Heyecanlı, hayalperest ve tutkulu bir yapımcı Bülent Turgut. Hayallerinin peşinden gitmek için sabretmeyi de biliyor, risk almayı da… Uzun zamandır tanırım ve dört yıldır bir süper kahraman evreni üzerine çalıştığını da bilirim.T World Evreni adını verdiği projede epey yol kat etti ve artık T World hayalden gerçeğe dönüşmeye başlıyor. Ben de hepimizin bir kurtarıcı beklediği dönemde Türkiye’nin ilk süper kahraman evrenine yolculuk yapalım istedim. Yapımcı Bülent Turgut’a yarattığı T World evrenini ve süper kahraman algısını sordum. Buyurun sohbete…
Bülent T World Evreni diye bir şeyden bahsediyorsun. Daha geçen sene Kanal D’ye Yüzleşme dizisini çekiyordun. Sen ne zaman bu kafaya geçtin?
T World Evreni mental olarak Filinta’yı yaptığım dönemlerde başladı. Kariyerim boyunca kendimi dünyadaki yenilikler ve yüksek prodüksiyon değerlerini anlama ve yaratma uğruna geliştirdim. Yüksek teknolojiler, kamera, teknik ve içeriği birleştirip kendimi geliştirmeye çalıştım. Filinta ilk fırsatlarımdan biriydi ve o dönemde dijitale evrilmeyi görmüştüm. Fantastik ve bilim kurgu benim ilgi alanımdı. Bütün Marvel dünyası, DC Comics dünyası ve uzak doğudaki diğer dünyalarla ilgili bilgilerim vardı. O zamanlar “Bülent bu işe kafa patlat” dedim. Bir yandan kanallara projeler yapıyorduk. O aşamada çocuklarımı da gözlemledim. Doğduklarından itibaren Marvel dünyasına gösterdikleri tepkileri gördükçe süper kahraman evrenine odaklanma vaktimin geldiğini anladım.
Bu işin zahmetli ve dikenli olduğunu biliyordum
Galiba seni en çok tetikleyen kızın ve oğlun olmuş. Peki böyle bir işe girmeye nasıl cesaret ettin?
Senarist arkadaşlarımla çalışmaya başladık ama bu iş sadece senaryo yazdırmakla bitmiyor. Çok ciddi bir Ar-Ge çalışması yapmak gerekiyor. Çünkü sadece bir senaryo değil, kostümlü bir evren yaratılması gerekiyor. Yazılan senaryoları defalarca çöpe attık. Aksiyon ekipleri, sanat ekipleri çalıştı, kostüm testleri yapıldı. Konvansiyonel medyada kazandıklarımı bu işe yatırdım. Çünkü aynı zamanda sinematik bir evren yaratmak gerekiyordu. Ben bu işin zahmetli ve dikenli bir yol olduğunu biliyordum. Gerçekten Oya tam dört yıl sürdü. Bir iş planı üzerine çalıştım, yurt dışındaki bağlantılarımla irtibata geçtim. Fundrising ticari modelini uygulamaya karar verdim. Ayrıca dünyanın en büyük ikinci reklam grubu Omnicom grubuna bağlı Mercury LLC ile bir iş birliği yaptık. Finansal ve PR desteğimi sağlıyorlar. Bu coğrafyanın ilk süper kahraman evreni olacak.
Büyük bir evrenden bahsediyorsun...
5 yıllık bir iş planımız var. 3 dizi, 3 sinema filmi projemiz var. Dijital ağlarda kurgulanacak filmler için de çalışmaya başladık. 12 ülke satışımız şimdiden hazır. Netflix, Amazon gibi platformlarda da yayınlamayı hedefliyoruz. 10 bölüm çekeceğiz. Bu sadece bir dizi, film olmayacak. Aynı zamanda oyunları ve oyuncakları da olacak.
Bu evren Türkiye'yi kapsayacak
İşin yaratıcısı sen misin?
