Çok uzun zamandır aklımın bir köşesinde olan ve izlerken keyif aldığım bir oyuncu Bahtiyar Memili… Özellikle Aile Arasında filmindeki ufak rolünde oldukça başarılı bulmuş ve mimiklerine çok gülmüştüm. Abisinin ise ‘Hanımın Çiftliği’ dizisinden bu yana hayranlık duyduğum Necip Memili olduğunu duyduğumda mutluluğum ekstra ikiye katlandı, çünkü başarılı iki kardeşi izlemenin zevkini yaşadığımızı fark ettim. Bahtiyar Memili’nin rol aldığı diğer projelere baktığımda gelişen bir oyuncu olduğunu gördüm. Pazartesi akşamlarının fenomen entrika dizisi “Yasak Elma”da ise performansını daha da arttırdığını ve tip olarak da kendisini değiştirdiğini görmek çok sevindirici. Bu durum ileri projelerine de yansımaya devam eder umarım ve kendisini farklı rollerde izlemeye devam ederiz. Mutlaka röportaj yapmak istediğim oyuncular arasınna aldığım Bahtiyar Memili için, menajeri olan arkadaşıma hemen yazdım ve sorularımı gönderdim. Memili de büyük bir zevkle cevaplamış ve çok güzel cevaplar yazmış bizlere. Sohbetimizde bolca “Yasak Elma”yı konuştuk elbet, Sedai’ye dair birçok detayı sordum. Ayrıca Erdal Özyağcılar ile olan muhabbeti, Cem Yılmaz filmlerinde rol alma süreçleri, oyunculuk macerası ve kariyer hedefleri üzerine de konuşmayı ihmal etmedik.
“Başarılı olacağımı düşünen dostlara sahiptim”
Adana’da doğuyorsunuz ve ailedeki iki kardeş oyuncu olarak çıktınız. Turizm okurken bir anda oyuncu olmaya iten süreç nasıl başladı ve ilerledi?
Çevremde abim de dahil olmak üzere çok fazla oyuncu arkadaşım vardı. Ve oyunculuk hep içimde olan bir şeydi. Ben çok isterken aynı zamanda bana inanan ve başarılı olacağımı düşünen dostlara sahiptim. Bunların hepsi yan yana gelince okumaya, öğrenmeye, izlemeye başladım ve bugün bu noktadayım. Öğrenmeye de devam ediyorum.
İlk olarak ‘Kanıt’ dizisiyle dizi sektörüne adım attınız, daha sonra 2014 yılında ‘Kaçak’ dizisi geldi. Peki ilk dizi seti gününü hatırlıyor musunuz, neler yaşadınız?
2011 yılında Kanıt dizisiyle dizilerde rol alma sürecim başladı, daha sonra Kaçak dizisi geldi. Bölüm başrolü olarak girdim diziye. Bir gazeteciyi oynuyordum. Çok heyecanlıydım; fakat az ya da çok bu işin matematiğini bildiğime inanıyordum. Çekim esnasında, işin içine duyguları da dahil edince bir çırpıda çözüldü ama yine de kolay olmadı diyebilirim.
Dizilerin yanı sıra filmlerde de rol aldınız. Peki dizi setinde çalışmak ile film setinde çalışmak konusunda nasıl ayrımlar yaparsınız, avantajları dezavantajları var mıdır?
Biliyorsunuz ki dizilerin bir bölümü bir haftada çekiliyor ve bitiyor. Haliyle daha telaşlı ve hızlı geçen bir zaman. Ve bazen dizideki karakterlerle alakalı hiçbir fikir sahibi olmadan diziye dahil oluyorsunuz. Konuyu, karakterleri daha hızlı kavrayıp bir an önce hayata geçirmeniz gerekiyor. Filmlerde ise anlamlar ve anlatımlar önce olgunlaşıyor. Ne yapmanız gerektiğini bilerek gidiyorsunuz sete. Elbette yönetmenin kontrolünde oluyor her şey. Şöyle bir bakınca film setleri daha programlı ve daha zengin geliyor bana.
Abiniz Necip Memili Adana’da tiyatro yaparken, bir anda ‘Hanımın Çiftliği’ dizisi ile üne kavuştu. Daha sonrasında siz de oyuncu oldunuz. Bu durum aslında, aileden bir oyuncu daha çıktığında büyük bir ismin altında kalma tehlikesi yaratan bir dezavantaj gibi görünüyor. Peki sektöre girerken, ‘Necip Memili’ isminin altında kalma korkusu yaşadınız mı?
Öyle bir korkum olmadı hiçbir zaman, ayrıca gurur duyduğum bir durum bu. Ben Bahtiyar Memili olarak varım. İyisiyle kötüsüyle yaptığım her şey bana ait.
Bu arada “Kaçma Birader” filmi ile “Yedi Güzel Adam” ve “Kehribar” dizilerinde de rol alma süreciniz var. Peki bu süreçlerde daha yeni yeni tanınmaya başladığınızı hissettiniz mi? Dizilerde yeni yeni göründüğünüz dönemlerde sokakta tanıyanlar oluyor muydu mesela?
Benim oynadığım tüm karakterlerde görüntüm her defasında değişiyor. Tip olarak çok değişiyorum desem yeridir. Annemin bile bazı filmlerimde beni direk olarak tanıyamadığı oldu. Artık daha fazla tanıyan çıkıyor elbette. Keyifli hoş bir durum. Pazartesi akşamları birçok eve misafir oluyoruz. O an bizleri günün yorgunluğunu, stresini atmak için izleyen insanların duygularını nasıl etkiliyoruz bilmiyoruz. Misafiri olduğumuz insanların sokakta, kafede vb. yerlerde gelip sizinle tanışması, onların beğenisini ve ilgisini hissetmek çok güzel ancak bunu taşıyabilmek meziyet bence.
