Türkiye haritası gibidir bazı insanlar. Hangi bölgesine giderseniz gidin, hangi şehrinde duraklarsanız duraklayın sonra bir kasabasına çay içmek için oturun ardından tepelerde görkemli zengin semtlerde bir yürüyüş yapın onun sevgisi değişmez. Yaşlısından gencine, köylüsünden kentlisine, zengininden fakirine sınıfsız bir sevginin adı onu temsil eder. Herkesin Kemal Sunal’ıdır 7’den 77’ye sevgisi Türkiye’nin haritasıdır. En çok güldüğümüz, gülerken düşündüğümüz, düşünürken kaybettiğimiz saflığımızı temsil eden bizi iyi insan olmaya çağıran bir karakterdir. Bazen de "Bu kadar saf ve iyi olma bu dünyada" diyerek kızdığımız da olmuştur, kendi kötülüğümüzden arınmak için. İyiler erken ölür cümlesi hep söylenir hayatta, erken gittiği için ve aramızdan ayrıldığı için bu cümleyi hüzünle onun ardından hep söylüyoruz. İyiler erken gidiyorlar bu dünyadan geride bize bıraktıkları kalıyor. Özlem ise hiç dinmeyecek bir duygu oluyor. Bir film açıp izleyerek onu anıyoruz ve onun ölüm yıl dönümü bugünler. Onsuz geçen onca yılda neler değişti, o hiç değişmeden kaldı. Rahmet yağsın toprağına ve ruhu şad olsun. İyi ki hayatımızdan geçtin ve bize dokundun Kemal Sunal, iyi ki varsınız!
Doğma büyüme İstanbullu, bir ahşap evde oturuyorlar mütevazi bir ailede ve geçim derdinin olduğu mutlu bir çocukluk sürüyor. Memur bir ailenin çocuğu nasıl şartlarda büyürse o yıllarda öyle geçen bir yaşamları var. En güzel yıllarını Vefa’da geçiriyor, Vefa Lisesi’nde okuyor, tembel bir öğrenci uzun yıllar sürüyor okulu bitirmesi. Hababam Sınıfı’nı yaşamış diyebiliriz o yıllarda. Yaz tatillerinde ise ailesine yardımcı olmak için değişik işlerde çalışıyor ve evin ekonomisine katkıda bulunuyor.
Kafasında ben bir sinema starı olacağım hayali var
Kemal Sunal’ın oyunculuk merakı lise yıllarında başlıyor ve kafasında hep ‘ben bir sinema starı’ olacağım hayali var. O dönemler Vefa Lisesi’nde tiyatro yapıyor ayrıca İstanbul’daki değişik amatör gruplarda da oynuyor. Aslında kendisini kimse tanımadan önce tiyatro sahnesinde geçen uzun yılları var. Oyunculuğa tiyatroda başlıyor. Hayatının değişimine eşlik eden kişilerden biri ise lisedeki Felsefe Hocası, Kemal Sunal’ın elinden tutarak bu çocuktan iyi oyuncu olur diyerek Müşfik Kenter’e götürüyor. Müşfik Kenter ile birlikte tiyatroculuğu da başlar. Henüz lise son sınıftayken profesyonel tiyatrocu olur. Kenterlerde, Ulvi Uraz’da ve Devekuşu Kabare’de oynar. Her oynadığı oyunda doğal oyunculuğu ile ön plana çıkar ve izleyiciler onun göründüğü sahnelerde gülmekten kırılırlar. Onda herkes de olmayan duruşundan ve görüntüsünden kaynaklı doğal bir oyunculuk vardır. İnsanlar onu gördükleri zaman çok mutlu olur. Öyle ki bazı oyunlarda konuşması olmamasına rağmen onu gördükleri zaman gülerler. Hayatın güldüren yüzü olmuştur ve insanları güldürebilmek hayattaki en önemli meziyettir. Hayatı da güldürmek üzerine oyunculukta şekillenecektir. Gerçek hayattaki duruşu soğuktur ama içindeki mizah yönü olması gerektiği zamanlarda ortaya çıkacaktır.
Ertem Eğilmez kendisini efsaneye dönüştürür
Tiyatro yaptığı yıllarda Ertem Eğilmez oyunu izlemeye gelir ve Kemal Sunal’ı beğenerek kendisine sinemada rol teklif eder. Sinema ile tanışması da usta yönetmen sayesinde olmuştur. Ertem Eğilmez hayatının akışını tamamen değiştirecektir. Başrolünde Filiz Akın’ın oynadığı Tatlı Diller filminde küçük bir rolde yer alır. Başlayış da o başlayış olur sonrasında Kemal Sunal Türk sinemasında kimseye benzemeyen bir oyuncu olarak tarihe geçecektir. O dönemler bunun bir başlangıcı olmuştur. Çünkü yakışıklı jönlerle ilerleyen filmlerin içinde farklı tipte, duruşta ve rollerde bir adam çıkıp herkesi güldürecektir. Komedi oyuncusu kalıbı kendisiyle birlikte başlayacaktır. İlk filminin ardından arka arkaya Canım Kardeşim, Oh Olsun, Güllü Geliyor Güllü, Yalancı Yarim filmlerini çekmiştir. Ertem Eğilmez ile yolculuğu devam eden oyuncu Salak Milyoner, Köyden İndim Şehire filmlerinde ön plana çıkmış ve Kemal Sunal’ın hala sahnesinin olduğu rollerde görmeye başladığımız filmlerin başlangıcı olmuştur. Bu iki film çok ilgi görmüş ve Kemal Sunal’ın karakteri çok sevilmiştir. Saf, temiz, iyi niyetli bir karakterin halleri seyirciyi güldürmüştür. Ertem Eğilmez’in başlattığı sinema yolculuğuna başka yönetmenler ile de devam eden oyuncu kendine has oyunculuğu ile ön plana çıkmayı sürdürür.
