‘60’lardan itibaren her yıl yüzlerde filmin çekildiği Yeşilçam’da senaryoların büyük kısmı ya birbirinin tekrarı ya da yabancı filmlerden esinlenmeyle yazılır. Yanı sıra Muazzez Tahsin Berkand ve Kerime Nadir gibi yazarların edebi niteliğinden çok dramatik olay örgüleriyle okuyucunun ilgisini çeken romanları sinemaya uyarlanır, az sayıda klasik roman da bu furyadan nasibini alır. Sonuçta popüler sinema gişe odaklıdır. Oysa o yıllarda televizyonun reyting kaygısı yoktur. Nitekim TRT’nin ilk yıllarında, özgün senaryolardan ziyade klasik romanlardan, hikâyelerden ve tiyatro eserlerinden uyarlanan diziler yapılır. Çekimleri 1983 yılında başlayan “Küçük Ağa” bunlardan biridir.
Tarık Buğra’nın aynı adlı romanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde elde kalan vatan topraklarını korumak ve işgallere karşı savunmak için gösterilen mücadeleyi, bu maksatla kurulan Kuvâ-i Milliye’yi, savaştan çıkmış halkın yaşadığı yokluk ve yoksulluğu, uğradığı ihanetleri, Konya’nın Akşehir kasabasını eksen alarak anlatmaktadır. İlk baskısı 1963 yılında yapılan roman, bir dönemin gerçeklerini kurgusal bir yapıyla tarihe not düşer.
“Küçük Ağa” dizi film haline getirilirken romana tamamen sadık kalınır, kostümler, dekorları ve mekânlarıyla, romanın geçtiği yıllar adeta yeniden yaratılır. Yücel Çakmaklı’nın yönetmen koltuğuna oturduğu dizinin senaryosu, romanın yazarı Tarık Buğra tarafından kaleme alınır.
TRT prodüksiyonuyla sekiz bölüm olarak çekilen dizinin kadrosu bir hayli görkemlidir. Sinema ve tiyatronun önemli isimleri bu dizi için bir araya getirilir. Fikret Hakan, Çetin Tekindor, Ahmet Mekin, Eşref Kolçak, Yıldırım Gencer, Halil Ergün, Haluk Kurtoğlu, Yusuf Sezgin, Kadir Savun ve Erol Taş, bunlardan bazılarıdır.
Kadronun en ilginç ismi ise bu diziyle ilk kez oyuncu olarak kamera karşısına gelen Aydan Şener olur. 1981 yılında Türkiye güzeli seçildikten sonra çeşitli reklam filmlerinde rol alan Aydan Şener, bugünlere dek gelecek oyunculuk serüveninin ilk adımını “Küçük Ağa” ile atar. Bu dizinin hemen ardından gelecek “Bay Alkolü Takdimimdir” ve “Çalıkuşu” dizileri, Aydan Şener’i dönemin yıldız oyuncularından biri haline getirecektir.
Roman ve diziye adını veren “Küçük Ağa” tabiri, roman kahramanlarından Çakırsaraylı tarafından baş kahraman Mehmet Reşit’e takılan lakaptır. Vatanseverleri provoke etme niyetiyle Aksaray’a giden Mehmet Reşit, yaşadıkları ve gördükleriyle bir dönüşüm geçirir, kurtuluş ordusuna katılır. Çete reisi Çakırsaraylı “Ben buraların ağasıyım. Sen de artık ağa oldun ama bir bölgeye iki tane ağa olmaz,” der ve ona “Küçük Ağa” lakabını takar.
Dizinin müziklerine, ülkenin ilk film müziği bestecilerinden biri olan Yalçın Tura imza atmıştır. Aynı zamanda bir müzikolog olan Tura, Türk müziğinin batı normlarına adapte edilmesi konusunda önemli çalışmalar yapmış bir bestecidir. Nitekim öncesinde ve sonrasında gerek sinema gerekse dizi tarihimizde sayısız yapıtta imzasını görürüz. Dizinin tarihi atmosferine son derece uygun müzikler, “Küçük Ağa”ya Yalçın Tura imzasının değerini de katar.
“Küçük Ağa” 250 kişilik oyuncu kadrosu ve 5000’e yakın figürasyon kastı, 52 kişilik teknik ekibiyle TRT’nin o güne dek yaptığı en büyük prodüksiyon olarak tarihe geçer. Nitekim seyirciden karşılığını da alır. 25 Mart 1983 gecesi ilk bölümüyle ekrana gelen dizi, büyük ilgi uyandırır ve gündem oluşturur.
Dizinin konusunun geçtiği yılları, dizide anlatılanları şu veya bu şekilde yaşamış, o günlere şahit olmuş ya da o günlere şahit olanları birinci ağızdan dinlemiş insanlar henüz hayattadır. Tarihi gerçekleri değiştirmek, yeniden yazmak, o günlerde mümkün değildir. O gerçekliği, o yokluk ve çaresizliğin içinden doğan mücadele ruhunu ekran başındakilere iliklerine kadar hissettiren dizi, en çok da bu yüzden büyük bir etki yaratır.
Tarihi dizilerin, tarihi gerçekleri yeniden yazma misyonuyla yapıldığı bugünlerde “Küçük Ağa”, ve sonrasında yapılan “Kurtuluş”, “Kuruluş” gibi diziler son derece nahif kalıyor ne çare. Artık seyirci, sahte kahramanlar, büyük büyük laflar, ihtişamlı yalanlar izlemeyi seviyor.