"Pandemi Türk dizilerinin satışını artırdı"
Türk dizilerini dünyaya satan adam olarak tanınan İzzet Pinto, setlerin durduğu bu süreçte satışların arttığını söylüyor: “Pandemi aslında dağıtım sektörüne yaradı. biz bu durumu avantaja çevirdik.”
Tarih 5 Ocak 2011. Ekranlarda Kanuni Sultan Süleyman’ın hikayesini anlatan Muhteşem Yüzyıl dizisi dönemin en çok ses getiren projesi olarak yayın hayatına başladı. O gün belki izleyici olarak biz Türkiye’nin dünyaya açılan kapısının bu dizi olacağını bilmiyorduk ama bir isim bunu çok erken fark etmiş ve yapımcısı Timur Savcı’yı dünya satış haklarını almak için masaya oturtmuştu bile. Gerçekten de Binbir Gece’den sonra dünyaya en çok satılan işlerden biri oldu Muhteşem Yüzyıl. Onu tüm dünyaya satan İzzet Pinto’yu da peşine katarak onlarca ülkeye giriş yaptı.
İşte tam o zamanlarda Bloomberg HT’de hazırlayıp sunduğum Yerli Dizi programına konuk oldu Pinto. Gözlerinden, heyecanından ve işine olan tutkusundan anladığım Türk dizilerini dünyada konuşturmaya daha yeni başlıyordu. 9 yılda onlarca başarılı işine, davetine katıldım ve işlerini takip ettim.
O Türk dizilerini dünyaya satan isim olarak tanınıyor ama aynı zamanda hem bir format yazarı, hem de format satışı yapıyor. Yakın zamanda da yapım işine girmeye hazırlanıyor. Ben fazla konuştum, siz buyrun sohbete...
İzzet çok değil birkaç sene önce Türk dizilerinin satışına ve taleplere yetişemediğiniz bir dönem yaşandı. İhracatta dünya ikincisi, Avrupa birincisiydik. Şimdi çok hızlı bir düşüş yaşamaya başladık mı?
Dağıtım yani yurt dışına satışta bence altın çağımızı 2018’in sonuna kadar yaşadık. 2019’da düşüş yaşamadık ama satışlar da artmadı. Bu hiç kötü bir durum değil, çünkü ciddi düşüş yaşamadık. Türkiye’nin dizi konusunda iyi bir arşivi var. Eski arşiv ihracatı destekliyor. 2020’ye bakarsak yine bir düşüş yaşamayacağız.
Setler durdu, neredeyse iki aydır tüm dünya evde oturuyor. Bu durumda nasıl bir düşüş yaşamayacağız?
Çünkü bu pandemi aslında dağıtım sektörüne yaradı. Yurt dışında dublaj ve altyazıda ciddi bir sıkıntı var. O süreç hem uzadı, hem de çok zorlaştı. Ama şu anda biz bu durumu avantaja çevirdik. Mesela Binbir Gece dizisini sattığımız, yayınlamış ve geçen sene hakları bitmiş bir müşterimiz bizimle yeniden anlaşma yapmak istiyor. Çünkü arşivlerine baktığında “Binbir Gece iyi reyting almıştı, elimde dublajlı bölümleri var” diyebiliyor ve tekrar yayınlama kararı veriyor. O süreçte de bizimle yeniden masaya oturuyor. Bu da şu anda setlerin durduğu Türk dizi sektörüne ekstra lisans geliri sağlıyor. Bir başka gelir kaynağımız ise yine dublaj ve altyazısının hazır olduğu işlerimiz. Mesela ben bir diziyi daha önce Güney Amerika’nın 4 ülkesine satmıştım. Ama hedefim 15 ülkeye girmek, çünkü elimde dublajlı hazır iş var. Şimdi bu çok değerli ve hazır, yayınlanabilir stok iş oluyor. Yeni müşterilerle anlaşma sağladığımız ve hiç durmadan çalıştığımız bir dönem yaşıyoruz. Bu süreçte arşivi güçlü yapımcılar kazandı.
Erkenci Kuş mucizevi bir ürün gibi
Peki, pandemi sürecinde en çok hangi dizilere talep var?
Muhteşem Yüzyıl, Binbir Gece en fazla ilgi gören diziler... Erkenci Kuş da çok fazla ilgi çekiyor.
Gerçekten mi?
Erkenci Kuş yayınlandığı her ülkede tuttu. Balkanlardan Avrupa’ya her yerde mucizevi bir ürün gibi... Binbir Gece, Muhteşem Yüzyıl yayınlandığı her yerde nasıl tutuyorsa, Erkenci Kuş’ta da bu matematik var. Oyuncuların uyumu, neşeli bir içerik olması, ışığı, mekanları, senaryosu, rejisiyle ilgi görüyor. Tutmadığı ülke yok.
Hep dramaların satıldığı söylenir. Bu durumda romantik komediye ciddi bir talep var diyebilir miyiz?
Kesinlikle evet! Kiralık Aşk’ta iyi gitti. Çok fazla ülkeye sattık ve müşterilerimizin yüzde 90’ı reytinglerinden memnun kaldı.
Yani aşkın her halini seviyorlar...
