Bazı yapım şirketleri haftaya setlerin başlayacağını duyurdu. Anlamakta zorluk çekiyorum. Normal şartlarda pandemi olmasaydı çoğu dizi zaten 1-2 hafta içinde sezon finali yapacaktı. TV’ler de yaz ekranı moduna geçecekti ki zaten pandemi nedeniyle çoktan geçtiler bile. Fiziki şartlar itibariyle oyuncusundan ekibine, çaycısından ışıkçısına herkesin iç içe olduğu 70-200 kişilik setlerin TEKRAR başlatılmasının arkasındaki gerekçeyi anlamak, hem yayıncı hem de yapımcı açısından baktığımızda çok mümkün değil. Kesin olan tek şey bu kararın salgının kontrolüne fayda sağlamayacağı...
Sinema için durum ne?
Sinema endüstrisi kendini tamamen Stand By konumuna aldı. Seyahat yasağının kalkmasıyla birlikte çekimlerin biraz da olsa hareketlenmesi muhtemel. Yaz dizileri dışında dizi sezonunun sona ermesi ile birlikte normal şartlar altında sektör unsurları sinemaya kayardı. Her dizi oyuncusunun hayalidir sinema filminde oynamak. Sebebini tam çözememekle birlikte oyuncuların dizi filmleri standart bir iş, sinema filmlerini ise prestij unsuru olarak algıladığı bir gerçek. Ancak anlaşılıyor ki, bu yaz üretim çok sınırlı olacak. Zaten mart ayından itibaren vizyona girmesi planlanan tüm filmler vizyon tarihlerini sonbahara çoktan erteledi. Yani sonbaharda işler düzelirse sinemada film bolluğu yaşanacak. Sinema izleyicisi korkusunu yenip salonları doldurur mu? Hep birlikte göreceğiz ama iyimser olmak zor.
Televizyon kanallarında istikrar
TV kanalları bu sezon da istikrarlı yayın prototipi oluşturma hedeflerinden sapmadan, yıllardır izleyicinin izlemekten “umarım” bıkmadığı program formatlarını yayınlamaya başladılar. En önemli ve kült örnek Çarkıfelek. 90’lı yılların başında Tarık Tarcan ile hayatımıza giren Çarkıfelek, 2020 yılında yeni sunucusu ile yoluna devam ediyor. Tarık Tarcan demişken çocukluğumuzun sinema oyuncusudur kendisi; şu an 62 yaşında. Allah kendisine uzun ömürler versin.
Yayın prototipi açısından en net mesajı veren ve izleyicideki algısı oturmuş olan 2 kanal var. Biri tabii ki TV8, diğeri ise ATV. Yıllardır çizgisini bozmayan ATV, gerçekten tam bir ana akım TV kanalı konumunda ve hem dizi, hem bilgi yarışmaları, hem reality, hem de haber programları ile çok istikrarlı.
Kanalda tartışma programı yok
Kanal D, eskiden tam anlamıyla bir drama kanalıydı. Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü gibi izleyicinin gönlünde taht kurmuş işleri hep Kanal D ekranlarında izledik. Patronaj tarafında durum nedir bilmiyoruz ama kanalda bunu tekrar sağlayabilecek çok tecrübeli bir ekip var.
Fox ise bir başarı hikayesi. Eskiden A sınıfı tabir edilen başrol oyuncuları, teklif edilen dizi eğer Fox’ta yayınlanacaksa diziyi kabul etmezlerdi. Tamamen total izleyiciye hitap eden dizilerin yer aldığı, algısı düşük bir kanal görünümündeydi. O imajı çok da değil, tam 3-4 senede ters düz eden bir yönetim var Fox’ta. Son dönemin birinci kanalı. Bir ufak eleştiri... Ana haber programları reyting rekortmeni ama kanalda tartışma programı yok... Keşke haberdeki bu başarıyı kaldıraç olarak kullansa ve bir üst katmana taşısa... Ya da bir haber kanalı açsa...
Dizidoktoru.com yazarlarından G. Ülkem Gürbüz, sanal zorbalığa karşı birlik çağrısı yapan bir yazı yazdı bu hafta. Bu konu hafife alınmayacak kadar önemli. Toplumdaki ahlaki yozlaşmanın vücut bulduğu ve kendini gösterdiği en önemli mecra sosyal medya. Bu konuda da salı günkü yazımda bir şeyler söyleyeceğim.
Sokağa çıkmamızın yasak olduğu son hafta sonundan herkese iyi tatiller...