Nejat İşler: "Kendisine acıyan insanlar grubuyuz"
Cuma günü vizyona giren Evcilik filmi izleyiciyi hayalleriyle gerçeker arasında bir hikayeye davet ediyor. Şehirli ve kasabalı çatışmasını ele alan filmin senaristi ve yönetmeni Ümit Ünal, oyuncuları Nejat İşler ve Deniz Işın'la konuştuk. İşler kendini irdeleyen şehirli insanı için çok gerçekçi bir yorumda bulundu: "Kendisine acıyan insanlar grubuyuz."
Metropolde yaşayan insanlar olarak o kadar çok yoruluyoruz ki, tatilde bir sahil kasabasına gidip kafamızı dinlemek istiyoruz. Hatta yolda giderken emeklilikte doğaya taşınma kararı alıyoruz. Bazıları için her şey otele yerleşip kısa bir süre geçirdikten sonra farklılaşıyor. Çünkü şehirlilik insanı huzursuzluk yaratmaya, gürültü çıkarmaya davet ediyor. Sessizlik şehirli insanı boğmaya, çalışmamak can sıkıntısına, dinlenmek kabusa dönüşüyor. Cuma günü vizyona giren, Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği, Sky Films Global-Emre Oskay ve Meddah Film-Nejat İşler’in yapımcılığını üstlendiği, Nejat İşler, Deniz Işın, Fatih Artman ve Öykü Karayel’in başrolleri paylaştığı Evcilik filmi de merkezine bu durumu alıyor. Kendi hayatlarından bunalan ve Ege kasabasında Evcilik adlı otele tatile giden Fırat ve Filiz’in kendi mutsuzluklarını adım adım otele nasıl yaydığını gözler önüne seriyor film. Zira otelde çalışan Özkan ve eşi Aysun’un kendilerine yarattıkları mutlu dünyalarını alt üst ediyorlar. Birbirlerine Kınalı ve Duman diye hitap eden ikiliyi taklit eden şehirli çift Filiz ve Fırat, onları aşağıladıklarını fark ettiklerinde ise iş işten geçiyor. Çünkü Evcilik bir anda savaş alanına dönüyor. Bir izleyici olarak; Ümit Ünal bir film çektiyse iyi bir hikaye izleyeceğimi her zaman bilirim. Evcilik’i de bu merakla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde izledim. Ve anında içine girdim hikayenin… Çünkü şehirli ve taşralı arasındaki gerilimli hikâyelere bayılıyorum. Evcilik de bize Nejat İşler’in tabiriyle şehirli insanların gelip kasabalıların mutluluğunu çaldığı bir hikaye anlatıyor. Aslında film hepimize ayna oluyor. Öyleyse çaylar, kahveler alınsın, hadi filmin senaristi ve yönetmeni Ümit Ünal, oyuncuları Nejat İşler ve Deniz Işın’la röportajımızı okumaya... Hava tam sinema havası ve Evcilik sinemada izlenecek bir film... Sanatın doyuruculuğuna sığınarak söylebilirim ki, ruhunuz doyacak!
İŞLER: "BEN BURAYI ŞEHİR YAPACAĞIM" DEDİM
-
Şehirli insanın hep bir sahil kasabasına yerleşme hayali olmasını ve oraya gider gitmez de kasabanın dokusunu nasıl mahvettiğini anlatan hikayeler izlemeyi çok severim. HBO’nun White Lotus dizisi de tam olarak buna odaklanır ve Evcilik’le konsept olarak benzeşiyorlar ama Ümit Bey siz bu senaryoyu 10 sene önce yazmışsınız… Bu mahvetme hikayesini birebir yaşayıp mı yazdınız?
Nejat İşler: Ben de onlardan biriyim, hiç inkâr etmeyeceğim. Ben de mahvetmiş olabilirim.
Ümit Ünal: Aslında 10 sene önce yazdığım versiyonla şimdiki arasında çok farklar var. Oyuncu kadromuza ve günümüz şartlarına göre senaryoyu revize ettim. 10 yıl önce sosyal medya hayatımızda bir hastalık gibi değildi. Filiz karakteri Instagram’da kendisini sürekli paylaşmıyordu. Ben bu hikâyeyi birebir yaşamadım ama filmde izlediğiniz otelde kaldım. O zaman adı Eren Konuk Evi’ydi. O dönemde otel sahibi hastası olduğu için tüm rezervasyonları iptal etmişti ama biz internetten rezervasyon yaptırdığımız için bizi edemediler ve tıpkı filmdeki gibi o otelde tek başımıza kaldık. Onun dışındaki her şey kurmaca…
- Gümüşlük'te köy deneyimi olan biri olarak "Ben de onlardan biriyim" dediniz...
