Setler ve Covid-19
Tatil sezonu geldi. Covid-19 ile ilk yazımızda hayatımızda çok şey değişmedi. Bilinçsizce ve zorunlulukla taktığımız “maske”yi saymazsak, herkes bildiğini okumaya devam ediyor. Ölen 5 bin 500 vatandaşımız ve her gün bin bin artan vaka sayımız kimsenin umrunda değil.
Hal böyle iken setlerde de göstermelik önlemlerle işler çekilmeye devam ediyor. Bu durumda da resmen olmasa bile sosyal sorumluluk bilinci çerçevesinde görev yönetmene düşüyor. Setin hakimi, imparatoru yönetmen. Yönetmen isterse önlemler can kurtarır hale getirilir. “Ben koronayı şubatta kesin geçirdim” geyikleri yerine biraz tedbirli olmakta, tedbire zorlamakta fayda var.
İçeriği tükettik
Pandemi yasakları sırasında herkes eski, yeni her şeyi izledi. “Netflix’te ne tavsiye edersin?” sorusu out oldu. Tüm halkımız Kore dizilerinden Hint filmlerine kadar tüm içeriğe hakim. Vatandaşın içinden yeni film eleştirmenleri çıktı. Bazıları da reality show ve belgeselleri bir bir tüketti. Artık Kim Kardashian, bizim Kim oldu.
Peki, şimdi ne olacak?
Şimdi vatandaş “Bu dijital platformlarda da yeni hiçbir şey yok. Hep aynı şeyler...” demeye başlayacak. Rekabetin de artmasıyla yeni içeriğe sahip platformlara kayma olacak. Yavaş yavaş eski abonelikler sonlandırılacak. İçeriği bir discount market edasıyla kendi platformlarında toplayan popüler teknoloji şirketleri popülaritesini kaybetmeye başlayacak.
Ta ki “Game of Thrones” gibi, “Narcos” gibi bir dizi yeniden yapılıncaya dek....
Yalnız ufak bir hatırlatma... Game of Thrones discount marketlerde satılmaz.
Stratejik iş planı yapan arkadaşların dikkatine.
Artık değişim zamanı!
Yeni nesil yapımcı demiştik ya. Yeni nesil televizyonculuğu da irdelemek lazım. Hala Çarkıfelek (Tarık Tarcan’a selam olsun) televizyonculuğu yapmaya devam eden kanallarımızın durumu ne olacak?
Bence hiç de iyi olmayacak.
Dünyada en az 10 bin adet TV program formatı var. “Infotainment”tan “quiz show”’a, “reality”den “dating”e binlerce seçenek... Biraz daha araştırmacı ve cesaretli olmaya ihtiyacımız yok mu?