Bir hayal kurmak ve gerçekleştiğine şahit olmak kadar güzel ne olabilir ki bu hayatta? Geçen sene bu zamanlar Almanya seyahatimden dönmüş ve üstüme atılmış gibi hissettiğim ölü toprağıyla vedalaşmaya karar vermiştim. İlk o zaman “Acaba bir internet sitesi mi açsam?” diye sormuştum ablama… Ertesi gün vazgeçmemden korktuğu için o gün harekete geçirmişti beni. Sonra tasarımcısı, editörü, yazarları derken hızlı bir süreç başladı. Tam açılacakken koronavirüs patladı ve ben “Bu da beni buldu” kafasına girdim ama sadece 1 saat sürdü. Beni o kurban psikolojisinden kurtaracak ekip arkadaşlarım ve acayip bir heyecanım vardı. Belki de sormam gereken soru “Peki ben var olan bu durumda farklı ne yapabilirim?” sorusunu sormaktı. Ben de öyle yaptım ve gerisi çorap söküğü gibi geldi. Bugün www.dizidoktoru.com internet sitesinin neredeyse 7. ayını bitiriyoruz. Üstelik insan bir harekete geçtiğinde kendisini durduramıyor. Bu süreçte bir de Dizi Doktoru YouTube kanalını kurdum. Formatını kendimin yazdığı “Hayat Sana Güzel mi?” adında bir program yapıyorum. Dışarıdan bakıldığında “Ohh hayat sana güzel” dediğimiz isimlere görünenin ardındaki hayatlarını soruyorum. Ayrıca Sete Gittim adındaki programımla da takipçilerimin beni izlemeye alışkın olduğu şeyi yapıyorum, setlerin perde arkasını ekrana taşıyorum. YouTube henüz yeni bebeğim… Onu yükseltmek için çalışırken de burayı, daha doğrusu yorumlarımı özleyenleri ihmal ettim… Çok fazla sitem alıyorum. Ve “Özledik” diyorlar. Ben yazmaktan, üstelikte sizinle kurduğum bu bağdan hiçbir şey için vazgeçemem. O nedenle döndüm, hadi başlayalım.
Dizi olsam pazartesi yayınlanmak isterdim
Pazartesi benim dizi izlemek için en sevdiğim gün! Dizi olsam pazartesi yayınlanmak isterdim. Çünkü hafta sonu tatilinin ardından işe gitmiş, bunalmış ve televizyonun karşısında oturmayı çok fazla arzulayan bir seyirci potansiyeli var. TV karşısında olmak izleyici için bir nevi tatili devam ettirmek anlamına geliyor. O nedenle pazartesi iyi bir dizi varsa izleniyor. Ekranda reyting var anlayacağınız… Zaten en uzun soluklu projeleri de pazartesi günü izlemedik mi? Hafızanızda geçmişe bir yolculuk yaparsanız, pazartesi yayınlanan pek çok dizinin birkaç sezon yayınlandığını göreceksiniz. Çok uzağa gitmeyelim. Bu devirde bir sezon dizi sürdürmek bile başarıyken, Çukur ve Yasak Elma 4 sezondur ekranda olmaya devam ediyor. Hazır pazartesiye girmişken oradaki bir eksikliğe değinmeden olmaz. Evet pazartesi de uzun soluklu iki dizi var ama izleyicide yeniye bir özlem de var. O nedenle Uyanış: Büyük Selçuklu dizisini hemen sahiplendi izleyici. Show TV’de Çukur, Star'da Sefirin Kızı, Fox’ta Yasak Elma, TRT 1’de Uyanış: Büyük Selçuklu ve TV8’de Masterchef pazartesiden karnı doyarak kalkarken, atv ve Kanal D pazartesi yarışında maalesef yok.
Kadın işi dengeyi bozar
Pazartesi eskiden kadın izleyicinin günüydü. O nedenle pek çok yapım mücadele ederdi. Şimdi kumanda erkeklere kalmış gibi görünüyor. Belki de o nedenle pazartesi ekranının tek kadın işi Yasak Elma deneysel şeyler deneyebiliyor. Düşünsenize geçen hafta neredeyse dizideki tüm erkek başrol oyuncularını diziden çıkardılar ve bu akşam yeni oyuncularla ekranda olacaklar. Eskiden olsa böyle bir hamle karşısında dizinin intihar ettiği yorumunu yapardık. Şimdi dizinin kan kaybetmeyeceğine neredeyse hepimiz eminiz. Neden? Çünkü alternatifi yok. Sefirin Kızı'da kadın işi ama Yasak Elma'ya nedense hiç dokunmuyor. O nedenle Yasak Elma’nın içinde bulunduğu realitede yaptığı hamleyi merakla izledim. Bu akşam yeni kadrosunun diziye ne kattığına bakacağız. Pazartesinin şu anda sabit bir dengesi var. Bu denge ancak Kanal D ve atv pazartesiye iddialı bir kadın işi koyarsa bozulur.
Bugünlük benden bu kadar…. Yarın da salı günü ve 9 Kere Leyla’yı konuşmak için buluşalım mı?