Star TV’deki tanıtımını ilk gördüğümde “Yine başlıyor saçma sapan yerli bir dizi” dedim itiraf ediyorum. Hele o bozkırda arabanın önünde Angara Havası ile dönmelerinizi görünce iyice gömdüm.
Fakat bir izleyeyim dediğimde ise hoop dedim bu farklı bir şey. O zamanlar ne Emrah Serbes’i tanıyorum ne de seni amirim.
Gel zaman git zaman samimi olduk. Dilimize 'la' yerleşti sayende. Ama senin günün de durmadan değişiyordu. Dizi tecrübelerimize dayanarak bunun pek hayra alamet bir gelişme olmadığının farkındaydım. Ekşi Sözlük’ten filizlenen hareket, sosyal medya baskısı derken yerini sağlamlaştırdın. 2010 – 2012 yılları arasında hayatımızdaydın, 3 sezondan sonra da finalini yaptın.
İnsaniyet namına döner bıçağını kapıp çıkan dönerci öksüz kaldı, 'la’lar öksüz kaldı, Oraletler öksüz kaldı. Ama en çok da biz Behzat fanatikleri öksüz kaldı.
7 yıl geçti, çok şey değişti. Yayın mecraları artık sadece ulusal kanallar, televizyon ile sınırlı değildi. Digital kanallar da artık oyundaydı. Amirim de bu kanallardan birinde geri dönüyorum la dedi. Jordan’ın basketbola ilk dönüşünden sonra en mutlu olduğum haber buydu muhtemelen.
Bir hevesle oturduk başına ama açıkçası bizi kendine bağlayan orijinal halinden çok uzaktı dizi. Kimsenin zihninde hoş bir hatıra bırakmadan geçti gitti.
Bir kaç ay önce de Serbes’in Çekiç ve Gül kitabından yeni bir sezon uyarlanacağı haberi geldi. Açıkçası Blu TV’de yer alan bir önceki tecrübe sebebiyle itidalli yaklaştık. Peki yeni sezon nasıl? Haydi bunu inceleyelim biraz.
Harun (Fatih Artman) dışında orijinal kadro aynen devam ediyor. Artman’ın neden dizide devam etmediği ile ilgili birkaç spekülasyon var ama o sulara girmek istemiyorum. Cinayete bir de ek var. Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’den tanıdığımız Evliya Aykan da artık Cinayet Büro da.
Ankara’da yine cesetler var, Cinayet Büro hem bunları çözmeye çalışıyor hem de Demirdelen Ailesinin (Zengin, holding sahibi bir aile) olaylarla ilgisini ortaya çıkartmaya çalışıyor.
Sevindirici haber ise hem senaryo, hem oyunculuklar, hem de amirim aşık olduğumuz ilk haline çok yakın. Yerel başlayan bir dizinin en büyük düşmanı bence konuların uluslararası komplolara, derin devlete bağlanmasıdır. Behzat orijinal serisinde ucundan, Blu’daki sezonunda ise tamamen düştü bu tuzağa. Bu sezonda ise çok güzel bir tat yakalanmış. Hem büyük bir şirketin içinde olduğu komplo var hem de yerel küçük cinayetler. Ve denge çok güzel kurulmuş.
Amirim yine bildiğiniz amirim, Akbaba daha bir yaş almış, özgüvenli ve yorgun. Hayalet de ise bir sürpriz var ki söylemem, tadı kaçmasın. Evliya Aykan da rolünün gerektirdiği iticiliği başarıyla sergiliyor.
Görsellik zirvede. Kadrajlar, tonlar şimdiye kadar yapılanların en iyisi. Görüntü Yönetmeni Ahmet Bayer’i haddim olmayarak tebrik ediyorum. Belli ki yapımcılar tarafından da oldukça özenilmiş.
Her şey yerinde; peki bizi tutkun hale getiren o duygusal dokunuşlar, toplumsal olaylara yapılan göndermeler, ciğerimizi söküp masaya koyan o sahneler yerinde mi? Hem de tam gaz, hiç merak etmeyin. Hatta amirim yine bürokratlara sövüyor, hak edene fırçayı basıyor.
Yayınlanan dört bölüm itibarı ile gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir yapım olmuş. Eğer aboneliğiniz yoksa bence başlatın, BluTv bunu hak ediyor.