Nejat İşler: Ben de öyleydim. Neden yalan söyleyeyim? Bir de kendimin farkındayım. Oradayken de söylüyordum, "Bir yanlışlık yaptık" diyordum. Şehirli köye gittiği zaman şehirli kafasıyla gidiyor. O kafa değişmiyor. Gittiğim yerde Bodrum olduğu için “Ben burayı şehir yapacağım” dedim. Bak, iddiaya bak! Şehirdeki imkanlar burada da var ve ben buraya İstanbul gibi davranacağım. Hataya bak! Çok eğlendim ayrı ama mahvettiğim de doğru!
- Çok da malzeme de birikmiştir…
Nejat İşler: Ee tabii… Malzemenin çoğu bu filmde… Tanıyorum ben oynadığımız karakterleri...
İŞLER: "FİLMİ 17 GÜNDE ÇEKTİK"
- “Risk almayan insanlarla çalışmayacağım” açıklamasını yaptınız ve bu işin de ortak yapımcılarından biri oldunuz Nejat Bey… Ben kendi adıma mutluyum, çünkü oyuncuların da risk alması gerektiğine inananlardanım… Peki, neden bu işe Ümit Ünal’ın projesiyle girdiniz? Nasıl bir araya geldiniz?
Ümit Ünal: Biz aslında çok eskiden tanışıyoruz. Ben İskoçya’da yaşıyorum. Nejat, Glasgow’a geldiğinde bağımsız yapımcı olmak istediğinden bahsedince “Evcilik”i anlattım. “Tamam çekiyoruz” dedi.
Nejat İşler: Ümit’in bütün filmlerini beğeniyle izlerim. Hatta Araf’ı oyun yapmak istemiştim ama araya başka şeyler karıştı olmadı. Kısmet bu zamanaymış. Yani ben Ümit bir şey yazdığı zaman okurum, çektiği zaman seyrederim, söylediği zaman dinlerim. Seni de düşündüm deyince benim için akan sular durdu.
- Neydi sizi bu kadar heyecanlandıran?
Nejat İşler: Aile dizisinde oynuyordum. Ben güzel para kazanmışsam İskoçya’ya Edinburgh Tiyatro Festivali’ne gitmeyi çok severim. Şehrin her tarafında bir festival olur. Ve benim de içimde havai fişekler patlar oraya gittiğimde. Bir gün arka arkaya kötü oyunlar izlemiştim, aklıma Ümit geldi. Glasgow bana bir saat uzaklıktaydı. Trene atladım Ümit’e gittim. Bana anlattı ve bu tam benlik bir hikayeydi. İyi bir hikaye anlatmak istiyordum ve param yoktu. Yani ben ekibi kuracağım, arkadaşlarımla, sevdiğim insanlarla çalışacağım. Yeni insanlar da olacak ama yıllardır tanışıyormuşuz gibi hissettiğim insanlarla çalışacaktım. Ümit yazıyor, çekiyor daha ne olsun. O pas ayağıma gelince gol atmam lazımdı. Sonra Emre Oskay’la buluştuk ve her şey hızlandı. Filmi 17 günde çektik.
Ümit Ünal: Nejat’la Ağustos 2023’te Glasgow’da buluştuk. 2024 haziranında filmi çektik.
- Evcilik denilince insanın aklına ilk çocuksu duygular geliyor aslında…
Deniz Işın: Masumane başlayan ve tınlayan bir şeyin sonra cehenneme dönmesi…
Nejat İşler: Evcilik de öyle değil mi?
- Evlilik de öyle galiba….
Nejat İşler: Evcilik de bir alıştırma aslında! (Kahkahalar)
IŞIN: "KINALI'NIN KARMAŞASI KENDİMDEN ÇOK UZAK DEĞİLDİ"
- Deniz Hanım siz bu ekibe sonradan dahil olanlardansınız. Oyunculukta kimya yaratmak çok önemli bir şeydir ve ikinizin arasındaki kimya buram buram seyirciye geçiyor…
Nejat İşler: Kendisi kimya mühendisi…
Deniz Işın: Beni bu konuda çok rahatlattı Nejat. Çünkü Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği bir filmde, Nejat İşler’le partner oynamak insanda bir baskı hissettiriyor. Bu benim 7 senelik oyunculuk kariyerimin en üst noktalarından biri, en şanslı anlarından biri…
Nejat İşler: Biz de şanslıyız.
Deniz Işın: Ben Selen Uçer sayesinde tanıştım bu ekiple…
Ümit Ünal: Oyuncu arkadaşımız Selen Uçer ve Deniz daha önce tiyatro yapmışlar. Selen’e senaryoyu okuttum ve “Bu Deniz yahu” dedi. Bir audition yaptık ve Deniz’e hayran olduk.
Nejat İşler: Bayıldık.
- Ben sizi ekrandan daha çok biliyorum ve beğenirim de ama burada izlediğim Deniz Işın oyunculuğu bambaşka bir şey… Çok iyi, çok farklı, çok gerçek…
Deniz Işın: Teşekkür ederim ama sayelerinde… Popüler taraftan bakınca da şok etkisi yarattı bu film. Oyuncu arkadaşlarım bana “Sen ne yaptın ya? Sen kimsin?” dediler. Antalya Film Festivali boyunca her dakika bu övgüleri duydum ve her dakika ödül aldım. O kadar güzeldi ki bu! Çok mutluyum, keyfim çok yerinde ve çok heyecanlıyım.
Nejat İşler: Daha dur, daha dur!
- Peki, Kınalı’ya özel bir metotla mı çalıştınız?
Deniz Işın: Ben karakterlere çalışırken özel olarak metotlar denemiyorum. Öncelikle kendime yakın hissettiğim bir yer bulmam gerekiyor. Yani bir şehirli olarak kafamda benim de orayı işgal etmem gerekiyor. Çünkü benim bir köyüm yok. Ben İzmirliyim. Meğer aşinaymışım şiveye… Annem ve babam araziye anket yapmaya giderlerdi. Sanırım onlarla gittiğimde duymuşum ve çalışırken hepsini hatırladım. Aslında şehirli insanın sıkışmışlık haliyle, daha doğrusu daha büyük coğrafyada, daha büyük bir dünyada olan ve daha küçük bir dünyada yaşayan insanların içlerindeki karmaşalar aslında birbirine yakın oluyor. Hatta aynı oluyor. O nedenle Aysun’un yani Kınalı’nın karmaşası kendimden çok uzaklaştığım bir yerde değildi. Deneme çekimine kadar ben çalıştım, sonra Selen Uçer yardımcı oldu. Sonra da hem Ümit Hoca’yla paslaşıp üzerine konuştuk, hem de Nejat’la konuşarak karakteri hayata geçirmeye çalıştım.
Ümit Ünal: Ben bütün diyalogları nötr bir dille yazdım. Oyuncuların rahatlığına göre ayarlanabilirdi. Çünkü bu her yerde geçebilecek bir hikayeydi. Karadeniz’de olabilirdi.
İŞLER: "NE OLDU HERKES FİZOLOF MU OLDU?"
- Peki, neden Ege oldu?
Ümit Ünal: Tamamen Nejat’ın ısrarıyla oldu.
Nejat İşler: Ben Ümit’in bu hikayeyi bulduğu yer olması konusunu denedim. Onların Eren Konuk Evi’nde kaldığını öğrendim. Assos Sivrice’de olan bu otel 2018’de kapanmış. Ben yine de ısrarcı oldum ve arkadaşlarımla Assos’a gittim. O yeri bulduk ve sahibiyle tanıştık. İstesen olmaz, otel kapalı ve set bizim için kurulmuş gibiydi.
Ümit Ünal: Her yönetmene nasip olmaz bu. Tam oraya göre yazmıştım senaryoyu.
Nejat İşler: Garip bir yer. Köy evlerinden geçiyorsun ve İsveç mimarisi bir yer karşına çıkıyor. Oranın sahibi inanılmaz tatlı bir kadındı. Onu da film ekibine dahil ettik, bizimle ebraber setteydi.
- Kınalı ve Duman aslında o coğrafyanın masumiyetini almışlar ama...
Deniz Işın: Onlar da o kadar masum değiller aslında. Şehirden gelince fantezi dünyasında çok masumane bakıyoruz onlara…
Nejat İşler: Bu da bir şehirli bakışı… Taraf tutuyoruz şu anda!
Deniz Işın: Onlar da sonuçta insan ve kendi kavgaları, dertleri, toksik ilişkileri var. Sadece üzerinde çok durmadıkları için fark edilmiyor. Şehirlinin sürekli kendisiyle ilgilenmek gibi bir derdi var.
Ümit Ünal: Şehirliler olarak sürekli kendimizi analiz ediyoruz, çözümlüyoruz. Dertlerimize sürekli isim koyuyoruz. Taşralılar daha az isim koyuyorlar.
- Son dönemlerin modası travma sever olmamız. Herkes birbiriyle travmasını yarıştırmıyor mu?
