İstanbul Film Festivali'nin temmuzdan da gün çalan online haziran seçkisi dün gece sonlandı. Her zaman olduğu gibi iyi filmlerle birlikte festivale yakışmayacak vasat altı filmler de maalesef mevcuttu. Seçkileri hazırlayanların seyretmeden seçkiye dahil ettiğini düşündüren bu tarz filmler festivale zarar vermekten başka bir işe yaramıyor kanımca. Ulusal yarışmadaki filmlerin ilk duyuruda online olarak da gösterileceğinin söylenip sonra bundan vazgeçilmesi de sinemaseverleri hayal kırıklığına uğrattı. Filmlerin yaratıcılarının online gösterimlerde filmlerinin korsana düşme tehlikesinden endişelendiklerini biliyorum ancak yabancı filmlerin sahipleri festivale güvenip eserlerini rahatlıkla teslim ediyorlar. Mesela Locarno, Sundance, Berlin ..vs. filmlerini bu süreçte online gösterim için isteselerdi, yerli yapımcılarımız göndermeyecekler miydi? Bizim festivaller söz konusu olunca çekinceleri artıyor nedense!? Bu arada şu an online olarak gösterilmeyen ulusal yarışma filmlerinin Eylül ayında İKSV tarafından online olarak gösterileceğinin duyumunu aldım. Umarım doğru çıkar.
Neyse gelelim haziran seçkisindeki filmlere... Her zaman yaptığım gibi filmleri gösterim sırasına göre izleyerek kendimce puanladım. En iyiden en kötüye doğru sıralayıp kısa kısa yorumladım.
"Pilotun Karısı"; bu yıl içinde izlediğim en etkileyici film. Almanya'da yaşayan Türk kızı Aslı'nın (sanki kuzeninizmiş gibi onu çok seveceksiniz) 5 yıla yayılan kaderini anlatırken bir yandan da yakın dönem dünya tarihini kökünden değiştiren olaya farklı bir yaklaşım sunuyor. Modern bir aşk hikayesi olarak da tanımlayabileceğim filmin finalindeki çarpıcı asansör sahnesi yapımın değerini bir kat daha arttırıyor. Aslı'yı canlandıran Canan Kır ise ayakta alkışlanacak, müthiş bir oyuncu! 8/10
"Ulbolsyn"; sinema sanatını bu şekilde zekice yapı bozumuna uğratan filmlere bayılıyorum. Absürt ve deneysel yaklaşımıyla günümü renklendirdi. Bu Kazak yapımı film farklı şeyler izlemek isteyenler için iyi bir fırsat kanımca. 7.5/10
"Bekâretin Sonu"; Lübnan'da dört gencin ilk kez bir hayat kadınıyla yatarak bekaretlerini kaybetme hikayesini anlatıyor. Biçim ve içerik anlamında samimi bir şekilde yenilikçi denemeler yapması filmi değerli kılıyor. Ben çok sevdim. Haziran seçkisinin en iyilerinden. 7/10
"Elektronik Kız Kardeşler"; elektronik müziğin yaratıcı kadınlarının hikayelerini anlatan belgesel kendi adıma hayret vericiydi. Şimdiye dek anlatılmamış tarihi bilgileri de barındırıyor. Kesinlikle başarılı bir belgesel. 7/10
"Fabian veya Bok Yoluna Gitmek"; üzerinde çok emek harcanmış, iyi dizayn edilmiş bir film. Üslup olarak türler arasında serbestçe dolaşıp, yer yer dogma esintileri de taşıyor. Dezavantajı ise 3 saatlik süresi. Bir süre sonra takibi zorlaşıyor, dikkat dağılıyor. 6.7/10
"İnsan Faktörü"; başından sonuna dek seyirciyle arasına mesafe koymaya özen gösteren, soğuk, temkinli bir film. Aile ilişkilerini bir ölçüye kadar sorguluyor ancak sebep-sonuç ilişkilerinin altını dolduramıyor. Buna rağmen kesinlikle güçlü bir stili var. 6.5/10
"Konstantina Kotzamani filmleri"; Yunanistan'ın başarılı kadın kısa film yönetmeni Kotzamani 'nin eserleri. Tarzı her ne kadar bana hitap etmese de istikrarlı filmografisi ve kısa filmin özünü kavramış olmasını takdire şayan buldum. Genel olarak 6.5/10
"Sansür"; son yıllarda moda olan ve benim 'entel korku'su olarak tanımladığım filmlerden... Film, başlarda sinemanın yaratım gücüyle izlemenin verdiği hazzı harmanlıyor ancak öyle klişe ve tahmin edilebilir bir final yapıyor ki, hevesler kursakta kalıyor. 4.8/10
"Doğal Işık"; harika görüntü yönetmenliğine ve çok başarılı sanat yönetimine sahip... Ancak filmin içi öylesine boş ki, insan izlerken üzülüyor. Büyük fırsat kaçmış. 4.5/10
"Çarkıfelek", tesadüfler üzerine yapılmış, öykü uyarlaması 3 kısa filmden oluşuyor. Ancak böyle bir eserin 'sinema' olabilmesi için gerekli önemli unsurlar maalesef mevcut değil. 4.2/10
"Nemesis"; eski bir tren garının yıkılıp yerine ağırlıklı olarak mültecilerin kalacağı hapishane inşaatının yapılma hikayesini anlatan, ancak katlanması zor bir belgesel. 4/10
"Madalena"; kesişen hayatlar mevzusunun özünü anlayamamış, hikayeyi ve karakterleri bir türlü kurgulayamamış, gerçekten çok amatör bir yapım olmuş. Kötü senaryo, kötü oyunculuklar, kötü yönetim... 3/10
"Ormana Hoşgeldiniz"; bir festival seçkisinde yer alamayacak kadar boş beleş bir film. 3/10