doyururuz? Yasak Elma’dan Bir Küçük Gün Işığı’na, Mahkum’dan Yargı’ya, Aldatmak’tan Yalı Çapkını’na, Ben Bu Cihana Sığmazam’dan Bir Peri Masalı’na ne isterseniz bizde var!”
“………………….”
“Duyamadım. Anladım, karar veremediniz. Öyleyse izin verin sizi duygudan duyguya, olaydan olaya ve saçmalıktan durağanlığa bir yolculuğa çıkaralım. Hazır mısınız, başlayalım mı?”
“……………..”
“Kafanız mı karıştı? Pardon, siz her şeye kafası karıştığı ve anlamayacağı iddia edilen seyirciydiniz değil mi? Özür dilerim, ben unuttum ve konuşuyorum tepenizde… O zaman hiç kafanızı karıştırmayalım. Şapkadan tavşan, pardon kiralanan arabanın içinde 800 bin liranın olduğu bir çanta çıkaralım ve masalı başlatalım.”
Zengin adamı kapaklama derdinde!
Bir varmış bir yokmuş… Güzeller güzeli ve yalıda çalışan bir genç kızımız varmış. Ama o denize yalının bodrum katından bakarmış. Bir de hiç durmadan parası olan ve parası olmayan insanlar hakkında iç sesiyle konuşurmuş. Zenginler hep kaymak yerken fakirlere bakış, neyse buraya sinirleniyorum, o nedenle yazasım yok. Kızımızın hayattaki amacı neymiş, ne iş yaparmış, travması neymiş inanın ben de bilmiyorum. Sanırım kendisi de bilmiyor. O nedenle küçücük aklı, bu devirde zengin dünyasının içinde azıcık parası ve dev cahilliğiyle sosyetenin en zengin adamlarından birini "kapaklamaya", bakın ağzımı bozmak zorunda kalıyorum ama başka bir tabir bulamıyorum, kapaklamaya çalışıyor. Çünkü genç ve güzel, babası tarafından kötü tohum olarak tanımlanan bir genç kız ancak ve ancak zengin bir adamı ağına düşürürse başarılı olabilir. Bakın alt metnimiz çok sağlam!
İran’da kadınlar devrim yaparken, bizim genç kızlarımız paranın değil, zengin bir erkeğin yanındaki süs bebek olmanın hayalini mi kuruyor?
Masumiyet ilk darbesini aldı
Diziyi izlerken kadına bakış, kadının temsili meselelerine büyük şiştiğim için taş atmadan bu yazıya başlayamazdım. Umarım bu attığım taş birilerinin ayağına değmiştir! Gelelim dizinin bize vaat ettiği izleğe… Zeynep bir yalının penceresinden bize zenginken baktığın denizle, fakirden baktığın denize duyduğun açlığı anlatıyor başlarken… Sonra da doğum günü olduğunu öğreniyoruz. Bakıcısı olduğu küçük kız ona kırmızı pabuçlar hediye etmiş. Ben bundan etkilendim. Çünkü o kırmızı ayakkabılar çocukluğumuzu, masumiyetimizi temsil ediyordu. Üstelik bir çocuk tarafından hediye edilmesi masumiyet vurgusunu iki katına çıkarıyordu. Ta ki yardımcı kadın, evin hanımının az bir bütçe ayırmasından dolayı o ayakkabıları almak zorunda olduğunu söyleyene kadar… Zaten o diyalogla masumiyet ilk darbesini aldı. Ardından da pekiştirmek gerekiyordu.
Zeynep’i takdir ettim
Zeynep doğum gününde yine neden birlikte olduğunu anlamadığımız erkek arkadaşı Alp’le buluşmak için AVM’ye gitti, orada bir arkadaşına uğradı. Gözüne de hedefini, yani ağına düşüreceği adamı Onur’u, kestirdi. Zeynep kimdi, hayali neydi, Alp’le neden sevgiliydi bilinmez ama sevgilisinin kiraladığı arabayla Kilyos’a balık ekmek yemeye giderken arabada içi para dolu bir çanta buldu. Parayla ilişkim hiç fena değildir. Ama bir çanta dolusu paraya bakıp “burada 800 bin lira ve 40 balya para var” diyemem. O nedenle Zeynep’i büyük takdir ettim. Süt içmenin bile lüks olduğunu söylediği hayatında 40 balya paranın 800 bin lira edeceğini biliyor. :) Parayı koklaması, öpmesi ve delirmesi gözlerimi kanatan sahneler olmasına rağmen susma hakkımı kullanıyorum. Ardından da bir kaza gerçekleşiyor ve Zeynep Alp’i orada bırakarak parayı alıp gidiyor. Üstelik ayağında kırmızı ayakkabılarla… Gördünüz mü "Peri" masumiyetini kaybetti. Hoş ne zaman peri oldu onu henüz izlemedik.