“Erdal Özyağcılar, elleri öpülesi gerçek bir ustadır”
Türk sinemasının usta oyuncusu Erdal Özyağcılar ile iki projede beraber çalıştınız. Hatta “Aile Arasında” filminde şive danışmanlığını yaptığınız konusunda bir bilgi buldum. Önce ‘Aile Arasında’ sonra ise ‘Yasak Elma’ dizisinde beraberdiniz. Erdal Özyağcılar ile beraber çalışmak nasıl bir duyguydu?
Benim için paha biçilemez zamanlardı. Erdal Özyağcılar bir usta ve ben de en iyi çırak olmaya çalıştım. Bir eğitim süreciydi benim için. Ona birçok konuda minnettarım. Hala görüşüyorum. Benim için elleri öpülesi gerçek bir ustadır.
“Yasak Elma” dizisinde tam gaz devam ediyorsunuz. Entrikalarla dolu ilerleyen bir hikayenin ortasında nasıl bir süreç geçiriyorsunuz?
Dördüncü sezonda dahil oldum Yasak Elma’ya ve şu an beşinci sezonu çekiyoruz. Her şey çok güzel ilerliyor. Hikaye dediğiniz gibi, entrikalardan oluşuyor. Gayet keyifli. Ekip olarak güzel bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. Çok güzel bir enerjisi var tüm ekibin, herkes oldukça keyifle ve büyük bir özveriyle çalışıyor. Reyting rekorları kırıyor halen dizi, seyircinin bu sevgisine karşılık vermek için herkes elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyor.
Yasak Elma’da canlandırdığınız ‘Sedai’ karakteri gerçekten çok eğlenceli bir karakter. Dördüncü sezonda çok farklı, beşinci sezonda çok daha farklı gibi bir his verdi karakter anlamında. Neler düşünüyorsunuz?
Evet öyle bir durum var. Şimdiki Sedai daha ciddi ve daha net. Babası gibi sevdiği Hasan Ali’yi kaybetti. Ve onun emaneti Çağatay Abisi var. Onu her türlü kötü durumdan kollamaya çalıyor. Bu da haliyle daha gergin bir karakter yarattı diyebilirim. Yine de Sedai güler yüzlü ve saf bence. O saflığı da bazen gerçekten çok komik olabiliyor.
Dizide en unutamadığınız ve eğlendiğiniz sahne hangisi? Bence Yıldız’ın rüya gördüğü bölümdeki başkan olduğunuz sahneler olabilir…
O bölümde çok eğlendim doğru. Ender’le evli olmak da ayrı bir keyifliydi. Ama en çok eğlendiğim sahne, yangın çıktığını sanıp Hasan Ali Başkana köpük sıktığım sahneydi. Gülmekten kırılmıştık.
“Çocukluğumuzdan beri hayatımızda olan biri Cem Yılmaz”
Cem Yılmaz’ın “Karakomik Filmler” serisinde de rol aldınız. ‘İki Arada’ ve ‘Deli’ çok güzel filmlerdi. Cem Yılmaz ile beraber çalışmak nasıldı?
Bence de çok güzel filmlerdi. Her şey çok keyifliydi. Cem Yılmaz ve ekipteki diğer oyuncular hepsi işinde usta isimler. Set ortamı çok eğlenceliydi. Ben Cem Yılmaz ile yakın zamanda reklam filmi de çektim. Onunla birlikteyken kahkahalarımızın göğü deldiğine eminim ama kanıtlayamam. Çok fazla projede onunla sürekli çalışıyor olmak gerçekten inanılmaz bir mutluluk. Neticede çocukluğumuzdan beri hayatımızda olan biri Cem Yılmaz. Yan yana olunca bunun tadını çıkarmaya çalışıyorsunuz. Ben de öyle yaptım.
Peki set olmadığı günlerde evdeyken Yasak Elma’yı izliyor musunuz? Sedai ile ilgili nasıl yorumlar alıyorsunuz?
Diziyi izliyorum tabii ki. Bazen aynı gün olmasa da daha sonra internetten izliyorum. Sedai bence sevilen bir tip oldu. Ama izleyici bölümün durumuna göre heyecan yapıp bazen sinir olup ters tepki verebiliyor. Bu bana daha da keyif veriyor. Öyle zamanlarda doğru oynadığımı düşünüp daha da çok mutlu oluyorum.
“Yaptığım her işi güzel bir şekilde yapmak, hakkını vermek en büyük hedefim.”
En çok canlandırmak istediğiniz karakter türü, bir biyografi filmi olsa canlandırmak isteyeceğiniz kişi kim olurdu? Ayrıca film kadrosunda yanına bir oyuncu da almak isterseniz, bu kim olurdu?
Sanırım Yaşar Kemal’i oynamak isterdim. Ustanın hayatına oyuncu olarak dokunmuş olmak mutlu ederdi beni. Herhangi bir meslektaşım olabilirdi yanımda olacak kişi. Ama sağ olsaydı Tuncel Kurtiz ile oynamayı çok isterdim.
Gelecekte nasıl projelerde yer almayı hedefliyorsunuz?
Hedef olarak baktığım başka planlarım var elbette. Ama talepte bulunacağım yahut tercih lüksümü kullanacağım zamanların gelmesini de diliyorum tabii ki. Yaptığım her işi güzel bir şekilde yapmak, hakkını vermek en büyük hedefim.