Bir varmış bir yokmuş diye başlayan bir masalın içinde doğar herkes ve doğduğunda bütün insanların masalları aynıdır. Okunan masallar ve söylenen ninniler kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eder. Bebekler büyüdüğünde masallar biter ve gerçek hayat başlar. İnsan, hayatın masallar gibi olmadığını yaşadıkça, tecrübe ettikçe, hayatın acımasız tokatları yüzüne çarptıkça anlar. Kutsal denilen aile birliği bile gün gelir şekil değiştirir ve böylece masalın sonuna tam olarak gelinmiş olur. Buradaki masalın kahramanları anne-baba ve bir kız çocuğu. Anne ve baba, kız çocukları küçükken ayrılırlar, anne-kız baş başa kalır. Aile dağılmıştır ve o noktada nasıl yaşamak gerekir; geriye kalan aynı hayatın içinde durmak mı, yoksa başka bir hayata yeniden başlamak mı? Cesaretli insanlar masalları bırakıp kendi hikâyelerini yeniden, farklı yazmaya karar verirler, kendilerine inanarak sil baştan başlamak için yola çıkarlar. İşte anne ve kızın kendilerini yeni bir şehir İstanbul’da var etme çabaları da böylece başlar. Şimdi o hikâyenin geldiği noktayı düşündüğünüz zaman hayatları tamamen değişen anne ve kız çocuğunun hikâyesinde, kızın baş döndürücü peri masalı hikâyesi ilham verici. Kız da kız ama gerçekten peri gibi büyülü bir şey… Sanki masallardan çıkarak gerçek hayatın içine oturmuş gibi, kızın adı; Serenay Sarıkaya.
Limon Ağacı’nda başrol oynadı
Serenay Sarıkaya son yılların en çok konuşulan ismi. Oyunculuğu ve sesinin güzelliği kadar fiziği ve yüzü ile de ön planda. Kendisi tescilli güzellik ölçütlerine sahip zaten, hikâyesi de güzellik yarışması ile başlıyor. Henüz 15 yaşındayken Çek Cumhuriyeti'nde düzenlenen güzellik yarışmasına katılarak jüri özel ödülünü alıyor. Serenay, yarışmanın ardından gençlik filmlerinden rol teklifleri alıyor. Oyunculuk serüvenine ‘Şaşkın’ ve ‘Plajda’ filmleriyle başlıyor, henüz 18 yaşında bile değil. Bu filmler kendisi için oyunculuğa dair ilk deneyimler oluyor lakin ön plana çıkabileceği bir durum oluşturmuyor. Fakat gün geçtikçe daha çok kişi tarafından fark edilmesini sağlıyor, sektöre yavaş yavaş girmiş oluyor. Aynı yıllarda ünlü yapımcı Sinan Çetin’in de dikkatini çekiyor, ‘Peri Masalı’nda yer alarak dizi serüveni başlıyor. Serenay Sarıkaya yine Sinan Çetin tarafından hazırlanan ‘Limon Ağacı’ dizisinde ilk başrolünü üstlenerek kısa zamanda başrolde olmayı başarıyor, yıl 2008.
‘Hayır gitmeyeceğiz’ diye diretmiştim
İstanbul’a gelerek sektörde tutunmaya çalışan genç bir kızın hayatı elbette kolay olmuyor. Annesi ile İstanbul’da hayatta kalma mücadelesi veriyorlar uzun süre. Serenay Sarıkaya bir röportajında o zor dönemi ve oyunculuk heyecanını şöyle ifade ediyor; “…piyasaya bodoslama girmiştim ve ne yapacağımı çok iyi bilmediğim endişeli, kayıp bir dönem yaşıyordum. Annemle sabahtan akşama kadar İstiklal Caddesi’ndeki bir kafede oturup sadece çay içerek ‘Ne olacak?’ diye düşündüğümüz bir dönemdi. Endişeli dönemde annem ‘Antalya’ya geri dönelim’ demişti, ben ise ‘Hayır gitmeyeceğiz’ diye diretmiştim. Geri dönseydik bile bu işi yapmadan duramazdım! Çünkü oyunculuğu yaptığım ilk anda dedim ki, bunu hep yapmam lazım! Hayatım boyunca beni bu kadar heyecanlandıran başka bir şey olamaz. İlk paramı kazandığımda 15 yaşımda filandım. O zamandan bu zamana olabildiğince ben göğüsledim evin yükünü. Dolayısıyla insan çarpa çarpa düzeliyor ve çabuk büyümek durumunda kalıyor.”
