Yerli, yerli diziler...
Uzun bir pandemi sürecini acısıyla tatlısıyla yaşayıp gitmeye başladık. Her şeye alıştığımız gibi buna da alıştık. Maske vazgeçilmezimiz oldu. Kolonya evlerin ve çantaların vazgeçilmez parfümü… Sokağa çıkmak zorunda olmayanlarımız çıkmadı. Televizyon da her zaman olduğu gibi pandeminin de vazgeçilmez eğlencesi oldu.
Televizyon yöneticileri nihayet insanların eğlenmeye ihtiyacı olduğunun farkına vardı. Geçen günlerde Ata Demirer’in yer aldığı program yayınlanınca insanlar, Ata Demirer’e sosyal medyadan teşekkür etti. Böyle eğlenmeye ihtiyaçları olduğunu yazdılar. Koca ülkeyi tek başına eğlendirdi Ata Demirer. Helal olsun…
Diziler yine tam gaz devam etmekte. Hayat acısıyla tatlısıyla akıp giderken yerli dizilerimiz de televizyonlarda acısıyla tatlısıyla yayınlanmakta. Biten dizinin yerine hemen yeni bir dizi yayına girerek hayatımızda boşluk bırakmadan dizi sürekliliğini devam ettirmekte.
Nihayet yapımcılar da özgün hikayelerin peşinde koşmaya başladı. Dizileri ithal etmek yerine ihraç etmenin daha kazançlı olduğunu yeniden keşfetti. Bizim ülkemizde yapılan diziler yıllarca yurt dışına satıldı. Ama sonra bir furya geldi ve Kore’den, Japonya’dan oradan buradan başarılı olan dizileri uyarlayarak sektörün yerinde saymasına neden oldu.
Oysa Fatmagül’ün Suçu Ne, Binbir Gece, Muhteşem Yüzyıl gibi diziler, hatta bir çok romantik komediler yurt dışında muazzam satış yapmış ve oyuncuları yayınlandığı ülkelerde neredeyse Türkiye’deki kadar tanınmış, fanları bile oluşmuştu.
Allah Gülseren Budayıcıoğlu’ndan razı olsun. Onun kitaplarındaki yaşam öykülerinden yola çıkarak yazılan diziler reyting rekorları kırınca yapımcılar ve Türk televizyonları tekrar yerli ve özgün hikayelere döndü.
Daha birçok roman var Türk edebiyatında keşfedilmeyi bekleyen. Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu bu keşiften nasibi alan romanlardı. Zülfü Livaneli’nin romanından uyarlanan Kefaret de bunun güzel bir örneği…
Televizyoncular hep yeni ve farklı bir hikaye ararken her ne hikmetse nurlar hep bit pazarına yağmakta…
Sağlıklı ve güzel günler dilerken zamanın ne kadar hızla geçtiğinin bir diğer kanıtı da Dizidoktoru.com’un birinci yaşını doldurduğu… Hızla geçen zaman onu da büyüttü ve sitemiz bir yaşını geride bıraktı. Nice yaşlara Dizidoktoru.com