'Pride'a özel Shakespeare filmleri
Vakti zamanında Royal Shakespeare şirketinin sanat yönetmeni Greg Doran Shakespeare’in eşcinsel karakterlerini görmezden gelmenin “artık kabul edilemez” olduğunu, hatta ozanın eşcinsel olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyleyerek yıllardır akademisyenler arasında dönen Shakespeare’in cinselliği konusuna bir nokta koymuştu.
Doran; yıllardır Shakespeare hakkında yaptığı çalışmalar sonunda, Shakespeare’in bakış açısının zamanında dışlanmış bir bireyin bakış açısı olduğu sonucuna ulaştığını, bu bakış açısının da ona siyahi bir generalin, Venedikli bir Yahudi’nin, Mısırlı bir kraliçenin gözlerinden bakabilme özelliği verdiğini ve bunun da onun cinselliğinden geldiği savını öne sürmüştü.
Shakespeare tartışmasız dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yazar ve şairi. Yüzyıllar sonra bile eserleri okunuyor, basılıyor, filme çekiliyor ve onlardan ilham alınıyor. Hatta onun için Hollywood’un en iyi senaryo yazarı deniyor.
Bugün klişe dediğimiz birçok konuyu ilk kullanan, keşfeden Shakespeare olmuş. Oyunları kâh günümüze kâh tarihin başka bir zamanına uyarlanıp tekrar tekrar çekiliyor, sahnede çeşitli versiyonları sergileniyor.
Kıt ve kısıtlı kanıtlar nedeniyle onun kişisel hayatı hakkında herhangi bir kanaate ulaşmak zor olsa da Shakespeare’in 154 şiirinden 126’sının aslında bir erkeğe adandığını fakat Victoria döneminde ise şiirlerinde kullandığı kelimeleri erkek formundan kadın formuna değiştirdiğini belirten Doran’ın söylediği bakış açısıyla eserlerini ele alan filmleri, haziran ayında dünya genelinde kutlanan Onur Ayı’nın bu son haftasında sizin için bir araya getirdim.
Benim Güzel Idahom (My Own Private Idaho)
Yönetmen: Gus Van Sant / Oyuncular: River Phoenix, Keanu Reeves, James Russo, William Richert, Chiara Caselli, Udo Kier, Rodney Harvey, Michael Parker, Jessie Thomas, Grace Zabriskie, Flea, Tom Troupe, Vana O'Brien, Jim Caviezel, Wade Evans / Süre: 102 dakika
Portland’ta geçen hikâye sokaklarda yaşayan iki erkek fahişenin hayatlarına ve aralarındaki ilişkiye odaklanıyor.
Mike, ailesi tarafından terkedilmiş, hayatı sokaklarda geçmiş, sessiz bir gençtir. Aynı zamanda da narkolepsi hastasıdır. Öte yandan Scott, kendini erkeklere ve kadınlara satmasına rağmen heteroseksüel olduğu konusunda ısrar eden, varlıklı bir ailenin oğludur. Onun için fahişelik, geçinmek için para kazanmak zorunda olan Mike’ın aksine sadece keyfidir.
Gizliden gizliye Scott’tan hoşlanan Mike, annesini bulmayı kafasına koymuştur. Onu bulmak için Idaho’ya, oradan da İtalya’ya giden ikilinin bu yolculuk sonrası hayatları tamamen değişecektir.
Gus Van Sant’ın William Shakespeare’in 4. Henry ve 5. Henry oyunlarından uyarladığı film, şiirsel anlatımı ve oyunculuklarıyla izlenmeyi kesinlikle hak ediyor.
1993 yılında hayatını kaybeden River Phoenix’in önemli filmlerinden biri olan My Own Private Idaho, oyuncuya Venedik Film Festivali’nde de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü getirmişti.
Dünya Benim Olduğunda (Were the World Mine)
Yönetmen: Tom Gustafson / Oyuncular: Tanner Cohen, Wendy Robie, Judy McLane, Zelda Williams, Jill Larson, Ricky Goldman, Nathaniel David Becker, Christian Stolte, David Darlow, Parker Croft, Brad Bukauskas, Reid Dawson, Alexander Aguilar, Yoni Solomon, Colleen Skemp, Waymon Arnette, Zach Gray, Julia Black, Peggy Roeder, Paul Lisnek / Süre: 95 dakika
Timothy gey olduğu için hem sınıfında, hem de okul takımında homofobik arkadaşları tarafından aşağılanan bir öğrencidir. Geçimlerini sağlamak için bir iş arayışında olan annesi ile birlikte yaşayan Timothy, öğretmeni Tebbit’in tamamen erkekler tarafından sahnelenecek bir oyunun seçmelerine katılmasını istemesiyle tüm kasabanın kontrolünü eline alacaktır.
Oyunda Aşk Tanrısı’nı canlandırırken elindeki sihirli mor çiçekle herkesi aşk suyuna boğan Timothy kendi görmek istediği bir dünyanın pencerelerini ardına kadar açacaktır. Ancak her şey başlangıçta oldukça keyifli ve eğlenceliyken aşk suyu ile büyüye kapılanlar kasabanın kaosa sürüklenmesine sebep olacaktır.
“Hangi genç kara sevdalı olduğu platonik aşkına büyü yaparak onu kendisine aşık etmek istemez ki?” sorusundan yola çıkıp Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası (A Midsummer Night’s Dream) adlı oyunundan esinlenerek Cory James Krueckeberg ile birlikte yazdığı senaryonun yönetmenliğini de yapan Tom Gustafson, bu romantik müzikal filmi ile pek çok film festivalinden çok sayıda ödül ile dönmüştür.
