“Bir Başkadır Ferdi Özbeğen”, 1993 yılında yayımlanmış bir Ferdi Özbeğen albümüydü. Bilmiyorum “Bir Başkadır” dizisinin yaratıcısı ve yönetmeni Berkun Oya, dizinin ismini bu albümden mi yoksa Ayten Alpman’ın “Memleketim” şarkısından mı esinlendi. Dizinin konusu ve karakterleri ikinci ihtimali daha olası kılıyor ama kapanış jeneriklerinde birden fazla kez karşılaştığımız Ferdi Özbeğen görüntüleri ikinci ihtimali de ister istemez akla getiriyor.
Bazen var olanı sadece olduğu gibi göstermek yeter. Her bölüme az bir cinayet ya da teşebbüsü, bir hamilelik, bir gayri meşru çocuk, gizli sırlar, ihanetler, intikamlar, aldatmalar, şirket savaşları, büyük şoklar sığdırılmış dizilerle oyalanırken, tek entrikası yaşadığımız hayatın ta kendisi olan bir dizi hepsinden daha fazla sarsıcı olabilir. Henüz Netflix’te izlemeye açılalı çok kısa bir süre olmasına rağmen izleyen herkesi derdinden etkileyen “Bir Başkadır” en çok bunu başarmış gibi görünüyor.
Dizinin konusu, oyunculukları ve rejisi üzerine ayrı ayrı, uzun uzun analizler yapılabilir, yapılıyor ve yapılacaktır da. Bence müzikleri de en az onlar kadar konuşulmayı hak ediyor. Zira yıllar var ki amacına bu kadar uygun, yapılan işe bu kadar doğru hizmet eden dizi müzikleriyle karşılaşmamıştım.
Banu Alkan-Faruk Peker filmleri de geçiyor dizi müziklerinin içinden, Türkan Şoray-Kadir İnanır filmleri de… “Bir Başkadır”ın müziklerine imza atan Cem Yılmazer, ucuz avantürlerden, Ertem Eğilmez komedilerine, entelektüel bunalımlı 12 Eylül sonrası filmlerinden, arabesk şarkıcılık melodramlara dek 70-90 arası Türk sineması film müziği estetiğinin adeta bir şablonunu çıkarıyor. Müzikler, Berkun Oya’nın senaryosu ve rejisiyle toplumsal bilinçaltımıza ve ortak hafızamıza attığı oltaların yemi oluyor bir nevi.
Ferdi Özbeğen de işte tam bu yüzden var. Nostaljik bir gönderme değil bu. Taverna müziği ve piyanist şantör modasının öncüsü olacak Ferdi Özbeğen müziği, dizide anlatılan kafa karışıklığının müzikal beğenilerimizde vücut bulmuş hali gibi. Hepimizin içinde biraz Meryem, biraz Peri, biraz Yasin, biraz Sinan vardı hep; tıpkı Özbeğen’in müziğinde olduğu gibi.
Tabii şarkıları ve hatta şarkıcıları dizilerle keşfeden bir kuşak var. Ayten Alpman’ın “Ben Varım”ıyla başlayıp Ayla Dikmen’in “Anlamazdın”ı ile bir gelenek haline gelen bir durum bu. Sanırım önümüzdeki günlerde de “Bir Başkadır”ın etkisiyle Ferdi Özbeğen’in dolu dolu külliyatını keşfe çıkacak çok kişi olacaktır. Onlar için şimdi kısa bir rehber çıkarayım buraya.
Öncelikle dizinin ilk iki bölümünde karşımıza çıkan konser görüntülerinden başlayalım. Bu görüntüler, Ferdi Özbeğen’in 1983 yılında Şan Tiyatrosu’nda verdiği konser serisinden. İlk albümünü 1977 yılında çıkaran Ferdi Özbeğen, 60’lardan beri sürdürdüğü orkestra müzisyenliğinden piyanist şantörlüğe doğru ilk adımı bu albümle atar. Tıpkı sahnede yaptığı gibi her türden şarkıyı bir potada eritir, kendince yorumlar ve poptan arabeske, halk müziğinden sanat müziğine türler arasında dolaşan albümleri hep çok sevilir. Öyle ki zamanla bu, başlı başına bir türe dönüşür.
