Ayrımcılığın farklı şekillerde dünyayı nasıl bir kaosa sürüklediğini hepimiz görüyor ve şahit oluyoruz.
Süregelen yıllar içinde hiç kimseyi herhangi bir gerekçeden dolayı ötekileştirmememiz gerektiğini öğrenmiş ve içselleştirmiş olmamız gerekiyorken aksine kimlikleri bir tabu olarak ele almaya, gerektiğinde harlayıp, üzerinden siyaset yapmaya devam ediyoruz.
Bütün insanların özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğduğunu unutuyor, kimin gücü kime yeterse bu hakları gözümüze kestirdiğimiz kişilerin elinden almaya çalışıyoruz.
Tüm insanların doğduğu andan itibaren sahip olduğu herhangi bir hakkı ya da yaşam tercihi ile ilgili konuların artık bir sorun olarak konuşulmuyor olması gerekirken aksine toplumsal olarak standardın dışında tanımlanan, öteki ve bir azınlık gibi gösterilerek bir köşede durması istenilen tüm bireylere her zamankinden daha duyarlı ve kapsayıcı olmak zorunda bırakılıyoruz.
Ama ister kabul edin ister etmeyin; hiçbir şirket, birey, hatta hiçbir kuvvet, bu hakkı kimsenin elinden alamaz.
İster ahlanıp vahlanın ister zil takıp oynayın; azınlık olarak gördüğünüz tüm o bireyler, birileri ne kadar önlemeye çalışsa da çoğalacak.
Ve ister inanın ister inanmayın, bir gün gerçekten sevgi, aşk, adalet ve insanlık kazanacak…
Onur Ayı şenliklerinin dünyanın dört bir yanında sanal gösteriler, konserler ve diğer birçok etkinlikle çevrimiçi olarak kutlanmaya devam ettiği bu ikinci haftada sizin için, tercihleri yüzünden toplum içinde her daim mücadele vermek zorunda kalan yaşamlardan kesitler sunan filmlerden bir derleme yapmak istedim.
Gizlenecek Aşk
Yönetmen: Christian Faure / Oyuncular: Jeremie Renier, Charlotte de Turckheim, Bruno Todeschini, Michel Jonasz, Louise Monot, Nicolas Gob, Olivier Saladin, Yulian Vergov / Süre: 102 dakika
Un Amour à Taire (A Love to Hide) kısmen Pierre Seel’in Ben, Pierre Seel, Eşcinsel Sürgün (Moi, Pierre Seel, Déporté Homosexuel) adlı kitabından başlangıçta bir televizyon filmi olarak uyarlansa da gördüğü ilgi üzerine, Fransa, Amerika, İspanya, Finlandiya ve Kanada gibi ülkelerin hatırı sayılır film festivallerinde de kendine yer bulmuş ve ödüller almıştır.
1942 yılı Fransa’sında, İkinci Dünya Savaşı Nazi işgalinden Yahudi olduğu için ailesiyle birlikte İngiltere’ye kaçmaya çalışan Sara, kaçmak için kendilerine yardım eden kişinin ihanetiyle gözleri önünde ailesinin katledilmesine tanıklık eder. Gidecek ve sığınacak yeri olmayan Sara’nın Paris’te tek bildiği adres çocukluk arkadaşı Jean’indir.
Jean arkadaşı Sara’yı yalnız bırakmak istemediği için aynı zamanda bir direnişçi olan arkadaşı Philippe’den onu koruma altına almasını ister. Sara onların yanında kendini yeniden güvende hissetmeye başlarken Jean ve Philippe’in yakınlıklarının arkadaştan öte olduğunu anlaması yeni bir sarsıntıya neden olur.
Jean’in hapisten çıkan kardeşi Jacques’in de kardeşinin bir gey olduğunu öğrenmesiyle birlikte ondan intikam almak için kurguladığı bir oyun, zulüm korkusuyla birbirlerine olan sevgilerini sır olarak saklamak zorunda olan bir gey çiftin ve çevresindekilerin hayatını altüst eder.
