Yeni nesil yapımcı nedir?
Yapımcı kime denirle başlamak lazım. Yapımcı, herhangi bir yapımın/prodüksiyonun vücut bulması ve sonraki yolculuğu esnasındaki risk sahibi kişi ya da kurumdur. Bazıları bu tanımı “parayı veren” olarak tanımlar, öyle değildir. Yapımın çekim, satış ve yayın dahil tüm süreçlerindeki ticari ve yaratıcı unsurların son onay mercii ya da onay yetkisini delege eden kişidir. Karıştırıldığı için açıklamakta da fayda var; uygulayıcı yapımcı ya da yürütücü yapımcı (executive producer) ise yapımcıdan aldığı yetki ile sahadaki yapım unsurlarını yapımcı adına yöneten kişidir. Yani bir nevi yapımcının sahadaki temsilcisidir.
Dün gece Oya Doğan’ın Velhan Çantay’a konuk olduğu “Dizi Doktoru Pandemi Sohbetleri” canlı yayınında yeni nesil yapımcı tanımlaması yaptı Oya Doğan. Ben de kendime göre bir tanımlama yapma ihtiyacı hissettim. Yeni nesil derken yaşı genç olanları kast etmiyoruz tabii ki. Mental bir yenilenmeden, dönüşümden bahsediyoruz.
Yeni nesil yapımcı derken yapımcı tanımını değiştirmekten ziyade, yapımcılığın bugün geldiği noktada farklı bir vizyon ortaya koymaya çalışıyoruz. Yeni nesil yapımcılığın aslında tek ama çok önemli bir cümlesi olmalı:
Yeni nesil yapımcı; eski, yeni tüm sektör unsurlarını ve iş yapış biçimlerini kucaklayan, ortada buluşturan bir yapıda ve içeriğin izleyici ile buluşabildiği her mecrada olmalı.
Yani aslında “old school” bir takım alışkanlıklarda ısrar etmeden yeni ve dijital dünyaya kendini ve ticaretini adapte edebilmeli. Bunu yaparken de ayrışmadan herkesi kucaklayarak yapmalı. Bunun üzerine kitap bile yazılır, ama işin ana cümlesi bu.
Belki ilerde detaylandırırız. Ben şahsen bu vizyonu destur edinmeye birkaç ay önce başladım, hem iş, hem de ilişkileri anlamında çok verimli olduğunu bizzat görüyorum.
#SiberZorbalığaHayır
Hepsi kariyerinde ve alanında sektöre öncülük eden 40 yazarıyla ülkemizin en kaliteli sektör platformu dizidoktoru.com yazarları bir kampanya başlattı. Buna ben de canı gönülden katılıyor ve destekliyorum. Bunun toplumda da karşılık bulabilmesi için keşke yapımcı arkadaşlar, yazın yayına girecek gençlik dizilerini yazan senarist ve yöneten yönetmen arkadaşlar bu konuya dikkat çeken bir sahne, bir cümle kullansa da dizilerinde gençlerin dikkatini bu konuya biraz daha fazla çekebilsek...
Amerika’daki olayları, yağmalamaları üzüntüyle izliyoruz. Ahlaki değerlerin tüm dünyada çöküntüye uğradığı günlerde, kimsenin kimseye fikirlerini beğenmediği için hakaret etme, aşağılama hakkı yok. Sosyal medya aracılığıyla “ulaşılabilir” olmak, aklınıza gelen her şeyi her an yazabileceğiniz ve diğer insanların kişilik haklarına, ailesine hakaret edebileceğiniz anlamına gelmiyor. En azından bu hareketlerin sonuçlarına dikkat çekebilirsek, cehaletin kurbanı olan bu zorbalara insan olmanın asgari ve en önemli unsuru olan “SAYGI”ya dair bir nebze bir şeyler öğretebiliriz. Amaç cezalandırmak değil elbet, bu bireyleri de bilinçlendirip topluma kazandırmak. Yakıp yıkmak kolay...
Her mecrada, her alanda, konu ne olursa olsun, fikrimiz ne olursa olsun; SİBER ZORBALIĞA GEÇİT VERMEMELİYİZ.