4 gün sokağa çıkma yasağı var. Ailemiz dışında en çok dizi, film, kitap ve müzikle (ve yemek yemekle) geçireceğimiz 4 uzun gün var önümüzde. Tavsiye isteyenlere...
Filmden vazgeçmem diyenler için...
Beni yakından tanıyanlar hemen ilk önerimin Mario Puzo’nun ölümsüz eseri The Godfather yani Baba filmleri serisi olacağını tahmin etmiştir. Toplamda 9+ saatlik, 3 filmlik bir baş yapıt. Her dönemde gelmiş geçmiş en iyi filmler top 10 listesinde yeri sabit. Ben izlemiştim demeyin çünkü her izlediğinizde daha önce kaçırdığınız bir detay, bir nüans yakalayacaksınız. Özellikle serinin 2. filmi benim için en iyisi... Gece uyumayanlar, 23.00 civarı başlayıp sabaha kadar 3 filmi de arka arkaya izlemeyi tercih edebilir.
Önerilerimden bir diğeri Entourage. Aslında 7 sezonluk bir dizi serisinin sinema filmi. Eğlenceli, tempolu bir film. Amerikan film endüstrisine göndermelerle dolu, keyifli.
Biraz geçmişe gittiğimizde harika bir Türk filmi önerisi de geldi aklıma... Her şey Çok Güzel Olacak, 1998 model bir Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson filmi. Ve bence Gora ile beraber Yılmaz’ın oynadığı en başarılı film. Yıllar sonra karşılaşan iki zıt kardeşin bu karşılaşma sonrası başlarına gelenler ve macera ile dolu Bodrum serüvenlerini anlatıyor. Hala çok keyifli.
Dizi tutkunları için...
İlk önerim Netflix’te 3 sezonu bulunan Ozark. Jason Bateman ve Laura Linney başrolde. Meksikalı bir uyuşturucu baronu için para aklamak zorunda olan bir finansal danışmanın ve ailesinin sürükleyici hikayesini konu ediyor.
Özellikle vampir serilerini sevenler için tavsiyem 92 bölümü olan The Originals. Dünyadaki ilk vampirler olan soylu Mikaelson’ların New Orleans’ta geçen sürükleyici maceraları. Aslında Vampire Diaries’in bir yan ürünü. Netflix’te bulabilirsiniz.
Ve daha önce izlememiş olanlar için The Sopranos (86 bölüm, HBO), psikolojik gerilim türündeki Gypsy (10 bölüm, Netflix) ve The Sinner (24 bölüm) şiddetle tavsiye edilir...
Bu arada ben Narcos serisini baştan izleyeceğim. Prodüksiyonel olarak doğal, abartısız ve gerçekçi tasarımını çok beğeniyorum.
Sanırım şahsen izlemediğim ciddiye alınabilir bir dizi serisi ya da film kalmadı.
Tekrar film ve dizi çekmenin zamanı gelmiş.
Ve Müzik...
Ruhunu müzikle besleyenler için...
Daniel Lavoie, Kanadalı Garou ve İtalyan Patrick Fiori’den Belle (Notre Dame de Paris) performansı.
Sinan Özen’den Sigaramın Dumanı Sen. (1996)
Senden Başka Kimsem Yok, Sibel Can’dan... Çok kıymetli söz yazarı sevgili Günay Çoban’a da selam vermiş olalım.
Ve hızlıca Damla Damla (Orhan Ölmez), Yanımda Kal (Harun Kolçak), Yalan Değil (Hakan Peker), Gel Benimle-Akustik (Yaşar), Dön Desem (Özcan Deniz)...
Danger Zone (Kenny Loggins), Kings of Metal (Manowar), I Got 5 On It (Luniz), 7 Days (Craig David) ve Maria (Carlos Santana).
Kitabın yerini hiç bir şey tutmaz...
Assolisti sona saklamak adettir.
Amin Maalouf – Afrikalı Leo, Murat Bardakçı – Şahbaba, Celal Bayar – Kayseri Cezaevi Günlüğü, Rıfat Ilgaz – Karartma Geceleri ve Kürşat Başar – Aslında Hayal...
Zaten hepimiz evde kalacağız, biraz da sanat ve edebiyatla kalın.
Sevgiyle kalın.