Günaydın Dünya!
Bugün biraz gülümsüyorsun bize, ne güzel. Geçen gün biraz öfkeliydin. Yanında gök gürültüsü, yıldırım, fırtına vardı. Kalabalık olduğun için sormadım. Nasılsın, iyi misin diye?
İyi olmalısın ki, bugün biraz daha mavisin. Tatlı bir meltem göndermişsin, aldım giydim. Teşekkür ederim.
Ben mi?
Ben iyiyim. Mesut Yar henüz tatile gitmedi, sabahları onu izliyorum.
Nazım’ın dediği gibi ustalaşıp taşı kırıyorum, dostu düşmandan ayırıyorum.
Menemen soğanlı mı olmalı, soğansız mı diye zihnimde tartışmalar yaratıyorum.
Bedenim ister istemez kamuoyu oluşturuyor. Damak tadım soğansız derken, meşguliyetsiz tarafım “Soğanlı yap vakit geçsin” diyor.
Adaletine güvendiğim alyuvarlarım akciğerlerime doğru yürüyüşe geçiyorlar. Alyuvarlarımın başka bir şansı yok, beni savunmak zorunda. Savunma olmazsa sistemim çöker. Bedenim de lobisi olan organlarım bir başka organımın önüne geçer.
Bir sigara yakıp iştahımı kapatıyorum.
Aklımın yüzde doksan beşi bununla meşgul! Menemen soğanlı mı olur, soğansız mı?
Kalan yüzde beşlik yarımdan az aklım da kırık cam teorisi diye bir şeye takıldı, onu araştırıyordu.
Üşenmedim, kalktım çocukluğumdaki deneyimlere gittim. Mesut Yar yine kırmadan dökmeden ahaliye ayar veriyordu, “Beline bıçak takacağına yüzüne maske tak genç adam” diyordu.
Elimdeki sapanı saklayarak bir süre bekledim, program bitti.
O metruk fabrikanın sağlam kalan birkaç camını artık kırabilirdim. Bizim bir üst jenerasyon gerçi çoğunu kırmıştı, bizim çocukluğumuza çok az kırılacak cam kalmıştı. Kalanı kırdık, yetti.
Metruk fabrikanın camları bitince de sapanın modası bizim mahalleden geçip gitmiş oldu. Sonra o metruk yapıyı eski otomobil müzesi yaptılar. Şimdilerde insanlar ayakkabılarını çıkarıp gezecek kadar önemsiyor, koruyorlar.
1969 yılında Psikolog Philip Zimbardo bir deney yapmaya karar veriyor. Yoksulların yaşadığı Bronx bölgesine ve maddi durumu daha iyi olanların yaşadığı Palo Alto bölgesine bagaj kaputu açık 1959 model bir araba bırakıyorlar.
Bronx’da aracın sahipsiz olduğu çabuk algılandığından birkaç gün içerisinde yağmalanıyor ve içerisinde ne varsa çalınıyor.
Diğer bölgedeki araç ise sapa sağlam durmaya devam ediyor.
Bir suç psikoloğu olan Zimbardo, fakir mahalleler suç eğilimine daha yatkın olduğu için aracı parçaladılar diye düşünürken, bu sefer zenginlerin yaşadığı Palo Alto bölgesindeki aracın camlarını kırarak bırakıyorlar ve beklemeye başlıyorlar. Birkaç gün sonra bu otomobilinde yağmalandığı görülüyor. Kırık cam, o aracın değersiz olduğu izlenimini yaratmış olmalıydı.
“İnsanoğlunun davranış biçimi eğitimli olup olmaması ile farklılık göstermiyor” diyor suç psikoloğu Philip Zimbardo.
Hani dışarıda gezerken elimizde bitirdiğimiz bir su şişesi kalır, gözümüz şişeyi atacak çöp kutusu arar, bulamayınca da gözümüze ilişen ilk çöp birikintisinin oraya veya bir elektrik direğinin dibine sanki orası çöp atılabilecek bir yermiş gibi bırakırız ve gün içerisinde ardımızdan oraya başkaları tarafından da sürekli çöp atılır, yığın oluşur, değersizleşir. İşte bunun adı halen tartışılmakta olan kırık cam teorisidir.
Bir gönlü mü kırdın; ağlamalısın diyen güzel Rumi görüyor musun?
İnsan insanda cam bırakmadı, can bırakmadı.
Kırılmış acıyan yanlarımızı açtık bir kalbe, bahçemizi ilk gönlümüzdedir dediklerimiz taşladı.
Hata taşlayanda değil azizim, hata sende. İlk kırıldığında değiştirecektin camını, metruk olmak bir binaya yakışmazken sana nasıl yakışsın?
Ayaklarının önüne ilk çöp bırakıldığında temizlemeliydin, yenilemeliydin evinin önünü.
Yoksa bak, insan insan gibi yaşıyor. İnsan olmak ne ise onun gerekliliğini yapıyor.
Sevdiğin insanları kaybetmemek için, zor olmamak için o kadar basitleşiyorsun ki; sana değer vermeye gerek duymuyorlar.
Artık kendine sarıl. Bu zamana kadar ihmal edip başkaları için yaşadığın ömrünün kalanını sev!
Zaman kesecektir tüm yolcuların biletini, bir meleğin kanadını keser gibi…
Beritan 4 Yıl Önce
"Zaman kesecektir tüm yolcuların biletini, bir meleğin kanadını keser gibi…" kalbim aktı gitti....
Miray Emre 4 Yıl Önce
İnsan ne yapıyorsa kendine yapmalı.. o ince çizgiden çıkmamalı. Yine harika bir yazı okuduk, su gibi akıp geçti gönlümüzden her harf
İlyas Emre ÖNCÜ 4 Yıl Önce
Şimdiye dek, kendimiz için yaşamayı seçmedikki biz... Yada bize bu öğretilmedi Ama seninde dediğin gibi " Artık kendine sarıl. Bu zamana kadar ihmal edip başkaları için yaşadığın ömrünün kalanını sev!" Umarım abim bunu becerebiliriz. Huylu huyundan vazgeçmez ya. Kalemindeki yüreğine sağlık.
Sümeyye E. 4 Yıl Önce
Menemen tabikide soğanlı olur. Bu konu tartışmaya kapalıdır❤️
ecem 4 Yıl Önce
müthiş süper süper senin yazılarına keime yetiremiyorum tebrikler koca adam tebrikler
Elmas Aktaş 4 Yıl Önce
Gerçekten muhteşem bir yazı olmuş