1993 İstanbul konserleri
Dizi Doktoru’nun değerli takipçileri, şimdi şu listeye dikkatlice bakmanızı rica ediyorum:
- 26 Mayıs- Guns’n Roses
- 20 Haziran - Elton John
- 25 Haziran - Metallica
- 2 Temmuz - Sting
- 13 Eylül - Bon Jovi
- 17 Eylül - Scorpions
- 23 Eylül- Michael Jackson
- 7 Ekim – Madonna
Görmüş olduğunuz tarihler ve isimler sadece 1993 yılında İstanbul’da gerçekleşen konserler. Ben o zamanlar 18 yaşında, liseyi henüz bitirmiş, saçları olan bir tıfıl olarak sadece Metallica konserine gidebildim ve bugün size hem o konserden hem de biraz ülkedeki değişimden bahsedeceğim.
Lise mezuniyet yemeğimizin ertesi gününe denk gelen Metallica konseri bizim için hayati önemdeydi fakat bilet alacak paramız yoktu. İtiraf etmeliyim ki mezuniyet yemeği falan umurumda değildi. Kara kara nasıl bilet alacağımı düşünüyordum. Derken imdada komşuculuk yetişti.
O zamanlar fabrika ayarı aktivitemiz olan mahallede çekirdek çitleme seansında suratımızın halini gören mahalle bakkalımı Halil Ağabey (Allah rahmet eylesin, o her ne kadar market olduğunu iddia etse de bizim biricik mahalle bakkalımızdı) "Ne oldu len hırbolar" diye kibarca sıkıntımızın ne olduğunu sordu. Mevzuyu anlattık, yanıt olarak “Hay kafanıza edeyim bu mu derdiniz” bekliyorduk doğal olarak. Evet yanıt bu şekilde geldi ama bir farkla, konserin sponsoru olan Pepsi’den hediye 3 bilet eşliğinde. Tabi bunun karşılığında yarım kamyon meşrubatı depoya taşımak gibi asil bir görevimiz vardı ama olsundu. Zaten mahalle gençleri olarak yardım maksatlı taşıyorduk hep.
Konser günü gelip çattığında heyecandan yerimizde duramıyorduk. Önce okula gidip bir iki evrak işini hallettim. Sonra arkadaşlarla buluşup Şişli’de bir Pizza Hut’a gittik çünkü “Yiyebildiğin kadar ye” günüydü. Biz de olanca gerzekliğimizle “Olm hayvan gibi yiyelim, konserde acıkmayalım içeride yiyecekler çok pahalı” mantığından hareketle tüm paramızı Pizza Hut’ın şefkatli ellerine teslim ettik. İnönü Stadı mahşer yeri gibiydi. Gözümüzün alabildiği her yer siyah giymiş rocker kardeşlerimizle kaynıyordu. He tabii doğal olarak karşı cinsteki rockerlara da bizim kanımız kaynıyordu.
Saatlerce öncesinden stada girdik ve Pizza Hut planının ne kadar fos olduğunu tecrübe ettik. Açlıktan ölüyorduk ama stat büfelerinin fiyatlarına az çok aşinaysanız çıkarıp tişörtümüzü yemenin daha mantıklı bir çözüm olacağını da biliyorsunuzdur. Bu arada yanımda mahalleden iki arkadaşım ve liseden iki arkadaşım vardı. Mahalle arkadaşlarım (Korkmayın isim vermeyeceğim Gökhan ve Harun) bir ara kayboldular. Geri geldiklerinde dudak kenarlarındaki ekmek kırıntılarından, geviş getirmelerinden ve yüzlerine yayılmış mutluluktan çantaya soteledikleri sandviçi gömdüklerini anladık fakat küfretmekten başka enstrümanımız yoktu.
Ön grup Cult ile ısınan ortam mahşerin dört atlısı sahneye çıktığında alev aldı. Metalllica’nın henüz pop ikonu olmadığı ve bence gruptaki en delikanlı adam olan Jason Newsted’ın gruptan yarılmadığı yıllardı. Ve hayatımızda ilk kez taptığımız, her şarkısını ezbere bildiğimiz bir grubu canlı izliyorduk. O günkü mutluluğumu tarif edemem.
Sonraki konserlere yeni mezun bir öğrenci olmam ve Pepsi kozunu oynayamamız sebebi ile gidemedik, Michael Jackson içimde ukdedir mesela.
Fakat şimdi biraz şeytanın avukatlığını yapacağım; aradan geçen sürede oluşan farklardan sadece bir tanesine göz atalım mı ?
1993 Yılında müzik dünyasının herkes tarafından kabul edilen bir tanımla “elit liginde” yer alan isimler İstanbul’da resmi geçit yaparken Yeni Türkiye’de alkol kullanılıyor diye üniversitelerde bahar şenlikleri yapılmıyor, alkol kullanılıyor diye müzik festivalleri yapılmıyor. Bu ayıp da “yetmez ama evet” tayfasına yetmezse iki cihanda lekeli olayım, razıyım.
Mutlu ve sağlıklı bir hafta dileğiyle.