Nejat İşler: Kendisine acıyan insanlar grubuyuz biz. 2024’ün en çok kullanılan cümlesi “Kalabalık yalnızlık.” Ne oldu herkes filozof mu oldu?
-
Özkan karakterini çıkarmak zor muydu?
Nejat İşler: Hayır. Hayır dediğime bakma tabii… Elbette zordu. Oynadığım işlerde ben lafları ağzıma uydurmayı seviyorum. Orada bir ağız yapıyorsun, nasıl uyduracaksın. Onu önden düşünmen lazım. Her gün paydos verdikten sonra akşam laflarımı çalışıyordum kafamda.
Deniz Işın: Her akşam ertesi günkü sahnelere çalışıyorduk ve alternatifler çıkarıyorduk.
Nejat İşler: Film gibi değil de bir atölye çalışması gibi oldu.
ÜNAL: "INSTAGRAM SAHNELERİNİ ÖYKÜ ÇEKTİ"
- Ümit Bey sizin sinemanızda hep bir ekran kullanımı vardır. Bu defa Instagram'la dikey kamerayı filme entegre etmişsiniz…
Ümit Ünal: O bölümleri gerçekten cep telefonuyla çektik.
Nejat İşler: Çoğunu Öykü Karayel çekti.
Ümit Ünal: Instagram sahnelerinde kendi kendisini çekiyordu Öykü. Ben 9 filmimden beri filmin ana kamerası haricinde diğer kameraları kullanmayı çok seviyorum. Bilgisayar, güvenlik kamerası, televizyon ve şimdi cep telefonu kamerasını kullandım.
Nejat İşler: Ayna oluyor aslında.
- Filmi 17 günde çektik dediniz ve ben şoke oldum. Tiyatro provası yapar gibi mi hazırlandınız?
Ümit Ünal: İstanbul’da üç okuma provası yaptık. Sonra Assos’a gittik.
Deniz Işın: 4 gün bütün sahneleri oynayarak prova yaptık.
Nejat İşler: Görüntü yönetmenimiz de bizimleydi ve hemen kuruldu onlar…
Ümit Ünal: Mizansenlere göre bakarak prova yaptık. Ve çekime girdik. Bu filmi 17 günde çekebilmemizin nedeni benim tamamen böyle tasarlamamla ilgiliydi. Ben yazarken bu işi düşük bütçeli bir iş çekeceğim diyerek tasarlamıştım.
İŞLER: "İYİ FİLM YAPTIK, AFİYER OLSUN"
- Biraz da Türkiye sinemasının durumunu konuşabiliriz. Seyircimiz platformlardan film izlemeye o kadar alıştı ki, onları evden çıkarmak neredeyse imkansız hale geldi.
Nejat İşler: Bizim film bunun aksini yapabilir.
- İnşallah... Benim temennim bu! Ancak genele baktığımızda durum maalesef iç açıcı değil! Bir film çekmek bu kadar zorken, ülkede ekonomik kriz varken ve her zaman vezgeçilen taraf kültür-sanat olmuşken, sinemaya sahip çıkmak lazım. Aksi taktirde Türkiye sineması diye bir şey kalmayacak. Sadece platform filmlerinden bahsedeceğiz diye korkmaya başladım.
Ümit Ünal: Bu genel ekonomiyle de alakalı. İnsanların tembelliğinden ziyade ekonomik koşullar ve pazarlama stratejisi belirliyor her şeyi...
Nejat İşler: Bu durum bize daha büyük bir sorumluluk getiriyor. Ümit'i, Deniz'i, Fatih'i, Öykü'yü ya da beni takip eden biri bu ekonomik koşullarda sinemaya gelip bizim oyunumuza katılıyorsa bizim iyi bir şey yapmamız lazım. İnsanlarda sinemaya gelme heyecanı yaratacak işler üretmek lazım.
Deniz Işın: Bence umut var.
- Beni romantik bulanlar olacaktır ama ben iyi film izlediğimde, iyi bir resme baktığımda da doymuş hissediyorum. Bunun için bir öğünü pas geçebilirim. Öğrenciyken de paramız yoktu ama film izlemeye gidiyorduk. Rahata çok alıştığımızı düşünüyorum....
Nejat İşler: Çok büyük bir tehlike var şimdi... Yoksulluk büyük bir gündem gibi görünüyor ama asıl gündemimiz YOKSUNLUK... Bir sürü insan da senin gibi hissediyor olabilir. Bir tarafın doyunca pas geçebilrsin. Biz Evcilik'le güzel yemek, film yaptık, afiyet olsun. ve izleyicimize iyi seyirler…