Bir aşı macerası
Hayatımıza çok yeni girdikleri halde şu sıralar sokakta en çok konuşulan konuların başında geliyor. Biontech mi? Sinovac mı? Hangisi daha etkili? Kısırlık yapıyor mu? Yan etkileri neler?
Hangisini kaç doz olmak gerekiyor? Gibi pek çok soru hem akıllarda hem dillerde. Aşı olmayı savunanlar, aşı karşıtı olanlar bu yazın en büyük tartışmasına imza atıyorlar.
Aşı olanlar aşı olmayanlara ciddi mahalle baskısı uygularken, aşı olmayı reddedenlerin sayısı da hayli fazla. Bizim evde bile fikir ayrılığı var. 1 sene 10 gündür İzmir Urla’da yaşıyoruz. Pandeminin büyük bir kısmını da kışın 54 Bin nüfusa sahip Urla’da geçirdik. Oldukça az kişi ile görüşerek özellikle de İstanbul’da olanlara göre çok daha serbest atlattık bu dönemi.
Şu ana kadar da aşı olmamıştık, gerek de yoktu risk açısından en düşük bölgelerden birindeydik. Ancak çekim için İstanbul’a gitmem gerekince (Benden başka herkes aşılı olduğu için aşı oldum.) Sinovac oldum. Delta varyantı Avrupa’da yükselişte ve olunan aşıların ne kadar koruduğu hala belli değil.
Ben bu satırları yazarken yeni varyant için başka bir aşı geliştirildiği açıklandı. Anlaşılan 5 -6 ayda bir aşılanma olayı bekliyor bizi.
Peki durum böyle iken aşı olmak kolay mı? Biz ne yazık ki babama 3. dozunu yaptırabilmek için büyük mücadele verdik. Biz aşı olmak için çırpındıkça ne yazık ki aile sağlık hekimi işi yokuşa sürdü. İstanbul’da 2 doz Sinovac olan babam misafirliğe geldiği Urla’da 3. doz Biontech olabilmek için helak oldu.
En az 7 yıl gerekirken salgını önlemek için apar topar yetiştirilen aşılara karşı herkeste şüpheler olmasına rağmen babam yaptırmayı tercih edenlerden. Ama o da özellikle Biontech’i benim yanımda iken olmak istedi. Niyeti aksi bir durum olursa en azından kızının yanında emin ellerde geçirmekti bu belirsiz süreci. Bir nevi çocuklar, anne ve babalarının sağlık sigortası çünkü.
E-Nabız'dan girip randevu aldık, Urla Çeşmealtı’ndaki aile hekimine gittik. Bize her zaman bakan aile hekimimize değil diğer görevli doktora randevu verdi sistem. Gittik zamanında başladık beklemeye. Bayağı da talep var. 60 yaş üzeri herkes Biontech olabilmek için sırada. 1 saat bekledikten sonra babamın aşı olamayacağı anlaşıldı. Çünkü randevu alıp gelmeyenler nedeniyle babamların randevu grubu 3 kişide kaldı. 6 kişi olmadan paket açılıp yapılmadığı için okeye 4. arar gibi Biontech’e 6. bulmaya çalıştık ve olmadı. Kadın doktora ne yapmamız gerektiğini sorduk, suratsız ve ters bir şekilde bizi Devlet Hastanesi'ne yönlendirdi. Sağlık ocaklarına bu kadar randevu veren sistemi eleştirdi. Günde 100 aşı yapmaktan şikayet etti, kısacası rahat rahat oturup çay içmek varken yaşlılarla uğraşmamak için herkese aynı şeyi yapıyormuş.
Ertesi gün tekrar randevu aldık. Sıcakta 79 yaşındaki babamı hastaneye sürüklemek istemediğim için yürüyerek 5 dk’lık mesafede olan sağlık ocağında ne yazık ki aynı doktorun eline düştük. Açıkta kalmamak ve 6. kişiyi aramamak için babam 11.00’deki randevusuna 09.00’da gitti. Daha gideli 5 dakika olmadan telefonum çaldı. Bu sefer de randevu görünmüyormuş. Ancak mümkün değil, randevu oluşturulduğuna dair hem mail geldi hem de telefonuma mesaj. Fotoğraflarını çekip yolladım babama doktora göstermesi için. Fakat babam yine aşı olamadan geri eve geldi. “Ne dediysem dinlemedi bile tersleyip, 'randevun yok, ekrandan görünmüyor' deyip sepetledi beni." dedi. Konuştuğumuz esnada randevuyu görmediğini söyleyen doktor tarafından 11.00 randevusunun iptal edildiğinin maili geldi.
İnatla girip tekrar randevu aldım, yine saat 11.00’e verdi. Randevu alındığına dair bir kez daha mesaj ve mail geldi. 3. kez aşı olmak için aynı doktora giden babama ben de eşlik ettim. Kadın doktor bana da aynı şeyleri söyledi. Elimdeki kanıtları göstermeme rağmen inatla yardımcı olmuyor. Aşı listelerini tamamladım bugün aşı yapılacaklar belli diyor.
Oysa ki bugünün ilk randevusunu babama aldım, üstelik bir değil iki kez. Ne ara listeler tamamlandı. Bayağı bayağı yalan söylüyor. “Aldığımız randevuyu siz iptal etmişsiniz, bilgisi mail olarak geldi. Bunun üzerine az önce sisteme girerek yenisini aldık.” diye dil döküyoruz ama Nuh dedi peygamber demedi. Hastaneye gidin, ben sizi inandırmak zorunda değilim diyerek çayını içmeye gitti.