Bir efsane olabilmesi için Ertem Eğilmez dokunuşu gerekmektedir. Rıfat Ilgaz romanı olan Hababam Sınıfı'nı sinemaya uyarlamaya karar veren yönetmen bu filmde herkese eşit rol verir, seriye dönüşecek filmler efsane olduğu gibi oradan çıkan efsane Kemal Sunal olur. Sanatçının oynadığı "İnek Şaban" rolü, sonraki yıllarda adının "Şaban" olarak kalmasıyla hatırlarda kalacaktır ve unutulmayan karakterler arasına girecektir. Bu yıllarda tanıştığı Şener Şen ile yeni bir ikili doğacak Tosun Paşa filmi büyük ses getirecektir. Bu ikiliyi herkes çok sevmiş ve birbirlerini iyi tamamlamışlardır. Bu başarının ardından Süt Kardeşler filmi gelir ve ikiliyi tekrar bir araya getiren Ertem Eğilmez yönetmen koltuğundadır. Şaban tiplemesi her ne kadar üzerine yapışmış gibi görünse de bu tiplemenin üstüne çıkan karakterlere başka özellikler eklenmiştir. Hepsinin ortak özelliği iyi, saf bir adamın başından geçen traji komik tatta olayların içinde bir kahraman vardır ve hep ezilenden, haklıdan, namusludan yana olmuştur. Kemal Sunal’ın karakterlerin temel özelliği saf ve temiz kalpli olmasıdır. Böylece kötülüklerle mücadele eden karakterler halkın kahramanına dönüşmüştür. Ona kötülük bulaşması mümkün değildir. O hep iyidir, Kemal Sunal’da öyledir.
İlk defa o sistemi ben yıktım
İşi kurnazlığa dönüştürse bile iyi niyetle yapar karakter yolculuğunu ve işini bilen bir düzenbaza hiçbir zaman dönüşmez karakter. Kapıcılar Kralı da bu filmlerden biridir ve kendisine ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü getirir. Aynı film ile Sinema Yazarları Derneği de aynı ödülü kendisine vermiştir. Bu ödül ile ilgili Kemal Sunal bir röportajında şöyle demiştir; "Antalya Film Festivali’nde Kapıcılar Kralı filmiyle, en iyi erkek oyuncu ödülünü aldım. Antalya’da ve Türk sinema tarihinde böyle bir şey yok. Komedyene değil, bu ödül hep jönlere verilmiş. İlk defa ben yıktım o sistemi. Sonra Sinema Yazarları Derneği’nin ilk ödülünü, yine aynı filmle ben aldım. Ondan sonra da başarılı filmler yapmadım değil ama festivallere göndermedik. O nedenle başka ödül çıkartamadık.”
Şaban karakteri hiç unutulmayacak bir fenomen olmuştur
Şaban karakterinin başka versiyonlarda seri olarak filmleri yapıldı her en kadar kaliteli yapımlar konusunda bu film serisi tartışmaya açık olsa da buradaki tek gerçek halk Şaban olarak bildiği Kemal Sunal’a gülmeye devam etmiştir. Kibar Feyzo, Zübük, Davaro, Çarıklı Milyoner, Salako ön plana çıkan diğer filmlerinden bazılarıdır. Şaban isminin gücü üzerine bir röportajında şöyle tespitlerde bulunmuştur usta aktör; "Bundan sonra filmlerde Şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet Şaban olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım Niyazi. Adının Atla Gel Niyazi olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde Atla Gel Şaban oldu. Seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal’ın adı, Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?" Şaban karakteri hiç unutulmayacak bir fenomen olmuştur.
Kemal Sunal 1985 yılından sonra konusu ve içeriği daha farklı olan filmlerle seyircinin karşısına çıkmaya başladı. İçinde dramın olduğu, siyasi taşlamaların yer aldığı ve toplumsal sorunların işlendiği konular içeriğinde filmler dikkat çekmiştir. Davacı, Deli Deli Küpeli, Yoksul, Kiracı, Öğretmen, Koltuk Belası, Varyemez ön plana çıkan filmlerden bazılarıdır. Bugüne kadar 82 filmde yer alan oyuncu az sayıda da olsa televizyon dizilerinde de yer almıştır. Sanatçının son rol aldığı sinema filmi ‘Propaganda’ olur. Bu filmin başka bir anlamı da oğlu Ali Sunal ile de karşılıklı oynadığı film olması. İzleyici karşısına dram yönü ağır basan bir film olması ve son filmi olması bakımından da film önem taşımaktadır.
Uçak yolculuğu hayat yolculuğunun sonu oldu
2000 yılında ‘Balalayka’ filminde rol almayı kabul eder. Filmin çekimlerine gitmek üzere uçak yolculuğu sırasında kalp krizi geçirir. Ardından yapılan müdahaleler sonuç vermedi ve sanatçıyı kaybettik. Hayatta korktuğu uçak yolculuğu maalesef kendisini aramızdan ayırdı. İnsanlar hep korktuğu şeylerle sınanır derler maalesef bu yolculuk hayatının son yolculuğu oldu. Beklenmedik bir zamanda bu dünyadan göç etti. Geride bıraktığı unutulmaz filmlerdeki karakterler, gülümsemesi ve anıları kaldı. Hayat bir yolculuk nerede biteceği belli değil ve bir şey ölüm nedeni oluyor işte. Hayat yolculuğu son kez bindiğini bilmeden uçak yolcuğunda bitti. Bu sonlar en hüzünlü sonlar… Gülen yüzünüz hiç solmadı Kemal Sunal, hayatımızın gülen yüzü oldunuz! Her şey için teşekkürler, iyi ki varsınız.