Kısacık kesilmiş saçları, elinden düşürmediği sigarası, en karanlık olayların üzerine cesaretle gidişi, boş zamanlarında sürekli Vivaldi dinleyişi… Enteresan biridir gazeteci Ümit. İsmi sizi yanıltmasın; bir kadın gazetecidir. ’70 sonu ’80 başlarında, tek kanallı siyah beyaz televizyonda bir aksiyon dizisinin kahramanı olması onu daha da enteresan yapar bu yüzden.
Gazeteci Ümit karakteri, henüz gazeteci olmamışken ilk kez Atilla İlhan’ın “Kurtlar Sofrası” isimli romanında boy gösterir. Yazarın “Yaraya Tuz Basmak” romanında ise artık Ümit Ersoy bu defa gazeteci olarak çıkar karşımıza. Bu kahramanın ete kemiğe bürünmesi ise ilk kez 1979 yılında, “Paranın Kiri” adılı televizyon filmiyle olur. Atilla İlhan, senaryosunu yazdığı bu filmde, gazeteci Ümit’i baş kahraman yapmıştır.
“Paranın Kiri”, bir televizyon filmidir ama aslında bir dizi projesinin pilot filmi olarak çekilmiştir. Dünyada uzun yıllardır uygulanan bu yöntemin Türkiye’de yapılmış ilk örneğidir. Beğenilirse dizi olarak çekilecektir. Henüz reyting ölçümü diye bir şey yoktur memlekette. Dolayısıyla filmin yayınlandıktan sonra beğenilip beğenilmediğini anlayabilmek pek de kolay değildir.
“Paranın Kiri,” 24 Aralık 1979 gecesi ekrana gelir. TRT yöneticilerine gelen haber, filmin beğenildiği yönündedir ama dizi olması için gereken bütçe epeyce fazladır. Devir tamda yoklukların, kısıtlamaların devridir. Bundandır ki dizi projesi rafa kalkar.
Ta ki 1981 yılına kadar… O yıl tekrar gündeme gelen proje bu defa TRT’den onay alır ve çekimlerine başlanır. Senaryo yine Atilla İlhan tarafından yazılmaktadır. Yönetmen koltuğunda yine Hüseyin Karakaş oturacak, gazeteci Ümit’i yine Senem Kayra oynayacaktır. Çekimler yapılır ve “Sekiz Sütuna Manşet” isimli dizi, TRT’nin o dönem için en iddialı yapımlarından biri olarak ilk kez 11 Şubat 1982 gecesi ekrana gelir.
Dizinin yayınlandığı günleri çok iyi hatırlıyorum. 13 yaşındaydım. Dizideki karmaşık olayları, aksiyonu, hele hele Atilla İlhan’ın karakterlerine yazdığı Osmanlıca kelimelerle bezeli replikleri anlamakta epeyce zorlanmıştım. Sonuçta pek de bir şey anlamamıştım desem yeri. Aklımda kalan sadece o güne dek alıştığımız televizyon dizilerinden her yönüyle farklı olduğu idi. Çekim tekniğinden konusuna dek… En çok da son derece “cool” bir genç kadın olan gazeteci Ümit kazınmış hafızama.
Senem Kayra aslında bir mankendi. 1974 yılında podyuma çıkmaya başlamış, 1976 yılında Ses dergisinin kapak yıldızı yarışmasında üçüncü seçilerek Yeşilçam’a adım atmıştı. “Paranın Kiri”, daha önce yine Atilla İlhan’ın yazdığı “Çalar Saat” adlı dizide küçük bir rolde görünen Senem Kayra’nın ekrandaki ilk başrol deneyimi idi. İlk deneyim için epeyce ağır bir yük. Onun oyunculuğu değil ama canlandırdığı tipin erkeksiliği epeyce tartışılmıştı o dönemde. Kadın başrolleri kadınlığına değil zekasına vurgu yapılan bir senaryoyla görmeye hiç alışık değildik. “Erkek gibi” olması da yadırganmıştı epey. O dönemin değer yargılarında kadına biçilen rolün çok dışında davranıyordu zira.
Nitekim Atilla İlhan, o günlerde TV’de 7 Gün dergisine verdiği röportajda, gazeteci Ümit’e getiren eleştirilere karşı karakterini şöyle savunuyordu: “Şimdiye kadar hem Yeşilçam’da hem de beyaz camda klasikleşmiş bir genç kız tipi vardır. Kusursuz, namuslu, terbiyeli, dengeli ve akıllı bir genç kız tipidir bu. Özellikle de Türkan Şoray’la birlikte etkinleşen bir tip. Ama Ümit bu ölçülerde değildir. Yani o, Yeşilçam ölçüleriyle ‘anti-Şoray’ tipidir. Ümit kusurları ve yetenekleri arasında denge kurmaya çalışan bir kızdır. Birçok hatası vardır. Kötü alışkanlıkları vardır. Ama güzeli ve doğruyu yapmak isteyen bir de ruhu vardır.”
Aynı röportajda Atilla İlhan, gazeteci Ümit tipinin hayal ürünü olmadığını, söz konusu kişinin ‘50’li yıllarda gerçekten yaşamış ve fizik olarak da Senem Kayraya son derece benzeyen biri olduğunu, elbette adını vermeden anlatıyordu.
“Sekiz Sütuna Manşet”, 1982 yılında altı bölüm olarak geldi ekrana. Her iki bölüm bir konuyu işliyor, ana kast sabit kalırken, her üç konuda farklı misafir oyuncular rol alıyordu. Erol Taş, Nubar Terziyan, Ekram Dümer ana kast oyuncularıydı. Misafir oyuncular arasında Işıl Yücesoy, Çolpan İlhan, Orçun Sonat, Bilge Zobu, Hüseyin Peyda gibi ağırlıklı olarak tiyatro ve sinemadan tanıdığımız isimler vardı.
Atilla İlhan’ın kaleminden dökülen edebiyat tadı ve Hüseyin Karakaş’ın dönemin kısıtlı imkanlarıyla harikalar yarattığı rejisi ile “Sekiz Sütuna Manşet” bugün bile bir benzeri kolay yapılamayacak, aykırı bir diziydi.
Bir ara TRT Arşiv tarafından internete yüklenen dizi, sonradan kaldırıldı. Şimdilerde internetten izlemek mümkün değil. Şahsen ben tekrar yüklenmesini sabırsızlıkla bekliyorum. 13 yaşında izlerken anlayamadıklarımı, hazır 50’sini aşmışken izlersem iyi kötü anlarım diye düşünüyorum.