“Bir Küçük Gün Işığı” izlendi mi?
NGM’nin yapımını, Nazlı Heptürk ve Uğur Türkmen’in yapımcılığını, Emre Kabakuşak’ın yönetmenliğini, Özgür Evren Heptürk’ün hem hikayesini, hem de Elif Başaran, Kerem Bozok, Pervin Bozan’la birlikte senaryosunu kaleme aldığı, Alp Yenier’in müziklerine imza attığı ‘Bir Küçük Gün Işığı’ pazartesi akşamı atv’de görücüye çıktı. Seray Kaya, Berk Oktay, Esra Dermancıoğlu, Tuğçe Açıkgöz, Şeyma Korkmaz Mete, Azra Aksu, Yılmaz Bayraktar, Güneş Hayat, Gizem İnsal, Beran Kotan, Yiğit Yapıcı’nın rol aldığı dizi; Tüm Kişiler’de 2’nci, AB’de 4’üncü, ABC1’de 3’üncü oldu.
Güneş’in sahneleri gelsin diye bekledim
Dizi; eşini bir trafik kazasında kaybeden ve 10 yıllık evliliğini bir yalan üzerine kurduğuyla yüzleşen Elif’in dramını ilk bölümde iliklerimize kadar hissettirdi. Elif’e hayat veren Seray Kaya oyunculuk performansıyla, Alp Yenier ise müzikleriyle gönlümüzün sızı telini titrettiler. Ama hiç şüphe yok ki, Güneş karakterinin ebeveynlerinin yanındaki yalnızlığı, kendi annesinin bile onu istememesi, dünyanın tüm çilesini haykıracakken susmayı başarması ama gerçek sevgiyi gördüğü anda da tüm dikenlerini indirmesi hepimizi gözyaşlarına boğdu. Diğer sahneleri iş gereği izledim ama Elif ve Güneş sahneleri gelsin diye bekledim. Seray Kaya ve Azra Aksu şahane bir uyum yakalamışlar.
“Gelsin reytingler” denecek malzeme var
Peki, ‘Bir Küçük Gün Işığı’ izlenir mi? İlk bölüm reytingleri çok düşük değil! Fakat karşısında hiçbir rakip dizi yokken ve ihanet, cinayet, kimlik değiştirme, ortada kalan çocuk, üstüne kayıtlanmış çocuk, hastalıklı ebeveyn gibi “Gelsin reytingler” denilecek kadar malzeme varken çıkan sonuç tatmin edici değil! Üstelik ortada daha Yasak Elma bile yok. O nedenle bu hafta ‘Bir Küçük Gün Işığı’nın büyük bir hamle yapması gerekiyor. Hazır reyting tablosu hala dutlukken bir yer kaptı kaptı, aksi taktirde gün yasağa dönecek.
Lagom’da dizi izlemesi yapılır!
Geçen hafta Levent Eylül Sokak’ta bir etkinliğe davet edildim. Genellikle yapım şirketlerinin villalarının olduğu bu sokakta bir mekân olduğunu bilmiyordum. No:6’ya geldiğimde zile bastım ve kapıda oldukça güler yüzlü bir şekilde karşılandım. İçerisi ise şaşırtıcıydı. Levent’in ortasında kocaman bir salon, toplantı odası, mutfak, bar ve şahane bir bahçe… Hava güzel olduğu için etkinlik bahçede yapılıyordu. Birbirinden lezzetli ikramları yerken, gastronomi festivallerinden aşina olduğum şef Zeki Kara’yı gördüm. Lagom’un şefliğini üstlendiğini söyledi. Mekanda kendimi evimde gibi hissettim. Zaten Lagom’un iddiasının da o olduğunu öğrendim. İnsanlara ev deneyimi sunan Lagom House of Experience, LMK Entertainment Co.’nun markalarından biri ve geçen yıl eylül ayında açılmış. Benim cahilliğim yeni duydum.
Lagom, adını İsveç kültüründen almış, Dengeli, ölçülü ve mutlu bir hayat yaşamayı ifade eden bir kelime, “Ne az ne çok, tam kararında” demek. Adını fazlasıyla yansıttığını söyleyebilirim. Mekanın en çok çevre bilinci olan, geri dönüşüme, toprağa, tüm canlılara değer veren, el sanatlarını, doğal ürünleri, sanatı destekleyen, atıksız mutfak bilinciyle üretim yapmaya çalışan bir yer olmasını sevdim.
Doğum gününüzü kutlayın!
Şimdi içinizden “Oya sen hiç mekan yazısı yazmazdın, niye şimdi Lagom’dan bahsediyorsun?” diyorsunuz biliyorum. Çünkü bana “Bildiğin yeni mekan var mı? Dizi izlemesi yapacağımız ama dışarıdan hiç kimse tarafından da rahatsız edilmeyeceğimiz yer biliyor musun? Okuma provası yapacağımız rahat mekan var mı? Doğum günümü nerede kutlamalıyım? Kitap lansmanı yapsam ve çok güzel bir yer olsa?” gibi o kadar çok soru soruyorsunuz ki, ben de bu mekanı deneyimleyince paylaşmak istedim. Gönül rahatlığıyla gidin, çalışın, izleyin, eğlenin… On numara dizi izlemesi ve eğlencesi yapma mekanı… Benim yerime de güzel bir içecek alın!