Şahan Gökbakar’ın izlenme rekorları kıran Recep İvedik serisinin sıkı takipçisi değilim ama iş gereği izliyorum. Her filminde toplumsal bir meseleye parmak basmasına rağmen Recep’in nezaket ve görgü kurallarını aştığı sahneler insanları güldürdüğünden olsa gerek o meseleler kimsenin aklında kalmıyordu. Geğirme, gaz çıkarma, el hareketi yapma, dayak derken insanlar kahkaha atıp toplumsal bir rahatlamayla sinema salonundan çıkıyordu. Ve bu filmler izlenme rekorları kırıyordu. Bugüne kadar Recep İvedik denilince insanların aklına bu güldüren sahneler geldi. Sonra pandemi başladı ve bugüne kadar toplumsal meseleleri sadece Recep İvedik filminin küçük bir yüzdesinde işleyen İvedik’in yaratıcısı Şahan Gökbakar, bu ülkenin en büyük çevre aktivisti oldu. Hepimiz Kaz Dağları’nda Kanalı bir şirketin 350 bin ağacı kestiğini ve siyanürle altın çıkarma çalışmaları yapacaklarını onun Instagram’dan attığı post ile öğrendik. Hepimiz onun sayesinde bu olayın takipçisi oldu, Kaz Dağları’na gidip ağaçlarımız kesilmesin diye nöbet tuttuk. Ardından orman yangınlarında canla başla çalışmasına şahit olduk Gökbakar’ın… Aslında bir kesimin Şahan Gökbakar önyargısına da büyük tokat attı. O filmleri yapan insanın nasıl büyük bir doğa dostu olduğunu gördük.
RECEP DE ŞAHAN GİBİ ÇEVRE AKTİVİSTİ
Türk sinemasının gişede çakıldığı bir dönemde yeni bir Recep İvedik filmi yaptı. Gişeye çıksa insanların sinemaya gidişini sağlar mıydı? Bence kesinlikle şu an kan ağlayan sektör için iyi olurdu. Ama o filmini Disney Plus’a yapmayı seçti. Neden, niçin bu yolu seçti bilinmez ama insanlar Recep İvedik’i evden izlemeye alışırlarsa bir daha sinemaya zor sokar izleyiciyi…
Gelelim Recep İvedik 7’ye… Bugüne kadar izlediğiniz Recep İvedik filmlerini unutun. Çünkü Recep büyük evrim geçirmiş. Bir kere bile gaz çıkardığını, geğirdiğini duymayacaksınız. Recep de tıpkı Şahan gibi büyük bir çevre aktivisti filmde… Filmin ilk sahnesinde medyayı, ikinci sahnesinde elektrik faturalarına yapılan zamları, daha sonrasında da köydeki ağaçları kesip Amerikalılarla otel yapmayı planlayan inşaat şirketlerini eleştiriyor. Halkın oylarının hesabını soruyor, oturulan koltukların geçiciliğinden dem vuruyor, kadının gücünü kabul edip kadını baş tacı ediyor, ünlülerin sosyal medyada her şeye destek olup iş başa düşünce kaçışlarını da araya sıkıştırıyor.
AŞK YOK, ENTRİKA YOK!
Bir ülke dertten tasadan ve konuşamamaktan şiştiği zaman onun en büyük ilacı komedyenlerdir. Onlar toplumun söyleyemediklerini söyler, tabiri caizse toplumun gazını alırlar. O nedenle Recep İvedik, 133 dakikalık bir politik taşlama adeta! Dikkat, Recep İvedik 7 filminde aşk yok, entrika yok, küfür az, görgü kuralı ihlali az… Ama ne var biliyor musunuz? Köylünün evini, ağacını, anısını korumak için gözünü karartıp eylem yapan bir Recep var! Kaz Dağları sürecinde Recep orada olsaydı durum nasıl olurdu sorusunu sormuş ve filmini çekmiş Şahan Gökbakar ve Togan Gökbakar. Sonuç; benim için izlemesi keyifli bir Recep filmiydi ama ne kadar İvedik’ti orası tartışılır…
‘Eylül’e geç kalmayın!
Oyunu izlemek için çok geç kalmışım. Uğur Kanbay’ın yazıp, yönetip, oyandığı ve ödül üstüne ödül aldığı “Eylül” oyunundan çıktıktan sonra Uğur’a bu cümleyi kurdum: “Geç Kalmışım.” Oyunun tanıtım metni şu cümleyle başlıyor: “Hepiniz bu hikayeyi biliyorsunuz ama görmezden geliyorsunuz.” Tiyatro salonuna girip oturduktan sonra karşınıza 28 yaşında trans bir kadın olan Eylül geliyor ve nasıl seks işçisi olduğunu anlatıyor. Arada bir “Kaç olduk?” diye soruyor. Kime sorduğunu da anlamıyorsun. Masumiyetini 200 lira için nasıl kaybettiğini, idealizminin nasıl yok olduğunu, askerlik muayenesinde yaşadıklarını, ilk aşkını, aşkının ona sahip çıkışını, ailesinin onu nasıl yok saydığını, uğradığı istismarı, annesinin ona nasıl sahip çıkmadığını, yediği dayakları anlatıyor. Ne zaman biraz acıklı bir şey anlatacak olsa ve gözü dolsa hemen konuyu değiştiriyor ve gülümsetecek bir hikayeye geçiş yapıyor. Kaç olduk? O da yaşananları mizahla ifade etmeye çalışıyor. Uğur Kanbay sahnede duygudan duyguya geçiş yaparken siz de onunla beraber tam gözünüzden yaş akacakken kahkaha atmaya başlıyorsunuz. Duygularınız ve gözyaşı pınarınız kavga ediyor adeta… Kaç olduk?
KAÇ OLDUK?
Eylül yum gözünü sık dişini diyerek 46. Sokak’taki hikayesini dinlerken gülümsemeyle başlayıp, kaskatı kesilip, ağlarken bitireceksiniz oyunu. Mutlu son beklesem de Eylül’ün de söylediği gibi “Bu hikayeler mutlu sonla bitmez.” Kaç olduk? Eylül; adını çektiği videodan sonra 23 yaşında intihar eden Eylül Cansın isimli bir trans kadından alıyor adını. Ama hikaye birçok trans bireyin başına gelen olaylardan esinlenerek yazılmış. Uğur da hem kalemi, hem de oyun performansıyla harikalar yaratıyor. Kaç olduk?
24-26 ARALIK’TA KAÇIRMAYIN
“Kaç olduk?” nedir? Bugün hepimizin sosyal medyaya bir fotoğraf ya da video koyduktan sonra kaç kişi baktı, kaç kişi beğendi, kaç kişi takip etti ya da yayınımızı kaç kişi izledi diye hiç durmadan sorduğumuz soru… Eylül de yaşadıklarını anlatırken bu soruyu soruyor. Eylül’ün 16 Aralık gösterin biletleri tükenmiş. Ama 24 Aralık ve 26 Aralık’ta Hann Sahne’de oynuyor. Yıl bitmeden yetişin, siz de Eylül’e geç kalmayın!