Yazık bu kızcağıza!
Zeynep parayı alıp at yarışı tutkunu babasının evine döndü. Niye biliyor musunuz? Çünkü kahramanımız seyirci gözünde kötü oldu! Onu sevdirmek için temize çekmek gerekiyordu. Eve gelip rahmetli annesinin fotoğrafına günah çıkaracak, yeğeninin ona çizdiği resme bakacak ve kırmızı ayakkabılı çizgi filmin sesi eşliğinde evi terk edecekti. Masumiyetini ve Zeynep’i o evde bırakıp, artık Melis olmayı seçecekti. Ama maalesef cebinde sadece 800 bin lira vardı. Bu hayat pahalılığında gittiği otel, kiraladığı araba, marka çantaları ve kıyafetlerle maksimum 10 gün yaşar bu kızcağız. Yazık ona!
Ve kızımız maalesef cahil! İşte orasını anlamak zor, çünkü dizi bir yalıda başladı. Bu kız o yalıda çalışıyorsa o dünyayı biliyordur. Bilmek zorundadır ki, o evde çalışabilsin. Ayıp kardeşim Zeynep Coachella’yı bile bilmiyor.
Düşe kalka geçen bir gecenin sonucunda kızımız onu aşağılayan makyöre gidiyor ve beni sonradan görme değil, “öz hakiki zengin” gibi yap diyor ve dizi eğlenceli olmaya başlıyor. Çünkü o saatten sonra Pretty Woman izliyormuş gibi uyuşuyoruz.
Zengin adamın karısı olmak!
Kızımız sınıf atlarken, atlar hakkında tüyosuyla hedefi Onur’un gözüne de giriyor. Verdiği tüyoya kendisi at yarışı oynasa istediği zenginliğe ulaşabilecekken, o oynamıyor. Çünkü daha büyük bir lokma yemek istediğini söylüyor. Zengin adamın karısı olmak! Bunun daha büyük bir lokma olduğuna inanıyor. Zengin Zeynep olmak yerine, Onur’un karısı Melis olmayı seçiyor. Ama dizinin ilk bölüm finalinde Onur ona “ben kolay lokma değilim” diyor ve eski sevgilisini nişanlısı olarak masaya getiriyor. Hepimiz şok!
Demedi demeyin, haftaya başlar kadınlar savaşı! İki kadın Onur’un karısı olma mücadelesine girerler. Görüyor musunuz Peri Masalı oldu bile Onur Savaşı. :)
Gelelim perimize… Alina Boz sen çok yetenekli ve güzel bir oyuncusun. Performansına bayıldım ama lütfen makyaja çok dikkat et! Duru güzelliğin ve oyun gücün yeter! Taro Emir Tekin’in karakteri de gizemli olduğu için açıkçası performansına dair çok bir şey söyleyemiyorum. Ama karakteri de ve kendini de rahat bırakırsa yeni jönümüzdür. Fazlasıyla gelecek vaat ediyor. Yönetmen Çağıl Bocut’un adını gördüm ve çok mutlu oldum. Çünkü geçen sene festivallerde yarışan filmi Sardunya’yla çok başarılıydı. Dizi dünyasında olmasına sevindim.
Reytingler iyi gelmedi
Ezcümle; Bir Peri Masalı çarşamba akşamı karşısında sadece O Kız dizisi varken reytinglerde pek iyi bir açılış yapmadı. Üstelik daha Kuruluş Osman bile başlamadı. Çünkü tüm tasarımı yaz dizisi olarak kurgulanmış bir iş izledik biz. Markalar, partiler, kıyafetler, ayakkabılar, atlar, insanlar izleyiciye keyif verecektir ama kış gelirken izleyici gerçek vaadi görmek ister. Hatta kadının temsili meselesine biraz el atarlarsa ben de kafamı dağıtmak için seve seve izlerim Bir Peri Masalı’nı. Onur ve Melis sevgili olsun diye iç geçirerek ekrana bile bakabilirim. Yani kandırılmaya çok müsait bir izleyiciyim. Hadi alın bizi kendi tarafınıza… Ama önce elini kana bulayan periyi haklı çıkaracak sebepleri mi izletseniz… Tüm ekibin ellerine sağlık!