Temelde 8 Mart’ın varlığı bile beni kadın olarak rahatsız ediyor. Demek ki yüzyıldır çözülemeyen bir mesele var. Bu hadisenin başrolü olmak bile onur kırıcı. Hak, adalet, eşitlik, görünürürlük, yetki isteme ile ortaya çıkan bir anma günü, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.
İlk fikir, Sovyet Rusya önderliğinde zamanın komünist devletlerinin bir araya gelmesiyle toplanan 2. Enternasyonel’de atılmış. Zamanla sadece sosyalist kadınlarla sınırlandırılmış bir örgütlenmeden çıkarak uluslararası demokratik kadınları kapsamış. Yine 20. yüzyılın ilk yıllarında Amerika’da New York’ta gerçekleşen fabrika grevleri, mitinginler ve yangın faciası sonrası tarihine kavuşmuş. Birleşmiş Milletler; kadınlar gününün kabul tarihini, çarlık Rusya’sının yıkılması sonrası genel grev ve protestoları günü olarak kaynaklamış. Soğuk savaş zamanı batı bloğunda da çeşitli gösterilerle anılmaya başlamasıyla daha global hale gelmiş ve 1977 BM Genel Kurulunda kabul edilmiştir.
Daha bir kadın hakları gününü bile dünyaya kabul ettirmek yarım yüzyılı almışken acaba günün önemini, bırakın eşitliği, gerçekten adaleti bile düşünmeye kaç yıl var?
Gelelim ülkemize. Aslında hiç gelmesek, cehalet mutluluktur desek. Onu zaten diyoruz pardon. İlk tohum 1921’de atılmış, sonra kutlamalara izin verilmemiş. 1975 yılında Kadın Yılı Kongresi gerçekleştirilmiş ve 8 Mart kutlanmış. 80 darbesiyle yine yasaklanmış. 1984 yılı itibariyle kadın örgütleri önderliğinde yeniden kutlanmaya başlamış ve günümüze kadar gelmiş. Sosyalist kesimin sahiplendiği bir anmadan çıkıp, pırlanta reklamlarının haftasında abartmasına kadar gelindi. Artık bu gün, devlet mercilerinde, belediye etkinlikleriyle hatta kurumların nezdinde bile şirketlerde kadın çalışanlara "güzellik yapma" eylemiyle kutlanıyor.
Bu kadar pesimist olmak istemezdim ama yazmadan edemeyeceğim.
2017:349, 2018:405, 2019:421, 2020:408, 2021: daha üçüncü ayın başındayız ve 48.Şiddetten ölen kadın sayısı. Beş yıllık veride 1631, son on yıllık veride 2879 KADIN şiddetten öldü. Toplumsal eşitsizlik, taciz, mobbing ve ücret ayrımı konularına değinmiyorum bile, sadece ülkemizde bakış açısını topyekün değiştirmemiz için ne kadar çok sayıya, ne kadar çok ifşaya ve ne kadar çok (reklam değil) kamu spotuna ihtiyacımız var.
Dekoltemin içindeki meme, süt kanalları yüzünden şişkin. Doğurabiliyor kadın. Hayat veriyor. Doğa ana, dünya ana, görünen tüm canlılar anadan ama Zeus da erkek, Tanrı da. İlk insan Adem ve dört kitabın indiği peygamberlerimiz de erkek. Sorun çözücülerin, kanun yazıcıların, parayı elinde tutanların, cinsiyetten bağımsız sadece insan olabildikleri dünyada, 8 Marta ihtiyacımız olmayacaktır.
Tarihler için kaynak: Vikipedia / Veriler için kaynak: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu