Fransa’da Dix Pour Cent, diğer ülkelerde Call My Agent adıyla yayınlanan ve Türkiye’ye Menajerimi Ara adıyla uyarlanan dizi dün akşam Star TV’de başladı. Ay Yapım-Kerem Çatay’ın yapımcılığını, Yelda Eroğlu ve Yeşim Çıtak’ın senaristliğini, Selim Demiratar’ın görüntü yönetmenliğini, Uğur Ateş ve Saki Çimen’in müziklerini, Ali Bilgin’in yönetmenliğini üstlendiği diziyle 2020-2021 dizi sezonu da açılmış oldu. Barış Falay, Canan Ergüder, Fatih Artman, Ahsen Eroğlu, Deniz Can Aktaş, Gamze Karaduman, Semi Sırtıkkızıl, Nazlı Senem Ünal, İdeal Beran Kotan, Bedir Bedir, Buse Sinem İren, Yaprak Medine, Aslı Mavitan, Duygu Şen, Pınar Ünsal, Melisa Seda ve Ayşenil Şamlıoğlu’nun rol aldığı dizinin ilk bölüm konuk oyuncuları Kazım Akşar, Nurhan Özenen, Alican Yücesoy, konuk sanatçısı ise Tuba Büyüküstün’dü.
Delik deşik egolara odaklanıyor
Menajerimi Ara; Antalya’dan İstanbul’a gelen, sinema sektöründe yer almak isteyen ve onun varlığını gizleyen babası Kıraç’tan yardım istemek için yolu Ego Ajans’a düşen Dicle’nin gözünden menajerlerin hırs, oyuncuların umut ve hayal kırıklıklarıyla dolu dünyasına yani deli deşik egolara odaklanıyor. Call My Agent Netflix’te ilk sezonundan beri takip ettiğim bir dizi. Hatta ilk yayınlandığı gün tüm sezonunu izlemiş, ertesi gün karşılaştığım menajer Ayşe Barım’la diziyi ne kadar sevdiğimizi, Türkiye’de çekilse nasıl olacağını konuşmuştuk. Maalesef o zaman dizinin izleyicisi azdı. Daha sonra oyuncu Zeynep Oymak’la bu dizinin ikinci sezonunda neler olacağını uzun uzun çekiştirmiştik. O zamanlar da izleyicisi azdı. Sonra bir anda fark edildi, herkes izledi ve Ay Yapım’ın diziyi uyarlayacağını duyduk. Ne yalan söyleyeyim ben başta ihtimal vermedim. Zira Ay Yapım bugüne kadar Türk eserlerini uyarladı ama yurt dışından uyarlama konusuna bugüne kadar mesafeli bir şirketti. Fakat projenin yönetmen koltuğuna Ali Bilgin oturunca ve Ay Yapım tasarımı da işin içine girince ortaya keyifli, izlek bir iş çıkmış.
Ama ilk bölüm için Menajerimi Ara ve Call My Agent’ı yan yana koysak emin olun farklı dilleri konuşmaları, Türkiye’deki ajansın daha görkemli görünmesi dışında bir fark göremezsiniz. Ben izlerken aynı diziyi Türkçe versiyonunda izlediğimi hissettim. Bir de bazı oyunculukların doğallığı söz konusu Fransız versiyonunda… Ancak bundan sonraki bölümlerde farklılaşmak zorunda, zira hem kültür farklılığı, hem de bazı karakterlerin cinsel yönelimi orijinal versiyonunda hikâyede birçok kırılma noktasına sebep oluyor.
Türk olduklarına inanmadım
Gelelim oyunculuklara… Ben Call My Agent’ı ilk izlediğimde Dicle karakterini Serenay Sarıkaya’nın sektöre ilk girdiği haline benzetmiştim. Gözümde de hep o hali vardı. Ama şimdiki hali büyük kalıyordu. Ancak Ahsen Eroğlu o kadar Dicle olmuş ki, bir an bile yadırgamadım onu izlerken. Üstelik adı tecrübeli oyunculardan sonra yazsa da başrolü sırtında layığıyla taşımış, helal! Tabii ki yönetmen Ali Bilgin’in rolü yadsınamaz. Çünkü oyuncularla çalışan ve onları en doğru duyguya gelene kadar hazırlayan bir yönetmen. Canan Ergüder, Barış Falay ve Fatih Artman’ın karakterlerini izlerken çok eğlendim, performanslarına bayıldım ama Türk olduklarına inanmadım. Üç karakterde fazlasıyla Fransız olmuştu. Yer yer Türk menajer tavırlarını gördük ama Türkiye’de menajerler böyle değiller… Sektörün içinde olan herkes benden daha iyi biliyor zaten. Alican Yücesoy’a bayıldım. Temsili kalbine de bir sürü kalp emojisi atmak istedim.
Tuba Büyüküstün performansını çok sevdim
Tartışmasız bölümün en beğendiğim performanslarından biri de Tuba Büyüküstün’e aitti. Bugüne kadar onunla ilgili o kadar çok eleştiri yazısı yazdım ki, bu defa koşulsuz beğeni yazısı olacak. Tuba Büyüküstün Ali Bilgin’le daha önce çalışmanın verdiği rahatlıktan ve teslimiyetten mi, yoksa uzun zamandır televizyonda olmadığı için özlemden mi, yoksa kendisini oynamanın verdiği doğallıktan mı bilinmez muhteşem bir performansa imza atmış. Belki de üçü vardır. Ama ben Tuba Büyüküstün performansını çok sevdim. Sırrı neyse her oyununda bu teslimiyeti görmeyi arzu ederim.
Avrupa’da bir ajans gibi olmuş
Ezcümle; Menajerimi Ara televizyon ve sinema sektöründe çalışanlar için çok eğlenceli bir iş olmuş. Ama gerçekten Türkiye’deki sistemi anlatmamış. O nedenle anlatımı Fransız kalmış. Yani Ego Türkiye’de bir ajanstan daha çok Avrupa’da bir ajans gibi olmuş. Reytinglerde de Tüm Kişiler'de 3'üncü, AB'de ise 4'üncü olmuş. O nedenle tekrar tekrar söylüyorum, ilerleyen bölümlerde hikayeler, yaşananlar ve karakterler yerelleşirse tadından yenmez bir iş olur. Herkesin emeğine sağlık.
Gonca Çakır 4 Yıl Önce
Yazınız çok güzel olmuş gerçekten Tuba Büyüküstün muhteşem di