İlk çıkan ürünlerden memnun kalmayınca işin içine girmek zorunda kaldım. Karakterleri ilk ben yaratmaya başladım. Sonra öykülerini yazdım. Benim için kolay olmadı. Bir senaristin bir günde yaptığı işi ben 10 günde yapıyordum. Sonra çok geniş bir ekiple çalışmaya başladık. Gerçekten çok lezzetli bir dünya yarattık.
Biz Türkler süper kahraman evreni yapmak için yola çıksak fazla Amerikan olur gibi bir ön yargım var…
T World Evreni, ne Amerikan ne de doğulu olacak. İkisinin karşımı ve Türkiye merkezli bölgesel bir evreni kapsayacak.
Peki, nasıl bir fark yaratacaksın?
Dünyanın her yerinde süper kahramanlar var Amerikalılar kadar popüler olmadı. Çünkü bu işi yapıyorlar. 200 yıllık tarihleri için tarih yazmak zorundaydılar. Fantastik evrene ihtiyaçları vardı. Bizim gibi zengin bir tarihleri yok. Çizgi roman dünyası 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın başlarına doğru ‘western’ dediğimiz karakterlerle başladı. Sonrasında diğer karakterler tarafından büyümeye devam etti. T World Evreni'ni kurgularken gördük ki hikayelerimiz 1300’lü tarihlere dayanıyor. Gerçek karakterlerden ilham aldık. Bizim en temel farkımız duyguları işleme yeteneğimiz olacak. Türk dizilerinin de en büyük başarısı bu değil mi? Diğer farkımız ise ölümlü bir süper kahraman yaratmış olmamız…
Ölümlü bir süper kahraman olacak
Eee ölürse nasıl süper kahramana dönüşecek?
Bu coğrafyada ölüm var. O nedenle burada ölümsüz bir karakter anlatamazsınız. İnsanı kahraman yapan yetenekleri değil, karakteridir. Yani karakterleriniz sağlam ise yetenekleriniz sonra gelir. Bu ilk mottomuz. Diğeri ise bizim süper kahramanımız dünyayı değil, insanları kurtaracak.
Değişen dünyada izleyici artık kendini yerine koyabildiği karakterleri de izlemek istiyor. Senin anlattıklarından da eski süper kahraman dünyasının yeni kuşağa uzak kaldığını anlıyorum…
Doğru söylüyorsun, yüzde 100 katılıyorum. Amerikalılar da bu evreni duygu merkezli karakter haline getirdiler. Mesela Süperman annesini görmeye başladı. Deadpool’a yeni bir kafa geldi. Amerika’nın her türlü tekniğini kullanacağız ama kendi hikayemizi anlatacağız.
Peki, sizin işiniz bize ne anlatacak?
Bu coğrafyada yaşayan çocuklara kahramanlığın ne olduğunu farklı metotlarla anlatacak. Her şeyden önce bilim ile anlatacak. Pandemi döneminde kahraman doktorlarımızı nasıl gördük? Tıpkı Binbir Gece Masalları’ndan çıkmış kahramanlar gibiydiler.
O zaman bu süper kahramanın olmazsa olmazlarını sıralayalım.
Ölümlü olacak, bilimi kullanacak, duygularıyla hareket edecek. Biz IQ ve EQ’sunu eşitleyeceğiz.
En büyük kahramanlar aşıklardır
6 kahramanla başlayacaksınız. Peki kahramanların hepsi erkek mi yoksa kadın süper kahraman da olacak mı?
4’ü erkek, 2’si kadın 6 süper kahramanımız var. İlk Altay’ın hikayesini anlatacağız. Kadın kahramanlarımızın kod adlarını da “Su Kız ve Nazar” olacak. Tüm süper kahramanlarımızı Altay’ın ilk iki bölümünde göreceğiz. Mesela engelli bir süper kahramanımız var.
Harika… Peki, bu süper kahraman aşık olacak mı?
Zaten en büyük kahramanlar aşıklardır.
Her şey iyi hoş ama biz nerede izleyeceğiz bu işi?
Biz çekeceğiz, Türkiye’de hangi kanal istiyorsa bütün telifleri bizde kalmak üzere yayın hakkını vereceğiz.