Bazı çevrelerce biraz da küçümsenen bir statüdür bu, adı sonradan konulacak “piyanist şantör”lük. Oysa Özbeğen hiç de küçümsenecek bir müzisyen değildir. Biraz da bunu göstermek istediğinden olsa gerek, sadece taverna tabir edilen küçük eğlence yerlerinde ya da plaklarda insanları eğlendiren bir müzisyen olmadığını vurgulayacak, aynı zamanda da 20’nci sanat yılını kutlayacak bir konser serisine hazırlanır. 1993 yılı eylül ayında Şan Tiyatrosu’nda yedi gün sürecek konser serisi, gördüğü olağanüstü ilgi üzerine 14 güne çıkarılır. Özbeğen, sahneye Osman İşmen yönetimindeki 40 kişilik orkestrayla çıkar. Konserleri 25 bin kişi izler. Bu, Ferdi Özbeğen için adeta bir meydan okumadır.
Konserin video kaydının yapılmış olması ve bugünlere ulaşmış olması şahane. Daha şahanesi ise konser kayıtlarından oluşan bir de albüm çıkarılmış olması. “20. Sanat Yılı Şan Konseri” adıyla piyasaya sürülen iki plaklık albüm, ülkemizde gerçek manada ilk canlı kayıt konser albümlerinden biridir. Şimdilerde dijital platformlarda dinlemenin mümkün olduğu bu albüm, pek yakında Yaşar Plak tarafından yeniden plak olarak da yayımlanacak.
Ferdi Özbeğen, 1977 yılından 1993 yılına dek yılda bir, bazen iki albüm yayımladı. Ölümünden önce yayımlanan son albümü ise 2009 yılında piyasaya sürülen “Nerelerdeydiniz?” oldu. Özbeğen diskografisi (tekrar yayımlananlar ve toplama albümler hariç) toplam 26 albümden oluşuyor. Bu albümlerde çoğu zaman günün ya da dünün sevilen şarkılarını söylemiş olsa da sadece onun söylediği, ona ait kalmış şarkılar da var. Bunların büyük bir kısmı yabancı şarkılar üzerine Türkçe söz yazılmış şarkılar. Değişmez söz yazarı ise yıllar boyunca birlikte çalıştığı, yakın dostu Ülkü Aker.
“Piyanist”, “Giden Sensin”, “Belki Bir Gün”, “Herkes Kendi Yoluna”, benim yıllardır severek dinlediğim Ferdi Özbeğen şarkılarının başında geliyor. Özbeğen’in yorumuyla taçlanmış “cover” şarkıları arasında ise “Seni Terk Edeceğim”, “Yok Yok Yalan Deme”, “Dilek Taşı” ve “Kandil” başı çekiyor. İlk albüm “45 Dakika”, müzikalitesi ile öne çıkan, eşsiz bir albümdür. Bununla birlikte en sevdiğim Ferdi Özbeğen albümlerini sorarsanız, “45 Dakika”nın yanı sıra “Sana İhtiyacım Var” ve “Belki Bir Gün”ü ayrı bir yere koyarım. Yazının başında bahsi geçen, ancak zamanında sadece kaset formatında yayımlandığı için şimdilerde piyasada bulunmayan, dijital platformlara da girmemiş “Bir Başkadır Ferdi Özbeğen” albümü de Özbeğen kariyerinin özetini çıkaran bir “best of” olarak dinlenilmesi gerekenler arasındadır.
En az adı kadar “bir başka” bir dizide sahiden “bir başka” bir müzisyeni görmek, şarkılarını duymak pek güzel oldu doğrusu. Akıl edenleri tebrik etmek lazım. Ferdi Özbeğen’i keşfe çıkacaklara da kolaylıklar dilemek… Bu keşif uzun sürecek çünkü.