Mesele bir hoş seda bırakabilmekse gök kubbenin altında Seyfi Dursunoğlu bunu fazlasıyla başardı ve kahkahalar bıraktı hafızalarda. Hiçbirimizin kendi olmayı başaramadığı bu dünyada hepimizin olmak isteyeceği cesurlukta bir karakter yarattı. Huysuz Virjin gibi aklından geçeni dilinin sansürüne uğratmadan söyleyebilsek, kendimize karşı da daha dürüst olabilirdik belki. Toplum olarak tabu görüp konuşamadıklarımız onun ağzından çıkınca kabul gördü. Türk toplumunda eksik olan şeyi görüp, onun üstüne şaka yapmayı seçmişti. Belden aşağı espriler değildi onun alamet-i farikası. Cinsel özgürlüğü olan bir ülkede yaşasaydı o toplumun aç olduğu bir konu üzerine yoğunlaşırdı eminim. O 'bip'li konuşmalar, cinsellikle ilgili imalar, müstehcenlik... Toplumun her kesimi tarafından gülerek karşılandı. Yüzü kızarmadan güldü herkes. Bunu başarabilecek tek isimdi o. Seviyeyi hep yukarıda tutarak, belden aşağı espriler yapabilmek herkesin harcı değildi. 90'lı yıllarda çocukken izleyip anlamadan şov yeteneğiyle beni güldüren Seyfi Dursunoğlu büyüdükçe anlam kazanan esprileriyle, hala tekrar tekrar izlenen videolarıyla yaşamaya devam ediyor.
En çok kanal kapattıran isim
Devlet memurluğundan kanto şarkıcılığına ve sahnede vokalistlerine sataşırken, şarkıcılığın önüne geçen hazırcevaplığı sayesinde komedyenliğe uzanan bir serüven. Tam 40 yıl kendisiyle birlikte yaşattığı bir karakterdi Huysuz Virjin. TRT'de katıldığı bir program sayesinde herkes tarafından tanınmasıyla başlayan ekran serüveni, en çok kanal kapattıran isim olarak Türk televizyon tarihine geçti. Programına konuk olan ünlülerden lafını hiç sakınmadı. Zaten onlar da kusurlarını saklamak zorunda oldukları şov dünyasında yalandan el üstünde tutulurken birinin çıkıp hesapsızca konuşmasından çok memnundu. Alınanlar varsa da bütün toplum tarafından kabul görmüş böyle bir karaktere olgunluk göstermekten başka çareleri yoktu.
İzleyicisi onu hiç bırakmadı
Bütün bunları Seyfi Dursunoğlu değil de rol kişisi Huysuz Virjin yapıyordu. İkna etmişti bizi sahnedekinin bir başkası olduğuna. Seyfi Bey'in sormayacağı sorular sorup, laf sokabiliyordu Huysuz Virjin. Son yıllarda Huysuz'un ekrana çıkması her ne kadar yasaksa da Seyfi Dursunoğlu'nu hiç bırakmadı izleyicisi. Hem sunduğu, hem jüri üyeliği yaptığı programlar en çok onun için izlendi. Biz onu Huysuz Virjin kostümü olmadan da kabul ettik. Artık kostüme ihtiyacı olmadan da her şeyi konuşabilme vizesini vermişti bu toplum kendisine. Kadın kılığına girmiş erkek komedisi olmadığını bir kez daha gördük. Biz Seyfi Dursunoğlu'nu seviyorduk. Yasaklara rağmen, oto sansüre rağmen bir kuşak daha tanıdı onu. Huysuz Virjin yeterince şöhretli bir kadındı. Fazla zeki, fazla edepsiz, fazla güçlü. Onu öldürmek istediler, ne hadlerineyse! Huysuz Virjin dinlenirken Seyfi Dursunoğlu da bir o kadar ünlü oldu.
Bencilce bir hüzün yaşıyoruz aslında
Yine de kendi keyfince ekranlarda olmaya devam edebilmeliydi Seyfi Dursunoğlu. Bunca yıllık emeğe karşılık kimse şekle sokmaya çalışmamalıydı onu. Gidişi, Türk televizyonlarındaki tatsızlığı bir kez daha hatırlattı bize. Biz hatırlamaya devam edeceğiz ama ekranlar giderek kuraklaşacak. 90'lar Türkiye’sinde yaptığı programlar ne kadar cesur, ekranlar ne kadar özgürmüş demeye devam edeceğiz. Bugün dönüp bakınca cesareti, yeteneği, zekası tekrar tekrar alkışı hak ediyor. Seyfi Dursunoğlu'yla birlikte çoktan kapanmış olan bir devrin geri gelmeyeceğini kabul etmek düşüyor bize bir çeşit yenilmişlik hissiyle birlikte. Yarattığı karakterin ekranlarda olmasına izin vermeyenlere izin verdiğimiz için ve daha pek çok şeye sesiz kalanlar olarak ardından konuşup, tweetler atıp, ah vah etmeye devam edeceğiz. Kaybettiğimiz sevdiğimiz eski bir dosta üzülmüyoruz sadece. Peki biz n'olucaz diye soruyoruz, gidişinin ardından bencilce bir hüzünle…