25 Eylül 1993 gecesi… Nicedir çok kanallı, çok alternatifli hale gelen televizyonun karşısında “zap”lıyoruz. O sıralar her gecemiz düğün bayram, eğlence. TRT 1’de Türk sanat müziği konseri, İnterstar’da “Süper Turnike”, Show TV’de “Vur Patlasın Çal Oynasın”, Kanal 6’da “Gecenin Rengi” var. Hepsi eğlence programı. Henüz iki ay önce yayına başlayan yeni özel televizyon kanalı ise bir dizi yayınlıyor. O gece ilk bölümü ekrana gelen bu dizinin adı “Süper Baba”. Dizinin başrollerinde Şevket Altuğ, Jülide Kural ve Seray Gözler var. Senaryosu Sulhi Dölek tarafından yazılmış, yönetmen koltuğunda ise Kartal Tibet oturuyor.
Fikret’in üç çocuğuyla yaşadığı eve eski karısı Şule baskın yapıyor. Çocukları alıp götürmeye kalkıyor. Öyle bir aksiyonla başlıyor dizi. Sonra yavaş yavaş Fikret’i, çocuklarını ve arkadaşlarını yakından tanımaya başlıyor. Dizi, Çengelköy’de geçiyor. Mis gibi Boğaz havası, sıcacık komşuluk, ahbaplık ilişkileri, güler yüzlü, iyi kalpli insanlar… Henüz her odası ayrı entrika konaklar, başı tülbentli hanım ağalar, varoşların karanlık sokakları, eli silahlı mafyatik tipler filan girmemiş dizi senaristlerinin hayal dünyalarına. Her şey naif, doğal ve hatta neredeyse sıradan.
Yine de izlettiriyor kendini. “Süper Baba”nın hikâyesine kapılıp gidiyoruz. Üç yıl, dört sezon sürüyor hikâye. Her bir bölümü taş çatlasın 50 dakika. Tadında, dozunda, kıvamında…
“Süper Baba”, Çengelköy’de geçiyor geçmesine ama semtin dar sokakları, Boğaz’a nazır tepeleri, ahşap evleri, Çınaraltı Çay Bahçesi filan aslında en az Şevket Altuğ kadar başrolde. Bir de Yeni Türkü’nün müzikleri… Klasik kemençe, yaylı tambur ve ud usul usul, sakin ve telaşsız, gerilimsiz, gürültüsüz patırtısız eşlik ediyor hikâyeye. Dizi müziklerinden birinin adının “Çengelköy Olur Masal” olması boşuna değil. Dizinin müzikleri hakikaten bir masala çeviriyor kameranın dolaştığı sokakları, evleri, semti ve dizide anlatılanları.
“Bana bir masal anlat bana
İçinde tüm sevdiklerim,
İçinde İstanbul olsun…”
Dizinin jenerik şarkısını ise Oya Küçümen seslendiriyor. Oya-Bora ikilisi o günlerde çok popüler ama daha ziyade eğlenceli şarkıları ve danslarıyla biliniyorlar. “Süper Baba”nın şarkısı ise Oya’nın çocuksu sesinde o kadar güzel tınlıyor ki, başka kim söylese olmazmış sanki. Yeni Türkü üyelerinden Cengiz Onural ve Oya-Bora’nın Bora’sı Bora Ebeoğlu üniversiteden beri arkadaşlar. Birkaç yıl sonra Cengiz Onural, Yeni Türküden ayrılacak ve Bora Ebeoğlu’nun da içinde olduğu Aria adlı oluşumla sayısız dizi müziğine imza atacaklar ve bu işbirliği, yıllar sonra İncesaz grubunda da devam edecek.
Yeni Türkü, o dönemde “Kaygısızlar” ve “Ferhunde Hanımlar” gibi popüler dizilerin de müziklerini yapıyor. Sonraki yıllarda Cengiz Onural’ın tek başına ya da Aria çatısı altında imza attığı dizi müzikleri arasında ise “Deli Yürek”, “İkinci Bahar”, “Baba Evi”, “Ayrılsak da Beraberiz”, “Akasya Durağı” ve “Cennet Mahallesi” gibi hafızalara yer etmiş dizilerin müzikleri var. Her birinin akıllarda kalmasında Türk müziği motifleri ve makamsal ezgilerin payı büyük. Tıpkı “Süper Baba”da olduğu gibi, bu ve diğer dizilerde de müzikler izleyene şimdikiler gibi gerginlik ve telaş hissi değil; tam tersine sakinlik, sıcaklık ve samimiyet duygusu veriyor.
“Süper Baba”, “Perihan Abla’yla büyük bir televizyon şöhreti yakalayan Şevket Altuğ’un oyunculuk kariyerindeki zirvelerden biri oldu. Zira “Perihan Abla”daki gerçek olamayacak kadar saf ve içine düştüğü durumlar kadar mimikleri ve beden diliyle de komik Şakir tiplemesinin yanında “Süper Baba” Fikret çok daha derinlikli, çok daha gerçekçi bir roldü. Nitekim Şevket Altuğ, bu diziden sonra gelen teklifleri belki de “Süper Baba”nın eşiğini aşamayacaklarını düşündüğü için kabul etmedi ve bir kuşağın hafızasında Fiko olarak kaldı.
Yeşilçam filmlerinde yıllarca kötü adam tiplemeleriyle tanınmış Sümer Tilmaç’ın babacan Nihat tiplemesi de seyircinin gönlünü çelmiş, henüz 20 yaşındaki Şevval Sam ise ilk kez bu dizide rol alarak geniş kitlelerin tanıdığı bir isim haline gelmişti.
O zaman bu zaman Çengelköy hakikaten bir masal oldu. Şimdilerde Çengelköy’de şöyle bir turlasanız, bilmem “Süper Baba”nın kahramanlarının yaşadığı semtten geriye kalmış ne bulursunuz? Henüz üzerinden otuz yıl bile geçmemişken sadece televizyon dizilerinde anlatılan hikâyeler değil, semtler, şehirler de değişti. İnsanların ve insan ilişkilerinin değişimi ise hepsinden daha acıklı; oraya hiç girmiyorum.