Aşıkların kusursuz tatili, yeni sezonu selamlarsa…
Aşırı sıcak, bir dolu deniz ve havuzla beraber eğlencenin dibine vurduğum bir ağustos ayı sona erdi. Her yaz insanın kendini sıcak bir köşeye, denize girebileceği bir yere atması şart. Yıl boyunca yaşadığımız stresli iş hayatı hepimizi yeterince yoruyor. Birkaç günde olsa iyi fırsatları her zaman değerlendirmeliyiz galiba… Ya da kendimize fırsat yaratabilmeliyiz. Keyifle geçen bir ağustosun ardından, eylül ayıyla beraber yeni sezona adım atıyoruz. Tabii yaz biter mi, daha ekimin ortasına kadar sıcaklar sürer bence. Ama akşamları ayazlara şimdiden hazırlıklı olmakta fayda var. Ağustos sonu ve eylül başı derken, yeni sezonu bir filmle açtım. Netflix’te yayına giren “Aşıklar Bayramı” uzun zamandır beklediğim bir yapımdı. Fox'ta yayına giren “Kusursuz Kiracı” yılın beni ilk bölümden şaşırtan dizisi oldu. Bu iki yapımı değerlendirdikten sonra, sizleri yazın Adrasan’da geçirdiğim keyifli tatile ışınlıyorum. Ne duruyoruz o zaman, yazıyı okumaya başlayalım!
Su da zaman gibi, gittikçe tükeniyor: Aşıklar Bayramı
Alevi geleneğine selam duruşu, yarım kalmış bir baba-oğul hikayesi ve inat uğruna yapılan pişmanlıklar… Netflix’in yeni yerli yapımı “Aşıklar Bayramı”, yaralı bir aile öyküsünün izini aşık geleneği üzerinden süren ve dikkat çekici noktalarıyla sinemamızda eksiği olan bir konuyu eksenine alıyor. Başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Settar Tanrıöğen’in paylaştığı film, Kemal Varol’un aynı adlı romanından sinemaya uyarlandı. Bağımsız sinemanın usta isimlerinden biri olan Özcan Alper’in yönetmen koltuğuna oturduğu film; 25 yıllık bir yokluğun izinde giderken, bir baba-oğul hesaplaşması üzerinden bağlanma ve ait olamama korkuları üzerinden baş karakterimiz Yusuf’a odaklanıyor. Bir baba-oğul hesaplaşması üzerinden hikayesini aydınlatan filmin giriş sahnesi, hikayenin ana temasından doneler vererek bir nostaljiyle gerçekleşiyor. Filmden ipuçları veren girişle beraber, hem Yusuf ‘un hayatını hem de Heves Ali’yi yavaş yavaş tanımaya başlıyoruz. 25 yıl boyunca birbirlerini hiç görmemiş Yusuf ve Heves Ali’nin karşılaşmaları aslında tepkisiz ve sıcak kanlılıkla başlasak da, aralarındaki gerilim (Özellikle Yusuf’un hesaplaşması.) yolculuğun başlamasıyla beraber ortaya çıkıyor.
