“Yalnızca iş arkadaşlarım Memoli derler bana.”
Dizinin jeneriğinde böyle söylüyordu Komiser Mehmet Ali Öztürk. Ne var ki çok geçmeden yalnızca iş arkadaşları değil, bütün Türkiye Memoli demeye başladı ona. Hatta dizinin adı bile “Yılan Hikâyesi”nden çok “Memoli” diye telaffuz edilir oldu.
Saç stili, giyimi, tavırları ve kendine has cümleleriyle Memoli tiplemesi “Yılan Hikâyesi”nin lokomotifiydi kuşkusuz. Genç ve janti Mehmet Ali Alabora, role cuk oturmuştu. Memoli’nin, dizinin hemen her bölümünde en az birkaç kez “E be köylü kızı!” diye azarladığı ama bir taraftan da saflığı ve iyi kalpliliğine yavaş yavaş vurulduğu Zeyno’yu ise Meltem Cumbul canlandırıyordu. Her ikisinin de bir televizyon dizisinde ilk başrolüydü.
Tabii yalnızca başrol oyuncuları değildi “Yılan Hikâyesi”ni kısa sürede seyircinin gözdesi yapan. Dizinin kan davası, töre, polisiye vakalar, bolca aksiyon, yer yer komedi ve aşkla bezeli, sürükleyici hikâyesi her hafta ekran başına geçmek için yeterli sebepti. Üstüne Ayten Gökçer, Çetin Tekindor, Süleyman Turan gibi duayen oyuncular ve henüz genç birer oyuncu olmalarına rağmen bu diziyle yıldızları parlayacak Şevket Çoruh, Okan Yalabık, Emre Kınay ve Nail Kırmızıgül gibi isimlerle kadro bir hayli iyiydi.
Tüm Türk televizyon dizileri tarihinin en “cool” kötü ikilisi olarak Neriman Uğur ve Tunca Aydoğan’ın canlandırdığı Gülsüm ve Kürşat karakterleri ise dizinin gizli fenomenleri olmuştu.
İlk bölümü 7 Ekim 1999 gecesi Kanal D’de yayınlanan “Yılan Hikâyesi”, 2002 yılına dek 90 bölüm sürdü. Yapımcılığını Osman Yağmurdereli, yönetmenliğini Nihat Durak’ın yaptığı dizinin senaristi Tayfun Güneyer’di. Güneyer “Çarli” dizisiyle başladığı senaryo yazarlığını, “Yılan Hikâyesi”nden sonra “Aşkım Aşkım”, “Adanalı”, “Türk Malı” ve “Baba Candır” gibi özgün dizi senaryolarıyla sektörün aranılan isimlerinden biri olacaktı.
Bir kuşağın hafızasında silinmez izler bırakan “Yılan Hikâyesi”, müziğiyle de unutulmazlar arasına girdi. Dizinin müzikleri, Ali Otyam tarafından yapılmıştı. Türk sinemasında uzun yıllar sayısız film müziğine imza atmış Nedim Otyam’ın oğlu olan Ali Otyam, hem klasik batı müziği hem Türk müziği ve halk müziği üzerine konservatuar eğitimi almasının yanı sıra babasının rahle-i tedrisinden geçerek edindiği deneyimle “Yılan Hikâyesi”nin sevilmesinde büyük pay sahibi oldu.
90’ların ilk yarısında tiyatro oyunlarına müzikler yapan, çeşitli müzik yarışmaları ve festivallerde hem besteci hem de solist olarak boy gösteren Ali Otyam’ın aşağı yukarı aynı dönemde yayına giren “Aşkın Dağlarda Gezer” ve “Yılan Hikâyesi” dizilerine yaptığı müziklerle tanınan ismi, sonrasında “Marziye”, “Kınalı Kar”, “Melekler Adası” ve “Aynalı Tahir” gibi dönemin iz bırakan dizilerine yaptığı müziklerle Türk televizyon tarihine geçti.
Otyam, “Yılan Hikâyesi”nin müziklerini yaptığı dönemde Arzu Ece ile evliydi. Bir süre sonra Arzu Ece ve Ali Otyam, dizinin çok sevilen tema müziğinin üzerine sözler yazdılar ve “Bizim Hikâyemiz” adlı bir şarkıya dönüştürdüler. Hem dizide hem de dizinin “soundtrack” albümünde yayınlanan bu şarkıyı Arzu Ece seslendirdi. Albüm şimdilerde dijital platformlardan dinlenilebiliyor.
Türk izleyicisi polisiyeyi hep sevdi. Sadece “Colombo”, “Baretta”, “Mavi Ay” ve “San Francisco Sokakları” gibi yabancı polisiyeleri değil, “İz Peşinde”, “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” ve “Behzat Ç.” Gibi yerli polisiyeleri de sevdi. “Arka Sokaklar”ın bilmem kaç yıldır bilmem kaç yüz bölüm devam etmesi boşuna değil.
Gelin görün ki Türk izleyicisi “Memoli”yi ayrı sevdi. Dönem değişti, zevkler, anlayışlar, bakış açıları değişti. Eski dizilerin birçoğu nostalji oldu. Oysa “Yılan Hikâyesi” bugün yeniden çekilse, senaryoda yapılacak birkaç ufak tefek değişiklikle, izleyiciyi yine ekran başına çekebilir. Hakkında aynı şeyi söyleyebileceğimiz eski dizi çok azdır.
Yazıyı yazarken, koyu kıvam melodisi, içli sözleri ve Arzu Ece’nin sesiyle kulaklarımıza yer etmiş o şarkı çaldı durdu beynimde. Hatırlıyor musunuz siz de?
“Aşkın bedeli
Sanki korkudan bağlı dili
Sevda yanar, uçar külleri
Ya bu nefrete ne demeli
Yılanın hayat hikâyesi”