O dönem her yönden onaylanma ihtiyacı var
Serenay Sarıkaya, yavaş ama emin adımlarla oyunculukta ilerlemeye devam ediyor. Her projede rolü farklılaşıyor. ‘Adanalı’ dizisi ise kariyerinin dönemeç noktalarından biri oluyor. O güne kadar kendisini fark etmeyenler Adanalı’da görüyor, beğeniyor ve artık dizi sektörü bu kızı biliyor diyebiliriz. Güzelliğiyle de dikkatleri üzerine çekiyor, kendisi ise çıktığı yolda başarıyla yürüme derdinde. O dönemlerde her yönden onaylanmaya ihtiyacı var, bu yüzden Miss Turkey güzellik yarışmasına katılıyor. Oyunculuk devam ederken güzelliğini de böylece tescillendirmiş oluyor. Sanki o dönem özgeçmişini dolduruyor ve her alanda bir başarıya ihtiyaç var diye hissediyor. Halbuki Serenay doğuştan güzel ve yetenekli sadece zamana ihtiyacı var ve ‘o zaman’ öyle bir gelecek ki gümbür gümbür, henüz o dönemler kendisi de dahil kimse ‘o zamanı’ bilmiyor. O zamanın başlangıcı ‘Lale Devri’ projesi olabilir. Çünkü bu dizide artık büyümüş, aşkı için entrikalar çeviren Yeşim Taşkıran karakteri tam bir dişi rol ve Serenay bu rolün hakkını fazlasıyla veriyor ve oyuncu olarak kendisi de artık ünlü oluyor. Serenay’ın bu dizi ile birlikte özel hayatı da konuşulmaya başlıyor, dizideki karakterinden yola çıkarak dizide de sular durulmuyor. Serenay dizinin ana karakterlerinden biri olmasına rağmen, kendi isteğiyle şartları da biraz zorlayarak ‘Lale Devri’nden ayrılmayı başarıyor.
Medcezir’le marka değeri oluşuyor
Serenay Sarıkaya dizinin veda sahnesinde kendi sesiyle şarkı söylüyor ve bu veda öyle bir gidiş oluyor ki artık herkes oyuncunun güzel ve yetenekli olmasının yanı sıra duygulu ve güzel şarkı söylemesini de konuşuyor. Serenay’ın gidişiyle dizinin de ‘Lale Devri’ bitiyor aslında. Serenay Sarıkaya’nın dönemi yükselerek gümbür gümbür başlıyor. Medcezir dizisiyle artık zirvede Serenay. Öyle ki dizi çok beğeniliyor, dizideki bütün karakterler fenomen oluyor ve başarılı bir dizi olarak Medcezir listelere giriyor. Medcezir dizisiyle Serenay Sarıkaya’nın artık bir marka değeri var, zaten bu dizinin etkisiyle markaların da dikkatini çekiyor ve ünlü markaların reklam yüzü olmaya bu dönemde başlıyor. Öyle bir dönem ki Serenay oyunculuğuyla olduğu kadar özel hayatıyla da gündemde ve aslında o dönemle birlikte gündemden hiç düşmeyecek zamanlar onu bekliyor.
Duru karakteriyle herkesi büyülüyor
Dizilerin ve reklam filmlerinin aranan ismi oluyor fakat sinema projelerinde az görüyoruz. 2016 yılında ‘İkimizin Yerine’ filminde Nejat İşler ile kamera karşısına geçiyor ve duygusal romantik filmler arasındaki yerini alıyor film. En iyi çıkış yapan kadın oyuncu ödülleri olmak üzere çok sayıda ödül kategorilerinde ve farklı mecralarda ödüle layık görülüyor. Yıllar geçtikçe hayranları çoğalıyor ve herkesin en beğendiği kadın oyuncular listesinde en baş sıralarda yer alıyor.
Dijital platformların ön plana çıkmasıyla birlikte bir kitaptan uyarlanan ve hikâyesiyle farklı bir dizi ‘Fi’de genç balerin Duru karakterini canlandıran Serenay Sarıkaya bu kez cesur sahneleri ile çok konuşuluyor. Dizideki karakterler, dizinin konusu ve sahneleri yayınlandığı dönemde çok ses getiriyor, günlerce gündemden düşmüyor. Serenay Sarıkaya’nın cesur sahneleri için sadece diziyi izleyenler bile oluyor. Bu proje ile Serenay her rolün oyuncusu olduğunu ve inandığı her projede yer alacağını kanıtlamış oluyor. Öyle ki Duru karakterinde kendisi de duru güzelliğiyle herkesi bir kez daha büyülüyor.
