"Sadakatsiz"likte suçlu kim?
Sadakatsiz’in reytingleri beni yanılttı. Çünkü göz ardı etmişim… Neyi mi? Kollektif yaraları. Şu aralar gündemimde bu tarz olaylar zinciri yok. Belki o yüzden benim yüreğime yeterince dokunmadı dizi. Oysa reytinglere bakınca görüyorum ki çoklarının kalplerini kasıp kavurmuş Cansu Dere’nin modernize edilmiş dramı. Güzel ve başarılı doktorun sinsice aldatılışı çok sayıda kadını kilitlemiş ekran başına.
Bir kadın olarak sevdiğin adamın gözünün önünde ihanetine şahit olmak… Arkadaş bildiğin kişilerin bu yasak aşka dahil oluşlarını izlemek… Arkandan oynanan oyunları izlemek… Yasak aşkın üçüncü kahramanıyla karşı karşıya gelmek… Kadının senden genç olması… Her noktası zorluk derecesini bir kademe yukarı taşıyor ihanetin. Ve Cansu Dere mimikleriyle, tavırlarıyla mükemmel oynuyor.
“Yasak Aşk” diyoruz da… Aşka verilen ne kadar acımasız bir sıfat değil mi “yasak aşk”. Toplumsal günah, yasal suç… Ortada cinayet yok aslında. Hırsızlık, tecavüz de yok. Aşık oluyor ve suçlu adam! Niye? Seneler evvel sevdiği kadınla beraber olmak için devletten izin aldığı için. Ve izni devlet önünde bozmadan başka birine aşık olduğu için. Toplum önünde günah işliyor kabul ediliyor. Neden? Seneler önce birini ömrünün son nefesine kadar seveceğini söylediği ve şimdi sözünü tutamadığı için.
Öteki tarafta aldattığı kişi dünyadaki en değerli varlığının annesi… Onu da seviyor. Çünkü kocaman bir hayatta yolu beraber yürümüş o güne kadar. Ve aslında çapkınlık peşinde de değil. Sadece gönlü yeniden kıpırdamak istemiş ve o da izin vermiş. Kadın olsun erkek olsun fark etmez… Kolay mı insanın gönlünün kıpırdaması? Her köşe başında bekliyor mu aşk? “Neden ayrılmıyor maden gönlü kıpırdadı” diye sesini yükseltenler olacaktır. Ve haklılar elbet. Ben de öyle düşünüyorum ama ayrılsa bile bu onun eşini aldatmış olduğu gerçeğini değiştirecek mi? Kocaman hayır!
Eğer bir boşanmada üçüncü şahıs varsa o ayrılık hainlik olarak tarihe geçer. Ayrıca hiçbir erkek sırf birine aşık oldu diye karısından ayrılmaz. Zaten ayrılacağı varsa yeni aşk yangın merdiveni olur ve çıkışı hızlandırır. Eğer karısı öğrenir ve ayrılmak isterse boşanma gerçekleşir çoğunlukla. Orada bile kadın boşanmak isterse adam çoğunlukla yasak aşkından vazgeçme yolunda adım atar. Çok var örnekleri….
Adam evliyken başlayan ilişkilerde; evlilik müddetince şahane yürüyen “yasak” aşklar adam boşanınca devriliverir. Araya giren üçüncü kişi için “baston ilişki” tanımı bile vardır psikoloji kitaplarında. Aslında evliliklerde üçüncü kişi yüzünden yükselen kavgalarla orantılandığında bu yüzden biten evliliklerin sayısı daha az. Kocalarının üçüncü kişilerle ilişkilerini öğrendiklerinde eğer adamlar “Ayrılmayalım” diye yalvarırsa onları süründürüyor kadınlar. Ama aynı adamlar “Ben başkasına aşık oldum, ayrılalım” derse ilişkilerini kurtarma yoluna gidebiliyorlar. Burada aslında amaç evliliği sürdürmek değil öteki kadına karşı kazanmak önem kazanıyor. Konuyu erkeğin aldatması olarak ele alışım “Sadakatsiz” dizisindeki konuya paralel yazmak istememden kaynaklanıyor. Kadın aldatmalarında gidişat farklı seyrediyor çünkü. O başka bir yazı konusu olsun.
Sadakatsiz dizisi de kadınlar arasındaki çatışmalardan gidecek ve bir süre sonra erkekler dizide yan kahraman olacak gibi duruyor. Zaten hayatın tadını tuzunu, baharatını veren kadınlar değil mi?
İyi Günde Kötü Günde neden bitiyor?
Sizi bilmem ama ben çok sevmiştim İyi Günde Kötü Günde’yi. Oyuncular, evler, hikaye… Aslında her biri hoşuma gitmişti. Tamam senaryonun uzaması kolay değildi belki ama bu kadar da kısa süreceğini düşünmemiştim. Neyse kısmetleri bu kadarmış, umarım oyuncuları en kısa zamanda yeni yapımlarda izleriz.