Güzel Boksör
Yönetmen: Ekachai Uekrongtham / Oyuncular: Asanee Suwan, Sorapong Chatree, Orn-Anong Panyawong, Nukkid Boonthong, Sitiporn Niyom, Kyoko Inoue, Sarawuth Tangchit, Keagan Kang / Süre: 118 dakika
Tayland sosyo ekonomik koşulları altında kadın olmak için erkek gibi savaşan ve herkes tarafından Nong Thoom olarak bilinen Muay Thai (Tayland Boksu) şampiyonu travesti Parinya Charoenphol’un gerçek yaşam hikayesine dayanan Beautiful Boxer adlı bu biyografik film, !f İstanbul 4. AFM Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nde “Gökkuşağı Filmleri” kategorisinde gösterilmiştir.
Muhafazakâr ailesi ve çevresi içinde diğer erkeklerden oldukça farklı büyüyen Nong Toom, güzel kadın elbiseleri giymek, makyaj yapmak, saçlarını uzatmak ve güzellik yarışmalarına katılmak gibi kadınsı hisler içinde naif bir dünyanın hayallerini kurarken, ailesinin yoksul yaşam koşulları ona beklediğinden daha vahşi bir yol çizmiştir.
Film, “kendin ol!”, “asla vazgeçme”, “hayallerin için savaş” gibi klişe sloganlarla öngörülebilir ve sıkıcı bir biyografi örneği olabilecekken yönetmen Uekrongtham’ın, çocukluğun erken dönemlerinden eğitim sahnelerine dek sağladığı dinamizm ve aksiyon dolu dövüş sahneleri ile beklenilenin ötesinde heyecan verici, eğlenceli ve hareketli bir seyir sunuyor.
Güzel Şey
Yönetmen: Hettie MacDonald / Oyuncular: Glen Berry, Scott Neal, Linda Henry, Ben Daniels, Tameka Empson, Jeillo Edwards, Anna Karen, Sophie Stanton, Julie Smith, Terry Duggan, Garry Cooper, Daniel Bowers, Meera Syal, Martin Walsh, Steven Martin, Andrew Fraser, John Savage, Ozdemir Mamodeally, John Benfield, Davyd Harries, Beth Goddard, Marlene Sidaway, Liane Ware, Catherine Sanderson, Dave Lynn, Jonathan Harvey / Süre: 90 dakika
Jonathan Harvey’in tiyatro oyunundan sinemaya uyarlanan Beautiful Thing başlangıçta sadece bir televizyon kanalı için tasarlandı, ancak o kadar iyi karşılandı ki daha sonra sinemalarda gösterime girdi.
Film, İngiltere’nin nadir güneşli atmosferi, eşcinsel temalı hikayesine pozitif yaklaşımı ve Mama Cass şarkılarıyla yürekleri ısıtan, umut ve sevgi yüklü mizahi bir dramdır. Hikâyenin merkezinde, Güneydoğu Londra’nın işçi sınıfı bir banliyösünde, homofobik bir ortamda büyüyen iki genç erkek ve onların aileleri yer almaktadır.
16 yaşındaki Jamie okulun futbol kulübünde olmasına karşın futboldan nefret etmekte ve bu yüzden de arkadaşları tarafından dışlanmaktadır. Aynı futbol kulübünde olan kapı komşusu arkadaşı Ste ise Jamie’nin aksine hem derslerinde hem de spordaki başarısıyla arkadaşları tarafından oldukça sevilir fakat alkolik babası ve uyuşturucu ticaretindeki kardeşinin fiziksel istismarlarına maruz kaldığı için mutsuzdur.
Oğlu Jamie ve kendisinin daha iyi bir yaşam sürebilmesi için gelecekte kendi işinin patronu olma yolunda planlar yapan Sandra, bir gece iş çıkışı Jamie’nin arkadaşı Ste’yi evden uzakta tek başına ağlarken görür. Eve bu halde gitmesini istemeyen Sandra, Ste’yi kendi evine götürerek Jamie ile birlikte kalmasına izin verir. Birlikte aynı yatağı paylaşan iki arkadaş zaman içinde birbirlerinin yaralarını sararken bu yakınlaşma her ikisinin de duygularının değişmesini sağlar.