Aslında rota açısından iyi bir senaryo ilerlemesi görüyoruz. Gerilimli sahnelerin de eklenmesiyle aslında ilginç bir yolculuk girdabı olmuş, ama oluşturulmaya çalışılan çatışmada, bazı karakterlerde ve bazı duygularda sorunlar görüyoruz. Baba sevgisi görmemiş Yusuf’un aslında bağlanma probleminin 25 yıl öncesine dayandığını anlamak da aslında güzel. Ama mesela bunu kırmaya çalıştığı hemşire sahnesi de çok ütopik kaçmış. İzleyici olarak ‘ne ara dövmesini beğendiği hemşireyi sosyal medyadan buldu ve stalklamaya başladı?' diye soruyoruz içimizden. Bir yandan ad aslında baba-oğul çatışmasını geçmişin hesabını şimdi de hastalıkla ve acıyla görmek duygusallığı da fena işlenmiyor. Aşık geleneği konusunda filmde çok az detay var mesela, ben daha çok bilgi ve sazla beraber türkü duymak isterdim. Belki hikayemiz çatışmaya daha çok yöneliyor, ama bu gelenekten daha çok detay izlemek fena olmazdı. Kıvanç Tatlıtuğ, bugüne kadarki en iyi performanslarından bir tanesine hayat vermiş. Settar Tanrıöğen, adeta büyük bir usta olduğunu performansıyla kanıtlamış. Ayrıca küçük de olsa etkileyici performanslarıyla Laçin Ceylan ve Burcu Cavrar’ı da gerçekten çok beğendim. Ayrıca minik rollerle Pınar Göktaş ve Uğur Uzunel de filme renk katmışlar. Teknik anlamda zaten başarılı bir film olduğunu söylemek mümkün, özellikle Özcan Alper’in gözünden çok daha görselliği ve kamera açıları zengin bir film olduğunu belirtmeli. Beklentilerden bir tık aşağıda ama güzel yanları da keşfedilesi bir film Aşıklar Bayramı…
Kusursuz Kiracı beni şaşırttı
Televizyon dizilerinden yavaşça uzaklaşıp dijital platformlara yöneldiğimiz şu günlerde, aslında ekranlarda da fırtınalı yapımların iddiasını koruduğunu görmeye başladık. Dizilerin yavaş yavaş final kararı almasıyla beraber, ekran sahipleri de dijital platfomlarda ses getiren yapımlardan ders almaya başladı sanki. Bunun en büyük örneği, Fox'ta yayına giren “Kusursuz Kiracı” dizisi oldu bence. Gazetecilik yapan Mona’nın hayatıyla başlayıp, bir başka gazeteci olan Yakup’la ilan tanışmasıyla beraber değişen hayatına odaklanıyor dizi. Müzikal tadındaki tanıtımına hemencecik vurulduğum dizinin ilk bölümünü izlemeye karar verdim. İyi ki de izlemişimi çünkü uzun zaman sonra zevk alarak bir TV dizisi izlediğimi ve heyecanla takip ettiğimi gördüm. Fantastik, korku ve heyecan üçgeninin bir arada olduğu bir televizyon dizisi açısından oldukça başarılı bir ilk bölümdü. Nostaljik ögelerle beraber harika bir atmosfer yaratılmış dizi için. Malum televizyon dizilerinin kaderi olan süreyi doldurmak için yapılmış boş sahneler de yok değil dizide. Bir dijital platformda olsa o sahnelerin olmadığını gözleyerek, daha da harika bir yapım olabileceğini söylemeli. Şimdiden dizideki düğümleri yavaş yavaş çözmeye başladım. Mesela Mona’nın Leyla ile olan ilişkisi, burada hayali bir durum mu var sanki?! ‘Bana benden daha yakındır Leyla’ diyor mesela… İlerleyen bölümlerde göreceğiz.
Romantik komedisi de yok olmayan dizide, korku ve fantastik ögelerin yanı sıra; meraklı komşular, dram, gizem, sırlar ve yalanlar da işin içinde. Dev hayalet gibi olan ‘Yuva’ apartmanına yerleşen Mona’yı bekleyen tüm çılgınlıklar; izleyicide kimi zaman kıkırdama, kimi zaman korku ve kimi zamansa merak duygularını uyandırdı. Dizi boyunca sürekli sorgulama içerisinde olmak ve labirentli bir yoldan gitmeyi çok sevdim. İzleyiciden daha zeki işler izlemeyi hakikaten özlemişiz, umarım diziye nazar değmez ve hep böyle ilerler. Öncelikle yönetmen Yusuf Pirhasan'ı, senarist ve eser sahibi Nermin Yıldırım’ı kutlamak gerek yarattıkları büyülü dünya için.