Aşk her ülkede tutuyor ama bu tip dönemlerde de bir kaçış gibi geliyor böyle light içerikler. Rahat takip ediyorlar, oyuncular arasındaki uyumu seviyorlar ve benimsiyorlar.
Erkek oyunculara kadınlardan daha fazla ilgi var
Hazır yeri gelmişken sormak istiyorum. Erkenci Kuş, Demet Özdemir ve Can Yaman’ın başrolünü paylaştığı bir işti. Konu yurt dışı olunca biz hep Can Yaman’dan ve fanlarından bahsediyoruz. Demet Özdemir’in hiç fanı yok mu? Can bu kadar parlarken Demet sönük mü kaldı?
Demet de bu işte parladı. Ama Can bir tık daha fazla öne geçti. Mesela geçen sene Cannes’da Can Yaman’ın katıldığı bir davet yaptık. Oya ben böyle ilgiyi hayatımda görmedim. İtalya, İspanya, Yunanistan ve birçok ülkeden insanlar Can Yaman’ı görmek için uçağa atlayıp Cannes’a gelmişti. Otelin önünde sabaha kadar bekleyip pankartlar açtılar. Polis yardıma geldi. Ben 10 yıldır böyle bir şey görmedim. Ama soruna dönersek, bu dizinin fanlarını genç kızlar ve orta yaş kadınlar oluşturuyor. Ve onlar da daha fazla erkek oyunculara ilgi gösteriyorlar. Dünyada erkek oyuncuların fanları kadın oyunculara göre daha fazla oluyor.
Can’ın ulaşılabilir tavrı hoşlarına gitti
Geçen bu 10 yılda Türkiye’nin en ünlü oyuncuları da Cannes’a senin davetlerine geldi. Ama sen “10 yıldır böyle bir şey görmedim” diyorsun. Peki, sence Can Yaman’ın sihri ne?
İzleyiciler hem Can’ın tipini beğeniyorlar, hem de dizideki karakteri ve uyumu sevdiler. Ayrıca Can’ın sıcakkanlı oluşu da dikkat çekti. Sürekli fanlarıyla fotoğraf çektiriyor, onlara yakın davranıyor, kameralara konuşuyor. İtalyanca, İspanyolca tweet atıyor. Bu ulaşılabilir tavrı hayranlarının çok hoşuna gitti.
Peki, dünyada başka hangi oyuncularımıza ilgi var?
Engin Akyürek, Halit Ergenç, Beren Saat, Cansu Dere, Bergüzar Korel, Kıvanç Tatlıtuğ, Tuba Büyüküstün, Burak Özçivit, Kenan İmirzalıoğlu, Hazal Kaya yıllardır çok talep gören oyuncularımız.
Portekiz’e dizi sattık
Bu süreçte Türk dizilerine Avrupa’dan talep yok mu?
Olmaz mı? Yepyeni bir pazara giriyoruz. Portekiz şu anda bizden dizi alıyor. İtalya’ya iş satıyoruz. İspanya Paramparça ve İstanbullu Gelin’i aldı. Şu anda girmeye çalıştığım pazar Fransa... Ardında da Almanya...
İzzet hala yıllar önce yayınlanmış işlerin sattığından bahsediyoruz. Yeni içeriklerimiz yurt dışında karşılığını bulmuyor mu?
Son bir yıldır üretilen ve devam eden dizi sayısında ciddi bir düşüş var. Sadece 10 bölüm devam eden bir diziyi bizim yurtdışına satmamız imkansız. Bizim satış yapabilmemiz için Türkiye’de yayınlanan orijinal süresinde en az 30-39 bölüm dizi olması gerekli. Şu anda bir sezon giden dizi sayısı çok az. Tutanlar zaten satılıyor ama içerik az. O yüzden 2019’da büyüme durmuştu. Keşke bu süreç yaşanmasaydı ama bu pandemi bize yaradı.
Yılda bir format yazabiliyorum
Senin bundan sonraki planın ne?
Format satışları son iki yılda hızlandı. Gelirimizin büyük bir kısmı da formatlardan geliyor. Artık formata da ağırlık vermek istiyorum. Ben de format yazmayı seviyorum ama yılda en fazla bir format yazabiliyorum yoğunluktan... Fakat yurt dışından bir sürü format alıp satıyoruz. Mesela İsrail’den aldığımız bir formatı bu süreçte Amerika’ya sattık.
Siz aslında en büyük etkiyi fuarlarda yaratıyorsunuz. Bu yıl fuarlar iptal oldu. Online yapılan görüşmelerin size bir faydası var mı?
Bizim sektör daha geleneksel olduğu için bütün satış aslında fuarlarda dönüyor. Bu sektör ilişkiler, iş bağlantıları ve oradaki davetler üzerine kurulu... Sonuçta biz showroom’da bir iş satmıyoruz. Daha çok ilişkiler öne çıkıyor. Ekimde tekrar büyük bir fuar var. Fakat koranavirüs sürecinde olur mu hiç emin değilim. Sanki bu seneyi pas geçebilirler gibi geliyor. Amerika’daki sanatçılar 2020’yi tamamen iptal ettiler, 2021’e göre programlar yapılıyor.