Çoğumuzun Mandıra Filozofu olarak bildiği Müfit Can Saçıntı oldukça önemli bir projesini hayata geçirmiş durumda. Pandeminin hızla devam ettiği, sinema ve tiyatro başta olmak üzere kültür-sanat camiasının özellikle yara aldığı bu günlerde karantina döneminde çektiği "Maskeler De Düşer" isimli filmini YouTube kanalında yayınlamaya başladı. Gösterildiği ilk gün bir gala gecesi yaparak filmi ücretsiz yayınladı. Ondan sonra da sadece 2.5 TL gibi cüzi bir ücretle sinemaseverlerin hizmetine sundu.
Filmin kısaca konusundan da bahsedeyim. Çocuğunun tedavi masrafları için çaresiz kalan bir mali müşavir baba gayrimeşru yollardan para kazanmak zorunda kalıyor. Ama bu süreçte paranın da tadını alıyor. Gayrimeşru şekilde para bulmaya devam ediyor. Para bulma yolculuğunda babanın niyeti de insanları bir nevi dolandırarak, yurt dışına kaçmak. Ancak koronavirüs ortaya çıkınca yurt dışına kaçış planı suya düşüyor. Paralarla birlikte kapana kısılıp paranın anlamını sorgulamaya başlıyor. Müfit Can Saçıntı'nın yazıp yönettiği filmde oyuncu kadrosunda Saçıntı'ya Fulden Akyürek, Umut Oğuz, Sevilay Oğuz, Sami Aksu, Ömer Duran, Okan Metin, Prof. Dr. Uğur Batı ile ressam Bedri Baykam eşlik ediyor.
Film tam olarak ev şartlarında çekilmiş. Her oyuncu kendisine verilen senaryoya bağlı kalarak kendi evine kendi setine kurmuş. Saçıntı'nın direktifleriyle oyunlarını oynayıp kendi sahnelerini kurguya yollamışlar. Bu sayede örneklerine daha sonradan sıkça rastlayacağımız yeni bir çalışma sistemi ortaya çıkmış. Genelde bu tarz homemade projeler pek de parlak olmuyor ve ne yalan söyleyeyim açıkçası ben de bu tarz projelerin çok başarılı olduğunu düşünmüyorum. Hatta "Maskeler De Düşerken"i izlerken biraz sıkılabileceğimi düşündüm. Ancak tam tersi oldu. Birkaç mekanla, birkaç oyuncuyla kotarılmış olmasına rağmen hikaye aldı götürdü. Müfit'in kendine has oyunculuğu, kıvrak kalemi ve diğer oyuncuların özverileriyle film sizi sonuna kadar merak içinde bırakıyor. Çekim imkanlarından dolayı elbette ki kusurları var. Zaman zaman bazı sahnelerde ışık ve ses sorunu yaşanıyor. Ancak bu durum sizi filmden soğutmaya yetmiyor. Aksine şartların verdiği samimiyet sizi filme daha çok bağlıyor.
Konuyu daha çok açığa vurmak istemem. Ben daha çok Müfit'in yaptığı 'Don Kişot'luk üzerinde durmak istiyorum. 90'larda rahmetli Levent Kırca'nın "Olacak O Kadar" yazar ekibinde hala akıllarımızda yer edinmiş skeçlere imza attı. Ardından birçok dizi ve TV programında yazarlık ve yönetmenlik yaptı. TRT'deki "Seksenler" dizisinin ilk sezonlarında dizinin bu kadar tutması biraz da onun sayesindeydi. Ardından "Mandıra Filozofu" karakteriyle neredeyse herkesin sevdiği bir karakter oldu. Birol Güven'le yollarını ayırdıktan sonra tek kişilik gösterisiyle sahnelerde yerini alarak "Yaşamak Güzel Şey" ve "Babamın Ceketi" filmlerine de imza attı. İşte biz bu son iki filmiyle birlikte aslında Saçıntı'nın kendine has bir üslubu olduğunu, bağımsız çalıştığında bu üslubunu daha iyi parlattığını görmüş olduk. İyi de oldu!
Müfit Can Saçıntı'nın filmlerini izlediğimde hem gülüyor, hem de düşünüyorum. Son 5 yıldır saçma sapan -sektör içinde tuvalet komedisi olarak adlandırılan- komedi filmlerinin sarmaşık gibi sinema salonları ve televizyonları sardığı bir dönemde Saçıntı'nın işleri pırıl pırıl parlıyor. Ertem Eğilmez ustanın 70'lerde bu ülkeye yaşattığı hazza yakın bir tavırla filmlerini üretmeye çalışıyor kendisi. Zira "Yaşamak Güzel Şey" ile "Babamın Ceketi" -şu an onların arasına "Maskeler De Düşer"i de rahatlıkla dahil edebiliriz- filmlerini izlerken "Aile Şerefi", "Milyarder", "Mavi Boncuk" gibi filmlerin tadını alıyoruz. Namus, dürüstlük, iyilik gibi günümüzde unuttuğumuz değerleri filmlerinde başarıyla kullanan yönetmenin sinema tarzı için rahatlıkla şu tanımlamayı yapabilirim; "Temiz komedi"...
Don Kişot tanımlamasını yaptık ama biraz daha açalım. Müfit Can Saçıntı, filmleri bu kadar sevilmesi, televizyonda bunca reyting almasına rağmen maddi olarak tam olarak karşılığını bulamadı kanımca. Bol küfürlü, gaz çıkarmalı, ucuz seks numaralarına dayalı filmler çekmediği için de gişede büyük başarılara imza atamadı. Yapmak istediği dik duruşlu sinema anlayışı maalesef ülkemizde yeteri kadar karşılık görmüyor. Üstelik çektiği filmlerin bütçesi film bittikten sonra ancak denkleşiyor. Kazandığı paranın büyük çoğunluğu da ya yapımcıya ya da dağıtımcıya gidiyor. Ancak yaptığı son iş olan "Maskeler De Düşer" ile bu gidişata bir son vermek istemiş belli ki... Hem yeni bir şey denemiş, hem de dağıtımcılara ve salon sahiplerine aslan payını vermek istememiş. Zira geçenlerde kendi sosyal medya hesaplarında paylaştığı bir durum var. Hafta sonu box office sonuçlarına baktığımızda tüm ülkede toplam seyirci sayısı 10.625. Oysa, "Maskeler De Düşer"in YouTube'da aynı sürede izlenme sayısı 12.100. Yani Müfit'in tek başına tüm filmlerle başa çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu aynı zamanda dijitalin de bir başarısıdır.
Peki şimdi ne olacak? Don Kişot, zırhını giydi, atına bindi sektörün yel değrimenlerine karşı elinde mızrağıyla yola çıktı. Kanımca Müfit Can Saçıntı, kendisi gibi oyuncu, senarist, yönetmen ya da yapımcılara bir yol açtı. Bundan sonra bu tarz projelerle daha çok karşılaşacağız. Ancak kaliteli filmler izlemek istiyorsak, şu da unutulmamalı ki Don Kişot'lar yalnız bırakılmamalı!
Filmi izlemek için şu linkte gerekli tüm bilgiler mevcut. Şimdiden keyifli seyirler;