Philadelphia
Yönetmen: Jonathan Demme / Oyuncular: Tom Hanks, Denzel Washington, Jason Robards , Mary Steenburgen, Antonio Banderas, Joanne Woodward, Robert W. Castle, Ann Dowd, Lisa Summerour, Charles Napier, Roberta Maxwell, Chandra Wilson, Daniel von Bargen, Karen Finley, Robert Ridgely, Bradley Whitford, Ron Vawter, Anna Deavere Smith, Charles Glenn, Tracey Walter / Süre: 126 dakika
Bir tarafta Philadelphia’da yaşayan herkesin eşitliği ve özgürlüğünü esas alan demokratik yasalar, diğer tarafta bu yasaları içselleştirememiş kişilerin koyduğu yasaların baskısı altında yaşamlarını idame ettirmeye çalışan insanlar…
Andrew Beckett, Philadelphia’nın en ünlü ve büyük bir avukatlık firmasında, aldığı davaları ustalıkla sonlandıran ve başarılarıyla müvekkillerini etkileyen bir avukattır. Fakat iş çevresiyle paylaşmadığı bir sırrı vardır: O bir eşcinsel ve AIDS’dir.
Birgün başarıları göz önünde bulundurularak aldığı terfiyle eş zamanlı olarak kendisine en önemli müşterilerinin davasının sorumluluğu da teslim edilir. Fakat bu davanın arifesinde oluşan bir karışıklığı bahane ederek firma ortakları aldıkları kararla Andrew’i beklemediği bir şekilde işten atarlar. Şirket ortakları gerekçe olarak çalışmalarındaki performans düşüklüğünü öne sürse de Andrew Beckett işten atılmaya sebebin vücudunda belirginleşen AIDS lezyonlarını fark etmeleri olduğundan emindir.
Hakkını sonuna kadar aramaya kararlı olan Andrew, önceki davalarında karşı karşıya geldiği Avukat Joe Miller’dan bu yolda kendisini savunmasını isteyecektir. Bu süreç içinde gerekçenin ne performans düşüklüğü ne de AIDS olmadığını gören Joe esasında homofobik zihniyetlerle karşı karşıya olduğunu görünce eşcinsellere yapılan ayrımcılığa dikkat çekerek olayın üstüne gidecektir.
Yaz Fırtınası
Yönetmen: Marco Kreuzpaintner / Oyuncular: Robert Stadlober, Kostja Ullmann, Alicja Bachleda-Curuś, Miriam Morgenstern, Jürgen Tonkel, Tristano Casanova, Marlon Kittel, Hanno Koffler, Ludwig Blochberger, Alexa Maria Surholt, Joseph M’Barek / Süre: 98 dakika
Alman yazar/yönetmen Marco Kreuzpaintner’in kendi yaşamı ve hislerinden yola çıkarak çektiği Sommersturm (Summer Storm) adlı bu otobiyografik film, ergen cinselliği, benlik kabulü, karşılıksız aşk ve kalp kırıklığı konularıyla tipik bir gençlik komedisi gibi nitelendirilebilecek, adı ile müstesna, yaz fırtınası tadında alçakgönüllü bir dramadır. Oyuncuların doğal performansları ve duyarlı hikâye anlatımı ile şefkatli ve eğlenceli seyir keyfi sunmaktadır.
Almanya’nın dört bir yanından bir kürek yarışması için düzenlenen yaz kampında büyük yarış öncesinde kürek takımları birbirleri ile rekabet içinde hazırlık yapmaktadır.
Karma grupların olduğu kampta ergenliğin zirvesindeki erkekler Berlinli bir kadın kürek takımı ile kamp yapma olasılığı nedeniyle oldukça heyecanlılardır. Fakat son dakika Berlin Kız Kürek Takımı’mı yarışmalara katılımını iptal edince onların yerine Queerschlag (Queerstrokes) adlı bir eşcinsel kürek takımı gelince kampta farklı sesler yükselmeye başlar.
Bu sırada, kampta bir taraftan eğitimler yapılırken bir tarafta da Tobi, Achim ve onun kız arkadaşı kendi aralarındaki ilişkilerin durumu ve boyutuyla da yüzleşmek zorunda kalır.
2004 Münih Gey ve Lezbiyen Film Festivali’nde En İyi Film Dalında İzleyici Ödülü’nün yanı sıra çeşitli festivallerden aldığı ödülleri bulunan film, !f İstanbul 5. AFM Uluslararası Bağımsız Film Festivali’nde “Gökkuşağı” kategorisinde yer almıştır.