Uzaktan eğitim yalan oldu bize!
21 Ağustos’tan beri özel okullar telafi eğitimi yapıyor. Zaten geçen senenin 2’nci dönemi yalan oldu. Bari telafisinden bir şeyler öğrenir belki diye Eren’i her sabah uzaktan eğitim için kaldırıp derse sokuyoruz. Bu durum hem öğrenciler hem de öğretmenler için çok zor.
Hele Eren gibi hareketli, sınıfta bile 20’nci dakikadan sonra sıkılıp kaytarma belirtileri gösteren çocuklar için uzaktan eğitim tam bir hikaye. 08.50’de ders başlıyor, bizimki saati 08.45’e kurmuş. Kamera da kapalı, yoklamayı veriyor, sonra da uyumaya devam ediyor. Uyumuyorsa da yanda YouTube ya da Playstation açık. Hepsini kaldırınca bu sefer sistemin açığını bulmuş, hocayı ve öğrencileri ya dersten atıyor veya susturuyor. (Aşağıdaki satırlarda bu konunun detaylarını tek tek vereceğim.)
Bu çocuklar teknoloji çocukları… Ben bilgisayarı Star Haber’de 22 yaşımda görürken, 2004 doğumlu oğlum Eren internet ve bilgisayarla büyüdü. Şimdikiler ise çok daha fena IPAD ile diş kaşıyor, işaret parmağını IPAD parmağı zannediyor.
Eğitimcilerin teknoloji çağı çocuklarla başının dertte olduğuna dikkat çekmek için çok renkli bir anımızı da sizlere aktarmak istiyorum. Eren, 1’inci sınıfta okumayı daha henüz sökmüş ve en büyük zevki de yeni keşfettiği Google’da aramalar yapmak… Neler neler aratıyor anlatamam. Yine bir gün bilgisayar başındayken koşarak yanıma geldi. Burnunun üzeri boncuk boncuk ter içinde, yanaklar kıpkırmızı -Strese girince ya da heyecanlanınca hemen burnunun üzeri terler- “Anne” dedi çok ciddi bir şekilde: “Sana çok kötü bir haberim var. Tanrı yok.” Ben de “Nasıl yok Eren, ne demek istiyorsun?” diye sordum. “Bayağı yok işte. Şeytan var, Tanrı yok” deyip durdu. “Nerede yok? Nerede baktın da bulamadın” diye sormaya devam ettim.
Cevap hiç beklemediğim bir yerden geldi: “Google görsellerde tabii ki” dedi ve stresle anlatmaya devam etti: “Google görsellere Allah yazdım, Tanrı yazdım ama bir resim çıkmıyor. Şeytan yazdığında ise onun resmi çıkıyor.” Çok basit mantık artık internette, Google’da yoksan bu çağın çocuklarına göre bu durum hiç var olmamakla aynı kapıya çıkıyor. Eren’e anlatmaya başladım. “Allah’ı öyle Google’da arayıp göremezsin. Esen rüzgarda, açan çiçekte, yarattıklarına bakarak görüp hissedersin. O sana atan kalbinden bile yakın” diye aklıma gelenleri söyledim. Ama uzun süre taktı kafayı Google’da niye yok diye.
Gelelim online dersten hocayı atma mevzusuna… İşte bu şekilde büyüyen çocuklar teknolojiye bizden çok daha hakim. Bilgisayarı gözü kapalı kullanıp her şeyin bir hilesini, açığını öyle güzel buluyorlar ki bizi bu konularda söküp takıyorlar. Daha ilk günden online bağlantıdaki açığı yakalamış bizim ki durur mu? 16 kişilik sanal sınıfta istediğini sınıftan atma ve konuşanı susturmak imkanını yakalamış kaçırır mı? Üstelik bunu yapanın kim olduğunu da göremiyorsun. Tut tutabilirsen Eren’i. Piyangoda din hocasını vurmuş. 6 kere Eren tarafından dersten atılan hoca, sonunda “Sizin dedeniz olacak yaştayım zaten zar zor girebiliyorum, lütfen atmayın beni” diye yalvarmaya başlamış. Vicdanlı çocuk Eren, Allah’tan tövbe edip bu olaydan sonra kimseyi atmadı bir daha. Ama derslere 5-6 kişi ya giriyor ya girmiyor. Sınıfın bir tane çalışkanı var ve hep aynı çocuk konuşuyor, sorulara cevap veriyor, diğerleri uzay boşluğunda.
Arada kontrol için odasına uğruyorum. Edebiyat hocası okula gitmiş gibi gömlek kravat hazır kamera önünde; derste ise 3 kişi. Eren’de bağlanıp katılınca 4 kişi oldular diye bayram etti adamcağız. 21 Eylül’de telafi programı son buluyor ve 10. sınıf yeni konuları işlenmeye başlanacak. Neyi, nasıl öğrenecek bu şartlarda hiç bilmiyorum. Kiminle konuşsam aynı motivasyon, konsantrasyon sıfır. Okullar açılsa ve gitseler o da apayrı bir konu.
Üstelik bu anlattıklarım karşılaşacağımız zorluklar silsilesinin sadece bir tanesi. Diziler, setler devam edebilecek mi? Havalar soğuyunca vakalar, iyice mi kontrolden çıkacak? Ekonomi, zarar eden iş yerleri, yükselen dolar ve euro say say bitmez. Üstelik 2020’yi bitirmeye daha 3 ay var. İlk 7 ayı böyle geçen bir yılın son 3 ayı nasıl geçecek Allah bilir. Zaten ondan başka da çare yok bu gidişle… Allah hepimizi daha beterinden korusun! İyi pazarlar, sevgiler.