Bergen’i izleyip göreceğiz
Projelerde söylediği şarkılarla sesi çok beğenilen ve sürekli albüm teklifleri alan oyuncu albüm tekliflerini reddediyor. Ama içinde müzik olan projelerde yer almayı ve şarkı söylemeyi çok seviyor. O projelerden en önemlisi üstelik de bir müzikal olan ‘Alice Müzikali’nde oyuncu hem sesini kullanıyor, hem de oyunculuğunu danslarla süslüyor. Serenay Sarıkaya’nın içinde yer aldığı son proje ‘Alice Müzikali’ oldu. Şimdilerde ise uzun süredir gündemde olan ve konuşulan projesi bir sinema filmi. Acıların kadını olarak Türkiye’de bilinen ve yaşam hikayesi ile acılar içinde bir hayat çeken şarkıcı Bergen’in hikayesi sinema filmi oluyor. Bergen’i Serenay Sarıkaya canlandıracak ve bu önemli rolü heyecanla bekleniyor. Kendisi de bu rol için oldukça heyecanlı ve sıkı bir çalışma içinde ayrıca bu film için şan dersleri alıyor. Evliliği boyunca şiddete maruz kalan ve eşi tarafından kurşunlanarak öldürülen Bergen'in öyküsünü anlatacak olan film konusu ve gerçek yaşam olması itibariyle bıçak sırtı bir proje. Seranay’ın nasıl bir Bergen olacağı, benzeyip benzemeyeceğini, şarkıları nasıl söyleyeceğini herkes merakla bekliyor. Serenay Sarıkaya’nın mesleki yolculuğunda önemli bir proje olacak bu film, bakalım üstesinden gelebilecek mi, bekleyip, izleyip göreceğiz.
Serenay Cem, Cem Serenay’a hayran
Serenay Sarıkaya henüz çok genç. Bu genç yaşında çok yol kat etti ve kendisinden bir marka yarattı. Oyunculuğunu her projede ilerletti ve herkesin takdirini kazandı. Yetenekli olduğu çok şey var üstelik de güzel; oynuyor, şarkı söylüyor, dans ediyor, spor yapıyor, şiirler yazıyor… Her gelen rolü içselleştirerek her yönüyle araştırıyor, içinde oluyor, çalışıyor, disiplinli, planlı ve programlı kariyerinde ilerliyor. Rol neyi gerektiriyorsa hakkını da veriyor. O her oynadığı rolde herkesi kendisine hayran bırakırken, onun hayran olduğu kim hep bir merak konusu oluyor ve özel hayatı konuşulmaya devam ediyor. Bugüne kadar ismi hep birilerinin yanında yer aldı. Ama öyle büyük ses getirmedi ve ilişkisi ile sürekli gündemde kalmadı. İlk kez birlikte olduğu kişiden kaynaklı bir durum yaşıyor, gündemden hiç düşmüyor ve magazin sayfalarının manşetlerinde hep onlar var. Geçmiş ilişkilerinde yaşadığı özel hayatını ve gizliliğini bu ilişkisinde koruyamıyor. Hem kendisine, hem de birlikte olduğu kişiye herkes hayran. İkisine hayran olabilecek bir hedef kitle çıkartabilmek kısa zamanda çok zor. Bana göre insan hayran olduğu kişiye âşık olur. Serenay Sarıkaya Cem Yılmaz’a hayran, Cem Yılmaz’da Serenay’a hayran.
Serenay Sarıkaya maddi ve manevi güçlü bir kadın, kendi ayaklarının üzerinde dimdik sapasağlam duruyor yıllardır. Zorlu yollardan geçerek geldi bugünlere ve kendi hayatını kurdu. Şimdi dilediğince istediği gibi yaşamak onun en güzel özgürlüğü. Ve aşkta dilediği gibi yol almak ve yaşamak istiyor, bir rahat bırakır mısınız? Kendi hikayesini yeniden yazan ve yaşayan Serenay, aşk hikayesini de elbette bildiği gibi yaşayacak ve yazacaktır!