Dizinin cast oluşumu da bir harika. Yakup’a hayat veren Serkay Tütüncü kendini çok iyi geliştirmiş ve karakterine hayran bıraktırıyor. Dilan Çiçek Deniz de kendini daha da geliştirdiğini ve merdivenlerden hep yukarı çıktığını hissettiğim bir performansta. Gizemli ve şaşırtıcı Leyla’ya hayat veren Melisa Döngel yine her zamanki gibi mükemmelliğini konuşturuyor. Gelelim apartman sakinlerine… Özlem Tokaslan ve Ruhi Sarı harika bir çift olmuşlar, her ikisi de performanslarına bayıldığım harika oyuncular. Bu dizide de en üst seviyede performanslardalar. Ayrıca Beyti Engin’i de izlerken aşırı eğlendiğimi belirtmeden geçmemeliyim. Dizinin en sürpriz oyuncusu olan Bennu Yıldırımlar’ın sahneleri de harikaydı. Madam Vula’nın gizemini gerçekten merak ediyorum, eminin Yıldırımlar’dan harika performanslar izleyeceğiz. Dijitale yönelen izleyiciyi ekrana çekmek adına standartların üzerinde bir ilk bölüm olduğunu söyleyebileceğim Kusursuz Kiracı’nın ilerleyen bölümlerini de merakla bekliyorum.
Hayat, denizde dalga gibidir…
Şimdi biraz dizi ve filmlerden uzaklaşıp, gerçek hayatta film gibi geçen tatil anılarına doğru gideceğiz. 2022 yılı tatilimi, sımsıcak Ağustos ayında Antalya’da geçirdim. Merkezde geçen bir haftanın ardından, rotam Adrasan oldu. Kumluca’ya bağlı doğa içinde sakince bir tatil yapılabilecek yegâne yerlerden bir tanesi bence Adrasan. Uzunca koyunda denize girip güneşlenebileceğiniz alandan, yürüyerek 5-10 dakika arasında ormanın içinde harika bir yerde konakladım. Oyuncu arkadaşım sevgili Baran Şükrü Babacan’ın davetiyle gittiğim Jungle Bungalows & Camping, ormanın içinde ateş böceklerinin sesleriyle dinlendirici günler sundu. Doğayla iç içe harika bir tatil vakit geçirmek isteyenlere tavsiyem olabilir burası. Isterseniz bungalovlarda, isterseniz karavanınızla ya da çadırınızla konaklayabiliyorsunuz burada. Benim tercihim bungalov evlerde kalmak oldu ve gerçekten de konforluydu. Ayrıca spor ve meditasyon için mekanda harika alanlar da mevcut. Yoga platformunda meditasyon için eşsiz bir zaman geçirebiliyor, spor alanında kondisyonunuzdan eksik kalmayabiliyorsunuz. Gelelim yemeklere… Kahvaltı ve akşam yemeği lezzetlerine seçin bir ustayla doyuyorsunuz. Açık büfe kahvaltı, akşam için dilerseniz günlük ev yemeği ya da menüden dilediğiniz bir yemekle doyuyorsunuz. Akşam isterseniz muhabbet, isterseniz müziğe doymak için keyifli vakit geçirmelik bir zaman dilimi de oluşturulmuş. Jungle’ın kokteyl barda harika içeceklerle beraber günü keyifle sonlandırma şansınız var. Adrasan’da ormanın derinliklerinde huzurlu zamanlar için tek adresiniz olmalı…
Peki bunca yol gelip bir de tekne turu yapmadan Adrasan’ı bırakmak olur mu? Tabiki de olmaz dedim ve akvaryum tadındaki koyları gezip, balıklarla beraber yüzme şansını kaçırmadım. Adrasan’ın cennet köşesi Suluada’yı görmeden geçmemeli. Ayrıca Akseki, Sazak, Ceneviz ve Korsan koyları da harika ötesi vakitler geçirebileceğiniz sessiz ve huzur dolu koylar. Adrasan tekne yazdığınzıda karşınıza çıkan Eren – H teknesi, karşıma çıkan en güzel yer oldu. Lezzetli yemekleri, içecek ikramları ve eşsiz deniz havası vakti sunan Eren – H teknesi ile, Adrasan’da mutlaka tekne turuna çıkın derim.