Beklediğimiz gün geldi ve bu senenin en prestijli ödülleri pazar gecesi dağıtıldı. Pandemi kadar korkunç ve oldukça sönük geçen bir tören oldu. Kırmızı halıdan zaten pek haz etmem ama kıyafetler gözümü kanattı. Geceyi Oscar’lı yönetmen Sodenberg bile kotaramadı. Yıllardır izleyici sayısında kan kaybı yaşayan ödül töreni, eş zamanlı farklı oturum kullanımı, aday ve ödül verici dışında konuk almaması, yıldız bir sunucu kullanmaması gibi sebeblerle bu yıl çakıldı. Dünya, Covid kabusuyla kavrulurken elbette yapılmasa bile, neden yapılmadı denilemezdi ama her yıl töreni takip edenleri tatmin etmedi ve üzdü. Tahminlerde yanılmadığımız, çok sürprizli olmayan tören, yine de sinemaseverleri buluşturdu. TRT 2 başarılı bir sunumla geceyi Türk halkına sundu. Yine de Yekta Kopan’ı gözlerimiz aradı. Ödül töreninde öne çıkan en önemli detay ise geçen yılın acısını çıkarırcasına baskın siyahi vurguydu.
Kazananlara gelelim. Kategori bazında ilerleyecek olursak sürpriz olmayan Tenet geceyi özel efekt dalında kazandığı haklı performansla kazandı. En iyi belgesel, My Octobus Teacher, kısa belgesel, Colette, kısa film, Two Distance Strangers, animasyon, Soul, kısa animasyonu ise If Anything Happens I Love You oldu. Teknik ödüllerden, ses ve ses miksajı kategorileri bu yıl birleştirildi. En iyi ses yine tahminlerimizi doğruladı ve Sound of Metal’a gitti. Prodüksyon, saç-makyaj ve kostüm ödüllerinin Mank ve Ma Rainey’s Black Bottom arasında paylaşılması da yine gecenin olağan seçimleriydi. En iyi prodüksyon dizaynı, Mank, kostüm, saç ve makyaj Oscar’ları da Ma Rainey’s Black Bottom’ın oldu. Müzik ödülleri Soul ve Judas and the Black Messiah olarak dağıldı. Orjinal film müziği Soul bu ödülle Oscar sayısını ikiledi. En iyi şarkı ise Fight For You oldu. En iyi film kurgusu Sound of Metal, sinematografi ise Mank’in oldu.
Gecenin en heyecanlı anlarından biri en iyi uluslararası film ödülü sahibini bulduğunda yaşandı. Druk (Another Round) ile Thomas Vinterberg ödül konuşmasını yaptığında. Bu yıl atlanan birçok film, zamanında gösterime girmediği için aday olamamış, çekilmesi ertelenmiş, gösterim tarihi dondurulmuş onlarca film varken aday filmlerin içine bu kategoriden girebilen Another Round, iki dalda adaylıkla kaldı. Ne kadar Danimarka’ya dördüncü Oscar’ı götürsede, Vinterberg en iyi yönetmeni de alabilirdi. Hatta film en iyi filme girebilir, Mad Mikkelsen, en iyi erkek, Thomas Bo Larsen ise en iyi yardımcı erkek olabilirdi. Bu yılın en sevdiğim filminin Another Rauond olduğunu açık açık ifade edebildiysem artık büyük ödüllere geçelim.
Pek anlam veremediğim senaryo ödüllerinde, orjinal senaryo Promising Young Women’a gitti. Bu kategoride Aaron Sorkin’i harcadılar matmazel. The Trial of the Chicago 7, altı dalda aday olduğu törenden eli boş döndü bence en yakın olduğu kategori de senaryoydu. Ben Promissing Young Women’da çok orjinal bir durum göremedim doğrusu. Adaptasyon senaryoda da zaten çok başarılı bir oyun metni olan ve risk alınmamış, banko, The Father, beklenildiği gibi Oscar’ı aldı.
Oyuncu ödüllerinde yardımcı kadın oyuncu ödülü Brad Pitt’in rol çalmasıylada olsa Minari ile Yuh Jung Youn’un oldu. Yardımcı erkek ise Judas and the Black Messiah’ın baş rol oyuncusu, Daniel Kaluuya’nın oldu. Benim bu ödüllün muhattabıyla hiç bir sorunum yok. Kaluuya, Fred Hampton’ı çok içselleştirmiş ve rolü kotarmış bir oyuncu fakat neden aynı kategoride aynı filmin hem başrolu, hem yardımcı oyuncusu var. Bu noktaya takıldım.
En iyi erkek oyuncu Oscar’ı kimsenin tartışmayacağı Sir Anthony Hopkins’in oldu. Geceye uzaktan bile olsa bağlansa pek hoş olurdu ama ödülü akademi kendisi adına kabul ederek geçiştiriverdi.
Şimdi kalan üç adaylık ve tek film kaldı. Nomadland. En iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu ve en iyi film ödüllerini alarak geceyi noktaladı. Frances McDormand ve Chloe Zhao evde hazırlanıp geldikleri törenin en havalı kadınları oldular. Bu yıl en iyi film kategorisini sona bırakmayıp, oyunculuk ödüllerinden önce vermelerinin ise manasını ne olur biri bana anlatsın.
93. Oscar gecesi tatsız, memoriam kalabalık, en iyi teşekkür konuşması ise bu yıl insaniyeti onurlandırılmış olan Tyler Perry oldu. Nefret etmemeyi öğrenmek ve nefret etmemek üzerine çarpıcı, nefis bir konuşmaydı. Evet çok eğlenmeye mecalimiz yok ama bu kadar da umutsuz bir hava yaratılmasaymış keşke. Dünyayı domine eden, Amerikan sinemasının en büyük töreni de bu atmosferi ile tarihe geçmiş oldu.