Özge Gürel ve Can Yaman daha önce “Dolunay” dizisinde bir araya gelmişti gelmesine ama aradan geçen yıllara rağmen heyecan uyandırmaya devam eden bir ikili oldular. Özge’nin Kiraz Mevsimi nedeniyle Yunanistan, İspanya, Latin Amerika ve İtalya’da ciddi bir hayran kitlesi vardı. Can Özge’yle Dolunay’da oynadıktan sonra Erkenci Kuş’la önce İtalya’da, sonra da İspanya’da çığ gibi büyüyen bir fan kitlesinin sahibi oldu. Buna Latin Amerika, Yunanistan ve bir sürü ülke daha eklendi. Yani Can Yaman ve Özge Gürel’in yeniden birlikteliği yurt dışında büyük ses getirecekti. Romantik komedileri tutturmanın ilk maddesi “rüya çift” hazırdı. Yapımcı Erkenci Kuş’u da yapan Gold Film-Faruk Turgut’tu. Bu prodüksiyon için gerekenin yapılacağı anlamına geliyordu. Şık mekanlar, kostümler, müzikler, arabalar ve hobiler için her şey yapılacaktı.
Her şey fazlasıyla bildikti
Yönetmen Deniz Yorulmazer’di. Arka Sıradakiler, Cesur ve Güzel, Kördüğüm, Ufak Tefek Cinayetler, Aşk 101’i yönetmişti daha önce. Yanlış bilmiyorsam ilk kez bir projenin kurucusu olacaktı. Ama önceki işleri zaten ortaya ne çıkacağını gösteriyordu. Senarist Aslı Zengin ve Banu Zengin Tak’tı. Daha önce Çilek Kokusu, No: 309 dizilerini yazmışlardı. Kiraz Mevsimi ve Erkenci Kuş’ta da Aslı Zengin’in yazdığı bölümler vardı. Romantik Komedi filmlerini de Aslı Zengin yazmıştı. Yani romantik komedi matematiğine belki de Türkiye’de onun kadar hakim başka bir senarist yoktu. Müzikler Erkenci Kuş’ta olduğu gibi Cem Öget’e aitti. Kiraz Mevsimi’nde de Fatma Toptaş Özge Gürel’in yine en yakın arkadaşıydı. Anıl Çelik Erkenci Kuş’ta da Can Yaman’ın yanında çalışıyordu. Anne karakteri de her romantik komedi de olduğu gibi oğlunu istediği kızla evlendirmeye çalışıyordu. Ayrıca dizide Sarpcan Köroğlu, Gürgen Öz, Cemre Gümeli, Serkay Tütüncü, Feri Baycu Güler, Ece İrtem, Ecem Karavus, Lale Başar, Kimya Gökçe Aytaç, Ceren Koç, Taygun Sungar, Selin Sezgin, Uğur Arda Başkan ve Suat Sungur rol alıyordu. Kısacası herkes tanıdık, her şey fazlasıyla bildikti.
Seksist söylemden hoşlanmadım
Dizi hikayesini anlatan Ezgi’yle başladı. 3 yıllık sevgilisi Soner’in onu aldatışını ve nasıl ayrıldıklarını izledik. Olaylar onu kuzeninin yan dairesinde oturan Özgür’le karşılaştırdı ve sonuçta Özgür her gece başka bir kadınla birlikte olduğu için “kusursuz erkek” ilan edilirken, Ezgi üç yıllık sevgilisini nikah masasına oturtmayı başaramadığı için önce hemcinsleri tarafından, sonra da Özgür tarafından “kusurlu” ilan edildi. Bir kadının da ancak bir erkeğe yüzük taktırınca “kadın” olacağı alt mesajı dizinin tüm kadın karakterleri tarafından bir baskı unsuru olarak kullanıldı. Senaristlerin de kadın olduğunu hatırlatarak bu seksist söylemden izleyici olarak hoşlanmadığımı söylemek zorundayım. Oysa tanıtımlarda gördüğümüz üç şehirli, güçlü kadın vardı ve kendi dünyalarını kurmuşlardı. O kostümlere, o evlere, o duruşa “Evlen de gel” temasını ben oturtamadım. Gelelim Özgür’e… Anladık Özgür çapkın bir karakter. Bunu bize 120 dakika boyunca göstermek yerine dizinin başında hızlı bir şekilde her sabah yanında başka kadınlarla uyandığını gösterebilirlerdi. Böylece kadınları tarif ederken ağzının suyu akan, sapıkça söylemleri olan o güvenlik görevlisi karakterini izlememiş olurduk.
Her şeyin fazlası zararlı
Hikaye ve karakterler çok bildik gelmiş olacak ki, dizide yeni bir başrol yaratmışlar. Bu dizinin başrolünde Can Yaman’ın vücudu vardı. Onu çıplak görmediğimiz bir an bile olmadı. Duşta olmadığı anlarda da sadece vücudunun çok az bir yerini örten atletlerle çıplaklığını korudu. Geri kalanda da yataktaydı zaten. Kabul ediyorum kaslı erkekler kadınların nefesini kesiyor. Ama tadında olduğunda bu efekt yakalanıyor. Eskiden gazetelerin arka sayfasında çıplak kadın resimleri olurdu ve erkekler o nedenle gazete alırdı. Kadın bedenini kullandıkları için feministler ayağa kalkardı. Bay Yanlış’ın ilk bölümünden sonra da erkekler ayaklanmalı. Erkek vücudunun bu kadar abartılı, hatta oyuncuların oyunlarından bile fazlasıyla rol çalan halini ilk defa izledik. Estetiğe düşkün biri olarak her şeyin fazlasının zararlı olduğunu ve yönetmenin köpürtmesi gerekenin “estetiğin hikayeyle sentezlenmesi” olduğunu hatırlatmak istiyorum. Çapkın erkeğin ilahlaştırıldığı erkek rollerini sevdiği çok belli ama farklılaşmayı da denemeli Yaman. Çünkü vücudunu öne çıkarmadığı birkaç sahnede eskiye oranla doğallaşan bir oyunculuk sergilediği de gözümden kaçmadı.
Neden kendi kendine konuşuyor?
Özge Gürel Kiraz Mevsimi, Dolunay tecrübelerinden dolayı romantik komedi kadını oynamaya fazlasıyla alışık bir oyuncu. O nedenle oyunlarında pası alıp gole hızlıca çevirmiş. Daha önce daha çocuksu kadınlar oynamıştı. Bu kez ekranda görüntüsüyle ve oyunuyla bir kadın izledik. Gürel, işin oyun kısmını sırtlamış ama o kendi kendine konuşma sahnelerini izlerken “Ezgi’cim sen kendi kendine konuşma diye dizide sana iki arkadaş yapmışlar ya. Ne diye sürekli kendi kendine konuşuyorsun” derken buldum kendimi… Ezgi akıl hastası mı? Yalnız mı? Neden sürekli kendi kendine konuşuyor? Hikayesi ne? Neden kim nereye çekerse oraya gidiyor? Annesi bilmem kaçıncı evliliğini yaparken kızına evde kaldın baskısını nasıl yapıyor? Kuzeni bir hastanede çalışırken öyle bir evde nasıl oturuyor? Kafamda deli sorular var. Hepsinin yanıtını inşallah ilerleyen bölümlerde alacağım.
Üçüncü oldu
Ezcümle; Bay Yanlış ilk bölümde reytinglerde zirveye oturamadı. 3 ve 4’üncü olarak giriş yaptı listeye ama reytingleri oldukça düşük. Bunun nedeni pandemi döneminde yüzlerce yabancı iş izleyen ve dizi tekrarlarına doyan izleyicinin televizyonla arasına biraz mesafe koyması olabilir. Belki de bütün gün ekranda Bay Yanlış benzeri dizi tekrarları varken bildik bir şey izlemek istememişlerdir. Ben hikayenin söyleminde güçlü kadına döndüğü anda durumun farklılaşacağına inanıyorum. Yakışıklı erkek karşısında ağzının suyu akan kadınları çok izledik. Şimdi o vücuda prim vermeyen kadın hikayesine döndüğünüz anda farklılaşırsınız. Reji fazlasıyla stilize dünya kurmaya alışık ve bu konuda başarılı ama bu stilize dünya senaryoyla örtüştüğünde ortaya başka bir sonuç çıkıyor. Herkesin emeğine sağlık.