Hayatın ayrıntılarını, en basit bir yaşam kesitinin dahi nasıl da koca bir dünya olduğunu, sıradan insanların yaşamla olan mücadelesini, çatışmalarını, iç dünyalarında kopan fırtınanın derinliğine rağmen, kültürel ve ahlaki bir anlayış üzerinden, üstelik de gerçekliği temel alarak izleyiciye sunan İran sineması dünya sahnesinde rüşdünü ispatlayalı çok oldu ancak görünen o ki, bu sahneden inmeye ya da gerilemeye de pek niyetleri yok.
Son dönem yüz aklarından "Leyla'nın Kardeşleri" de bunun bir kanıtı niteliğinde. Saeed Roustaee'nin üçüncü uzun metrajlı filmi de, insanı ve insana ait olanı, duyguları, gerçekliği, çok yalın bir şekilde işleyip göz önüne seriyor.
"Leyla'nın Kardeşleri"nin hikayesi çalıştığı yerde haklarını alamayan işçi sınıfından olan Alireza'nın fabrikada çıkan arbededen kaçışıyla başlıyor. Aynı dakikalarda, bir aile reisinin ölümünün 1. yılında, o güne dek devam etmiş yas sürecinin ailenin erkekleri tarafından sonlandırılması, sakalların kesilip, beyaz gömleklerin giyilmesine tanık oluyoruz. Ve bir yanda da filmin öznesi mi yüklemi mi bilinmeyen Leyla'nın, masaj koltuğunda sırtındaki yüklerin ağırlığından acı içinde kıvranışını görüyoruz. Leyla'nın manevi yükleri fiziksel olarak omuzlarında hissediliyor belli ki.
Yasın sonlandırılıp duaların edildiği törende ezikliği adeta üzerine bir elbise gibi giymiş ihtiyar İsmail'i takip ediyor kamera ve ailenin en yaşlısı olmasına rağmen fakirliğinden dolayı asla saygıya değer görülmediğini fısıldıyor kulağımıza. Öğreniyoruz ki ölen reisin yerine biri seçilecek. İsmail bunun için yanıp tutuşmasına rağmen aleni bir şekilde dile getirmekten bile çekinir, korkar vaziyette.
İsmal, Alireza ve Leyla'nın babası. Leyla'nın tek kardeşi Alireza değil. Kilo problemi olan ve erkek bebeği olana kadar sayısız çocuk yapan tuvalet temizleyicisi Perviz, yalnızca Amerikan güreşiyle ilgilenen kaslı Farhad ve kolay para kazanmak uğruna bazı yasa dışı işlere bulaşmış ailenin diğer üyesi Manouchehr. Leyla'nın annesi de hayatta ancak, kadının varlığıyla yokluğunun hemen hemen aynı düzlemde sayıldığı bir kültürde anneyi neredeyse her şeyin dışında resmediyor Roustaee.
Ailede evi geçindiren tek kişi olmasına rağmen Leyla'nın da anne ve babanın gözünde pek değeri yok. Kardeşleri nispeten Leyla'yı sayıp, sevse de, yine de toplumsal ve alışılagelmiş kalıplardan da çıkmış değiller. Filmin ana hikayesinde, kardeşlerini birlik olmaya ve önlerine çıkan dükkan sahibi olup hep birlikte fakirlikten kurtulma fırsatını değerlendirmeye kısmen zorlayan Leyla ve ölen aile büyüğünün yerine reis olması için katılacağı düğüne 40 altın götürmesi istenen baba İsmal'in, biraz olsun hayatı boyunca göremediği saygıyı görebilmek uğruna mücadelesi işlense de; her karakterin de kendi hikayesi ve iç dünyasına da tanıklık ediyoruz. Su gibi akan, yer yer gülümseten, yer yer duygulandıran ve Trump'ın bir tweet atmasıyla altüst olan ekonominin tanıdıklığıyla da dikkatimizi çeken Leyla'nın Kardeşleri, harika oyunculuklar ve görkemli düğün sahnesiyle de hafızalarda yer ediyor.
İran sinemasının özgünlüğüne rengini veren mutlak iyi veya kötü olarak betimlenmemiş karakterler de filmi bir üst noktaya taşıyor. Sözün özü Leyla'nın Kardeşleri görünen katmanda sıradan bir hikayeyi anlatırken üst katmanda sayısız insani duyguya ev sahipliği yapıyor. Favori filmlerim arasında yerini aldı bile. Film MUBI'de yayında kaçırmayın derim.