Zayıf koreografisine karşın bazısı Shakespeare’in orijinal şiirlerinden uyarlanan filmin Jessica Fogle tarafından yapılan müzikleri ise oldukça başarılıdır.
Er Romeo (Private Romeo)
Yönetmen: Alan Brown / Oyuncular: Seth Numrich, Matt Doyle, Hale Appleman, Charlie Barnett, Adam Barrie, Chris Bresky, Sean Hudock, Bobby Moreno / Süre: 98 dakika
Shakespeare’in Romeo ve Juliet adlı eserini modern bir şekilde ele alan Private Romeo; düşmanlıklar ve tomurcuklanan erkek ergenlik öyküsünde gerçek ile fantezinin iç içe geçtiği gizli bir aşk hikayesiyle izole bir erkek askeri akademisindeki iki öğrenci arasındaki yasak ilişkiyi kadrajına alıyor.
Bir askeri akademideki birkaç öğrenci kampüste yalnız bırakılır, memurlar ve diğer öğrenciler manevralarda bulunurken bu sekiz öğrenci de kendilerini olacaklardan korumaya çalışmaktadır.
Bir sınıfta mahsur kalan bu genç öğrenciler bu süre içinde Shakespeare’in romantik trajedisini incelerler ve hatta kendi içlerinde bu hikâyeyi yaşamaya başlarlar.
Romeo ve Juliet’in orijinal metnini, YouTube videolarını ve Indie rock müziğini içeren film, Shakespeare’in o ilham veren gizemli, romantik ve hassas dünyasını farklı bir bakışla yorumlar.
Fırtına (The Tempest)
Yönetmen: Derek Jarman / Oyuncular: Peter Bull, David Meyer, Neil Cunningham, Heathcote Williams, Toyah Willcox, Richard Warwick, Karl Johnson, Jack Birkett, Christopher Biggins, Peter Turner, Ken Campbell, Elisabeth Welch / Süre: 92 dakika
Shakespeare’in iktidar ve güç meselelerini ‘intikam’ kavramı çerçevesinde ele aldığı ayrıksı eseri The Tempest, sayısız uyarlamaya kaynaklık yapmıştır. Ancak esas önemli nokta, bu eserin yeni-klasikçi yaklaşımıyla tiyatroda postmodernizmin öncüsü olmasıdır. Bu da alışık olunan aristokrasi portresini tersine çevirip araya ilginç detaylar ve okumalar sokar.
Adı İngiliz sinemasının yaramaz çocuğuna çıkmış olan ve homo-erotik öğeler taşıyan filmler çeken ilk yönetmen unvanını taşıyan, yaşamı ve sinemasıyla da derin izler bırakan; Sabestiane, Caravvigio, Edwars II, Blue gibi önemli filmlerle Queer sinemanın öncüleri arasına giren Derek Jarman, Shakespeare’in olgunluk dönemi eserlerinden olan bu eseri uyarlamasında farklı bir queer/erotik okumaya girişmiştir.
Jarman her ne kadar William Shakespeare’in aynı adlı oyunundaki aynı karakterleri ve dili kullansa da metni tamamen kendine has bir fantezi ile dönüştürerek oldukça özgün bir yoruma ulaşmıştır.
Son derece kısıtlı imkanlarla çekilmiş olmasına karşın sınırsız bir hayal gücünü yansıtan Jarman, görsel bir şölenle merak edilesi bir dünya yaratmayı başarmıştır.
Özetle; antik ve ruhani bir yer olan Stoneleigh Manastırı’nda çekilen film, büyülü bir adada evlenme çağına gelmiş kızıyla birlikte yaşayan ve oraya bir gemi kazası sonrası gelen düşmanlarını cezalandıran sihirbaz Prospero’nun hikayesini anlatıyor.
Bazı sahneleri epey tartışma yaratan bu film, Shakespeare uzmanlarını da ikiye bölmüştür. Bütün bunlar bir yana yine de Jarman gibi nevi şahsına münhasır bir yönetmenin Shakespeare uyarlaması oldukça heyecan vericidir.
Yalnız Kovboylar (Lonesome Cowboys)
Yönetmen: Andy Warhol / Oyuncular: Joe Dallesandro, Julian Burroughs, Eric Emerson, Tom Hompertz, Taylor Mead, Viva, Louis Waldon, Francis Francine / Süre: 102 dakika
Yaşadığı dönemde hemen hemen her argümana eşcinsellik kutbundan bakan Andy Warhol Shakespeare’den izler taşıyan Lonesome Cowboys adlı bu filmde Western sinemasını eşcinsel bir bakış ile yorumlayarak batı dünyası ve köy yaşamı algısı içinde bunalan birkaç kafadar çocuğa öteki yakadan bakarak, farklı bir yaşam alanı sunmaktadır.
Dönemine uyarak cinsellik merkezli bir Western ironisi yapan Andy Warhol da kendi filminde hiç umulmadık bir anda, öykünün ortasında bitiverir ve tüm deneysel filmlerin olması gerektiği detayları içermektedir.
Andy warhol’un Paul Morrissey ile birlikte yönettiği, zamanında FBI tarafından hakkında soruşturma açılan ve kamuya açık salonlarda gösterimi yasaklanan filmde cinsellik açıkça sergilenmekte ve kovboy kültüründe eskiden beri var olan eşcinsellik (daha doğrusu çiftcinsellik) tüm boyutlarıyla işlenmektedir.
“The Unwanted Cowboy” ve “Ramona and Julian” alternatif isimleriyle Avrupa gösterimleri olmuşsa da Warhol zamanında filmin galasını yapabilmek için bir tiyatro salonu satın almıştır. Atlanta’da filmin gösterimini yapan bir sinema salonunun sahibi ise tutuklanmış ve filme büyük ödül veren San Francisco Film Festivali jürisi de sorguya alınmıştır.