2016 yılında "Üzgünüz, Netflix ülkenizde hizmet vermiyor" hata mesajını yok ederek ülkemizde yayına başladı Netflix. Her yeni ilişki gibi güzel başladı, ufak kusurlar görmezden gelinerek heyecanla içeriklere göz atıldı, izlendi, değerlendirildi. İçerik zamanla çoğaldı ve gün geldi Türk yapımı Netflix orijinal yayınları dahil oldu. -Olmaz olsundu.-
2021 yılı ilk çeyreği itibarıyla 3,5 milyon abone sayısına ulaşan Netflix Türkiye bilindiği üzere her bölgeye özel içerik ve fiyatlandırma politikası uyguluyor.
İçerik olarak ufak bir bilgi vermek açısından bir haberi paylaşmak istiyorum: “Şirketin 2016 yılında 40 milyar dolar seviyesinde olan piyasa değeri de, faaliyet gösterdiği coğrafyanın genişlemesiyle birlikte 140 milyar dolara ulaştı. Netflix, bu rakamları elde edebilmek için de on milyonlarca kullanıcısından elde ettiği büyük veriyi analiz ederek, pazarlama stratejilerini oluşturuyor.
Bu stratejini de en kritik unsuru, ülkelere ve bölgelere göre değişiklik gösteren ve “toplumsal hassasiyetleri” (Mesela daha çekilemeden sansür yiyip iptal edilen projeler gibi.) dikkate alarak oluşturulan yayın içerikleri ve katalogları. Bu kriterlere göre oluşturulan kataloglara göre örneğin ABD’de bir kullanıcı, Netflix üzerinden 4 binden fazla filme ve 2 bine yakın diziye erişebiliyor. Netflix, Türkiye’deki abonelerine ise yaklaşık 500 film ve 200’e yakın dizi ancak sunuyor.
Netflix’in kurucusu ve CEO’su Reed Hastings’in kamuoyuna da yansıyan “Biz Suudi Arabistan’da varız, Pakistan’da varız. Yani oralarda sorun çıkmayacak da Türkiye’de mi çıkacak?” sözlerine konu olan bu iki ülkedeki durum ise şöyle: Netflix’in Suudi Arabistan katalogunda 468 film, 176 dizi; Pakistan katalogunda ise yaklaşık 1440 film ve 328 dizi bulunuyor.
Sonuç olarak ülkelere göre sadece içerik sayısı değil, içeriklerin çeşitliliği ve yapısı da değişiyor. Sonuçta ticari bir yapı olduğu için hangi pazara/ülkeye hangi içeriğin verileceğinde de yine ticari kaygılar belirleyici oluyor.
Türkiye ayrıca dolar bazında bakıldığında Netflix’in en ucuz olduğu ülke konumunda. Ancak parasıyla abone olan kullanıcıya sunulan içerik sayısına bakıldığında, Türkiye’deki abonelere, ABD’deki abonelerin ulaştığı TV ve filmlerin ancak yüzde 12’si sunuluyor.”
Görüldüğü üzere benzin, ,internet, teknoloji gibi bir çok alanda olduğu gibi Netflix’te de de neredeyse en pahalı birim maliyet bizde.
Daha da komiği Netflix geçtiğimiz aylarda “daha kaliteli ve zengin içerik üretmek adına” ücretlerine ciddi bir zam yaptı. Peki bu hamle paralelinde örneğin ne gibi yerli içerikler eklendi? Neden yerli diyorum çünkü kaliteli ve zengin içerik için daha fazla ödemeye başladık ve sanırım bunu sormak en doğal hakkım.
Arzu Film’in YouTube hesabında insanlarla ücretsiz olarak paylaştığı kıymetli Türk filmlerinin neredeyse hepsi.
Gişeyi istila eden (Pandemi öncesi.) bir haftada çekilip, yapımcı gücü ile binlerce salonda gösterime giren seri üretim yerli komedi filmleri. En büyük korkum da çok sıkı fıkı oldukları Ay Yapım’ın ağır toplarını (Aşk-ı Memnu gibi mesela) bölüm başı sürelerini düzenleyip kataloğa almaları. E peki senin Kanal D’den, Star’dan ne farkın kaldı Netflix Bey? Ben o kanallardan kaçmak için sana para ödüyorum, sen onlara dönüşüyorsun.
Ama sanırım ben senin taktiğini anladım. Kötü işlerin bir numaralı savunması “Halk bunu istiyor” senin de ilgini çekti. Onu isteyen halkı abone olarak çekmek, bir gıdım kalite diye sayıklayan azınlığı kaybetmenin yanında sayısal loto gibi. Hani özelleştirildikten sonra Allah’ın hikmeti ile defalarca rekor seviyede biriken ikramiyenin kimseye çıkmayarak kasaya kaldığı o muhteşem organizasyon var ya, bildin mi?
Yani demem o ki Netflix, sen de artık onlar gibisin. Amerika’da rekor seviyede abone kaybettin, biliyoruz. Dünya pazarında nabza göre şerbet vererek bunu tolere etmeye çalışıyorsun onu da biliyoruz.
Böyle devam edersen abonelikler iptal olur, insanların en yakın dostu yine HD film cehennemleri olur gibime geliyor.
Mutlu ve sağlıklı bir hafta dileğiyle
Kaynak: https://www.haberturk.com/netflix-icerikleri-neden-ulkelere-gore-farkli-2510045-teknoloji