Uyandım,
tek gözüm halen kapalı...
Sağ elimde kahvem, sol elimde zehirli sarmaşık.
Lise yıllarımın ‘Okula geç kalacaksın’ını hissettiren sesi Mesut Yar bir şeylere
sinirlenmiş, kimseyi incitmeden ayar veriyor yine ahaliye.
Kahveden bir yudum alırken kapalı olan sol gözümü açıp diğerini kapatıyorum.
Seviyorum bu yarı uyku halini, herkes oluyorum o zaman…
Uykudan uyandığım ilk bir saat hayata katılamama gibi bir sıkıntım var.
Bu yıllardır böyledir, kendimi huzursuz ve tedirgin hissederim.
Güne şen şakrak başlayan insanlara gıpta etmem.
Küçük adımlarla ve sessizce uzaklaşırım yanlarından.
Kendi tenhamda kahvem olurum.
Edirne’de bir tesisin kimyasal atıklarından dolayı yüzlerce balığın telef olduğundan
bahsediyor haberin anlatıcı kişisi... Sular diyor, kimyasal atıktan ötürü köpük köpük.
Hemen peşi sıra yürek dağlayan görüntüler geliyor.
Suyun üzerinde yüzlerce balık cesedi var, ne acıdır bir o kadarı da kıyıya vurmuş,
henüz ölememiş olanlar çaresizce can vermeye çalışıyorlar, titreyerek, çırpınarak can vermeye çalışmak...
Boğularak ölmek?
Bu korkunç bir şey olsa gerek.
Ekran şu an alabildiğine balık cesedi dolu, su kirlilikten köpük köpük...
İstemsizce ikinci gözüm de açılıyor, ver elini kıvılcım, ver elini zehirli sarmaşık..
Saat dokuz otuz, şimdi ne çileli bir yoldur İstanbul.
İki gözünü açmaktan başka çarenin kalmadığı saatler başlamıştır.
Küçük bir çocuğun elindeki kağıt mendillerle yaklaşıp ‘Bir şey söyleyebilir miyim?’
cümlesine içten içe hüzünlü, göz temassız, cevapsız, kayıtsız, aceleci bir yürüyüştür.
Caddeler, yollar, duraklar yığın yığın insan...
Sanki yerler köpük köpük...
Perde her zaman açılır,
Godfather izliyorsan portakal görmüşsen biri ölür,
sahnede silah varsa patlar,
vapur gözünün yaşına bakmaz. Gider!
Aklım haberlerde gördüğüm balıklar da.
Zihnim oyunlar oynuyor bana.
Caddede oradan oraya koşuşturan insanları,
çırpınmakta olan balıklar gibi görüyorum.
Adımlarım yavaşlıyor,
bu iyi bir şey değil, bugün doğru gün değil. Geç kalacağım.
Erkan Esenboğa'nın kaydına yetişmeliyim,
Ne demek istediğimi seslendirme yapanlar bilirler,
Erkan Esenboğa’nın kaydına geç kalırsan lanetlenirsin.
Hoş vicdanın da seni rahat bırakmaz ki bu bence en kötüsüdür.
Erkan Esenboğa mı kim?
(Sizin zahmetiniz de bunu öğrenmek olsun.)
Neyse ki yetiştim,
vapurundayım şimdi yanlızlığın,
martılar sobeliyor hüznümü,
güneş söndü, şimdi yanmıyor.
Bildiğin balık gibiyim, göz yaşlarım denizi ıslatmıyor…
Sümeyye E. 5 Yıl Önce
Her makalede diğer haftaya kadar nasıl beklicez diye düşünüyoruz.. Kalemine sağlık Hakan Yufkacıgil çok güzel bir yazı olmuş..
Eda Nur 5 Yıl Önce
Eline kalemine yüreğine sağlık abi yenisini heyecanla bekliyoruz
Sevde 5 Yıl Önce
Allah'ım okurken yaşadığım o duygu anını anlatamam. Mükemmeldi
Miray Emre 5 Yıl Önce
"Bildiğin balık gibiyim, göz yaşlarım denizi ıslatmıyor" demiş ve yazmış yine yazacağını.. Her satırında kendimden bir parça buluyorum, kalemine yüreğine sağlık Hakan Yufkacıgil
Astro 5 Yıl Önce
Yüzümde hafif hüzünlü sırıtma ifadesi ve içimdeki değişik duygularla okudum mükemmel
Hilal Etymz 5 Yıl Önce
Tekrar tekrar okumaya geliyoruz gün bitmeden ezberleyeceğiz adeta.. Çok güzel yazılmış.. Kaleminize yüreğinize sağlık Hakan Yufkacıgil
Mst B. 5 Yıl Önce
Çok güzel olmuş kaleminize sağlık Hakan YUFKACIGİL :)
Tuğçe 5 Yıl Önce
Cok guzel
Rabia 5 Yıl Önce
Mesut Yar birşeylere sinirlenmiş, kimseyi inciltmeden yine ayar veriyor ahaliye... Çok iyi
Dilara Öztürk 5 Yıl Önce
Güne şen şakrak başlayan insanlar var mı gerçekten?