Aile hekimimiz olan diğer doktora gidip durumu anlattık. Meğer o da şikayetçi kadından. 2 yıldır neler çekiyorum bir bilseniz diye o da bize dert yandı. Sadece o mu, ayakta durmakta zorluk çeken kapısında bekleyen dedeler, nineler herkes şikayetçi. Meğer randevuları iptal edip edip yaşlı başlı bu insanları hastaneye bilerek yönlendiriyormuş. Tam bunları dinlerken 2. aldığım randevunun da yine aynı doktordan iptal edildiği bilgisi geldi. Babası annesi yaşındaki bu insanlara yardımcı olmak yerine işkence eden bu doktordan şikayetçi olduk. 79 yaşındaki babamı 3 kez kapısına getirip bekleten, randevuları bilinçli iptal edip bizi hastaneye göndermeye çalışan bu şahsın adını özellikle vermiyorum. Zaten sağlık bakanlığa şikayet ettik. Dilekçe yazdık, gereğinin yapılacağına da inancım tam. Doktorluk mesleğine yakışmayan bu kişiyi önce Allah'a sonra da Fahrettin Koca’ya havale ediyorum.
Ancak şurası bir gerçek; insanı sevmeyen, kendisi ile barışık olmayan kişiler özellikle de doktor olmamalı. Hayatındaki mutsuzlukların acısını hiç kimse hastasından özellikle de bu zor günlerde ve şartlarda oraya gelen yaşlı insanlardan çıkartamaz. Ne doğru dürüst dinliyor, ne izah veriyor. Üsten tavırlarla herkesi kapıdan sepetliyor. Üstelik kapısında bekleyenler yürüme zorluğu çeken, gözü iyi görmeyen ya da kulağı zor işiten bir çok hastalığı olan yaşlılarımız. Ne meslek sahibi olursak olalım, önce insan olmak önemli. Sen iyi bir insan olursan iyi bir doktor, mühendis, avukat ya da mimar olursun zaten. Ama insan olmamışsan ne giydiğin üniformayı, ne de unvanını taşıyabilirsin. Aldığın ah ve beddualarla mutsuz olan hayatın iyice kabusa döner, hiçbir işin rast gitmez, gidemez.
İki hastaya ilaç yazıp bütün gün boş oturmak yerine mesleğinin gereğini yapmak, salgından korumaya çalışan yaşlılara (aşı olacakları 6 kişiye tamamla, gelmeyenlerin yerine başkasını bul vs.) yardımcı olmak zor gelmişti anlaşılan. Her işte bir hayır vardır diyerek, 4. randevumuzu Urla Devlet Hastanesi'ne alıp gittik. Gelen herkesi gölgelik havadar bir yere toplamışlar. Danışma masaları kurmuşlar. Mesafeli bir oturma düzeni sayesinde kimse ayakta değil. Gelenlerin %90’ı 70 yaş ve üzeri. Gördüğüm manzara film karesi gibi, hafızama öyle bir kazındı ki inanılmaz. Gözümü kapatır kapatmaz aynı kare hemen canlanıveriyor. Kimi bastonlu, kimi yürüteçli, tekerlekli sandalye ile bile gelen var. Bir zamanlar bahçelerde koşturan, ağaçlara tırmanan, oyunlar oynayan, dünyayı keşfe hazır genç ve sağlıklı insanlar göz açıp kapayana kadar bugünün yaşlılarına dönüşmüşlerdi. Artık yaşadıkları dünyada misafir sayılan bu insanlar, her şeye rağmen hayata tutunmak için aşı çağrılarına kulak vermişlerdi. Sırf bu nedenle bile herkesten daha fazla insanca muamele ve saygı görmeyi hak ediyorlardı.
Aile hekiminde görmediğimiz ilgi ve alakayı burada fazlasıyla gördük. 20 dk bile beklemeden adımız okundu, görevliler aşı odalarına kadar bize eşlik etti. Sistemli bir şekilde ve kolayca babam aşısını oldu. İki gün boyunca aşı olmak için çırpınıp sonra bu kadar rahat çözülmesi bozulan sinirlerimize de çok iyi geldi. Urla Devlet Hastanesi'nde özveri ile çalışan ettiği yemini unutmayan herkese yardımcı olmaya çalışan tüm sağlık çalışanlarını yürekten kutlarım. Ayağınıza taş değmesin, yardımcı olduğunuz yaşlıların hayır duaları ile işiniz hep rast gitsin.
3. doz aşısını Biontech olan babama gelince; çok şükür çok iyi. 4 gün oldu aşı yapılalı. İlk 1-2 gün kolu ağrıdı o kadar. Babama aşıyı yapmayan doktora diyecek lafım yok. Ben vatandaş olarak şikayetimi yaptım ve takip de edeceğim. Bize yaptığı muamele ve çıkardığı zorluğu başkalarına da yaşatamayacağından emin olacağım. Ama size tavsiyem mutsuz insanlardan kaçın. İçlerindeki zehrin size de bulaşmasına, kendi mutsuzluklarında boğulurlarken sizi de kendileriyle aşağıya sürüklemelerine izin vermeyin.