Topyekün, hep birlikte YETER!
Bir insan nasıl büyüyor? Ne kaygılarla, ne emeklerle... Çocuklar, hayatı doyasıya yaşasın istiyor tüm aileler. Sevsin, sevilsin istiyor. Bir anne bebeğine her baktığında kirpiğinin ucu titriyor. Doğumundan itibaren gelişiminin her aşaması, merdiven basamaklarını ağır ağır çıkar gibi yaşanıyor. Çocukluğu ile birlikte, eğitimi, kariyeri için hazırlanıyor. Okuryazarlığı, sayıları ve teknolojiyi kullanma becerilerini geliştirmek için tüm aile bireyleri elinden geleni yapıyor. Büyükler birbirinden güzel dilekler, istekler ve dualarla genç bir yetişkin olma yoluna giren çocuklarının yavaşça ellerinden bırakıyor. Yalnız yürümeleri gereken, sağlıklı, duyarlı, başarılı bireyler olmaları için birikimlerini, sabırlarını ve tüm sevgilerini karşılıksız olarak veriyorlar.
Uykusuz geceler, çocukluk hastalıkları, sınav sonuçları yerine, bambaşka bekleyişler giriyor ebeveynlerin hayatlarına... Gittikleri yerlerden geri gelmeleri bekleniyor önce. Gezdiği arkadaşlarının kimler olduğu merak ediliyor. Kullandığı araba ile trafikte başına birşey gelip gelmediği kurcalıyor kafaları. Yatılı gittiği okulda, yurtta, askerde, arkadaşlarıyla yaptığı yazlık kampta, kayak yapmak için gittiği dağda, ne yiyor, ne içiyor diye düşünülüyor. İletişim becerileri gelişiyor, takım çalışması, sorumluluk alma, bilgiyi toplayıp, organize etme, planlama, problem çözme ve kendine güven becerileri kazanıyor. Üniversitede, işyerinde, duygusal ilişkileri, dostlukları, hayal kırıklıkları, kalp ağrıları, hırsları oluyor. Hata yapıyor, düşüyor, kalkıyor ama hayatla baş edebilmeyi öğreniyor. Girişimciliği, esnekliği ve inovasyon becerilerini öğreniyor. Yetişkinliğe geçişinde yaptığı tercihleri yaşamaya başlıyor.
Kariyer, aile kurma, keşfetme ve çalışma yaşamı içinde artık ebeveynler, bazen ziyaret ettiği çocukluk evi, bazen dizine yattığı bir liman, bazen de telefondaki "İyi misin çocuğum?" diyen ses olarak kalıyor. İlişkinin yapısı, bağımlılığı, fiziksel mesafesinin değişmesi ebeveyn için yıkıcı gelse de, büyüyen genç birey için bağımsızlık olarak evriliyor. Yıllardır toplumsal olarak döngü üç aşağı beş yukarı böyle ilerliyor. Bir çift, biyolojik olarak ya da koruyucu aile olma yoluyla ya da evlat edinerek, şekli farketmez çocuk sahibi olduğu andan ta ki ölene dek düşünüyor, kaygılanıyor, acaba mı diyor, merak ediyor, yol gözlüyor.
Lafı psikopat bir katilin bu sürecin ortasına dalıp, sözde sevgi uğruna bir hayata kastederek, onlarca kişinin yaşamına kan doğramasına getirip hemen bitireceğim. Bitireceğim çünkü artık konuşup, uzatıp, kanıksatmak niyetinde değilim. Ne yazık ki yüzlercesini sayabileceğimiz erkek terörü için yeter demek bile YETER. İstanbul Sözleşmesi'ni koruyacağız. Yaptırımlarda verilen indirimlerle savaşacağız. Müdahil olacağız. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Duyar kasmayacağız, biz ebeveynler, duyarlı insanlar yetiştireceğiz. Topyekün, hep birlikte. Sağlıklı toplum için net, hemen!
Akıl sağlığımızı bu haberlere rağmen koruyabilmemiz dileğiyle. Bu haftalık hoşça kalmaya çalışın.