“Çocukluğumdan bir yıldız daha kaydı…”
Her defasında bu klişe cümleye bir de fotoğraf ekleyip sosyal medyada paylaşıyor, bir döneme iz bırakıp hayata gözlerini yumanların ardından vazifemizi böyle yerine getiriyoruz. Gencecik haber sitesi editörleri de o sırada Google’ı aşındırıyor iyi kötü bir biyografi bilgisi bulabilmek için. Kopyala, yapıştır, bitti.
Geçtiğimiz hafta Ayşegül Atik’i kaybettik. Aynı ritüelle andık onu da. Çoğumuz onun son yıllarda bir üniversitede öğretim üyeliği yaptığını, hayatının en verimli çağında, genç tiyatro oyuncularına bilgi, birikim ve deneyimlerini aktarmakta olduğunu bu vesileyle öğrendi. Zira uzun süredir ekranlarda yoktu ve ekrandan ırak ünlü, gönülden de ırak oluyordu ne çare.
Bir kuşak da hiç tanımıyordu bu sebeple… Kimileri için “En Son Babalar Duyar” dizisinin annesiydi, kimileri için “Tatlı Çarşamba”nın genç kızı… Ama en çok da “bir alışveriş bir fiş” düştü hatırlara. O kendine has vurgusuyla dilimize doladığı “A ben yanlış anladım!” repliği…
Asıl adı Ayşegül Mürşide Ersoy. 1971 yılında Ankara Devlet Konservatuarından mezun oluyor ve Devlet Tiyatrosu’nda rol aldığı ilk oyun olan “Gömü” ile Ankara Sanatseverler Derneği’nin en başarılı yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazanıyor. TRT’nin ilk yıllarında, prodüksiyonların genellikle Ankara’da yapıldığı o günlerde, o da birçok Ankaralı tiyatro oyuncusu gibi çeşitli televizyon yapımlarında ufak tefek rollerle ekranda görünüyor. 1974 yılında ilk dizilerimizden biri olan “Yaşar Yaşamaz” da Yaşar’ın karısını oynuyor mesela.
Kendisi gibi tiyatro oyuncusu olan Ali Atik’le, birlikte rol aldıkları “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” adlı oyunda tanışıp evleniyor. 1976 yılında hamileliği nedeniyle bir süre sahneden uzak kalıyor. Tam da o günlerde Levent Kırca’nın teklifiyle tekrar beyaz camda boy göstermeye başlıyor.
Ayşegül Atik’in Levent Kırca, Ercan Yazgan ve Ülker Ergöksel’le birlikte rol aldığı, müziklerini Özdemir Erdoğan’ın yaptığı “Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?”nın ilk bölümü 8 Ekim 1976 gecesi ekrana geliyor. Bu bir dizi değil. Gazete kupürlerine yansımış gerçek olayların oyunlaştırıldığı ve onlarla bağlantılı şarkıların da yer aldığı müzikli bir güldürü programı; bir nevi televizyon kabaresi. Henüz emekleme dönemindeki televizyon yayıncılığımızda da bir ilk.
Ayşegül Atik’in hamileliği ilerleyince, ikinci bölümden sonra programdan ayrılmak zorunda kalıyor ve yerini Bilge Şen’e bırakıyor. Zaten program da dördüncü bölümden sonra yayından kaldırılıyor. Levent Kırca’nın kaleme aldığı skeçlerdeki siyasi ve toplumsal taşlamalar “özerk” yayın kuruluşumuz TRT’de pek hoş karşılanmıyor çünkü.
1977 yılı mart ayında bu defa “Açtım Ağzımı Yumdum Gözümü” adı verilmiş skeç programıyla ekranda görünüyor Ayşegül Atik. TRT’nin Tatil Günü adlı hafta sonu gündüz kuşağı programının içinde yer alan bu yapımda Ayşegül Atik, Levent Kırca ve Köksal Engür’le birlikte geçiyor kamera karşısına. Ne var ki bu yapımın ömrü de çok kısa sürüyor ve o da yayından kaldırılıyor. Bunun üzerine Levent Kırca ile Ayşegül Atik, Arkadaş Kabare adlı bir tiyatro topluluğu kurup, önce Ankara’da, sonra İzmir Fuarı’nda seyirci karşısına çıkıyorlar.
Peşi sıra rol aldıkları reklam filmi ise büyük ses getiriyor. Vatan Konserveleri için çekilen bu reklam filminde Levent Kırca’nın “Şimdi n’olucak?” repliği bir anda herkesin diline düşüyor. Aynı günlerde Ayşegül Atik bir de çocuk programıyla çıkıyor ekrana. Okul öncesi çocuklara yönelik “Oynamak İstiyorum” adlı bu yapımda sunuculuğu üstleniyor. Sıcak oyunculuğu ve enerjisiyle ekran başındaki büyükler kadar çocuklara da kendini sevdiriyor.
Reklam filmin getirdiği popülerlikle Levent Kırca ve Ayşegül Atik bir kez daha bir televizyon programı yapmaya karar veriyorlar. 31 Mart 1978 günü ilk bölümü ekrana gelen “Sağlık Olsun” adlı kabare, “Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?”nın bir benzeri ve müziklerini yine Özdemir Erdoğan yapıyor. Bu yapımda halkın artık bir ikili olarak kabul ettiği Levent Kırca ve Ayşegül Atik’e, meşhur reklam filminde de rol alan Ali Atik eşlik ediyor.
“Sağlık Olsun” önceki denemelere kıyasla daha uzun süre ekranda kalıp ilgi odağı olunca, ekibe Gala Kulüp’ten bir teklif geliyor. Hem daha çok para kazandıracak hem de yaptıkları işi başka bir kulvara taşıyacak bu teklifi kabul ediyorlar ve böylece Ali – Ayşegül Atik çifti 1978 temmuz ayında Ankara’dan İstanbul’a taşınıyor. Ne var ki Gala Kulüp’te Levent Kırca’yla üçlü olarak yaptıkları şov sadece bir hafta sürüyor. Ekranda çok sevilen üçlü, aynı başarıyı sahnede gösteremiyor. Üstüne üstlük programı gazino sahnesine taşımaları da TRT tarafından tepki görünce “Sağlık Olsun”un ekran macerası da bitmiş oluyor.
O dönemleri yaşayanlar içinse “Sağlık Olsun”dan geriye kalan programla aynı adı taşıyan, söz ve müziğini Özdemir Erdoğan’ın yazdığı şarkı oluyor:
“Fala inanmayın, ama falsız kalmayın
Gününüzü yaşayın, yarını unutmayın
İşin sırrı dengede bazen bozulursa da
Sağlık olsun, siz bozulmayın!”
O günlerde Ayşegül Atik, başrollerinde Levent Kırca ile oynadığı “Taşı Toprağı Altın Şehir” adlı sinema filmi için kamera karşısına geçiyor. Hayatı boyunca çok az sayıda sinema filminde rol alacak Ayşegül Atik’in başrolünde oynadığı ilk ve tek film de bu oluyor.
1979 yılının Ramazan ayında haftada bir yayınlamak üzere çekilen dört bölümlük “Ramazan Sokağı” adlı yapımda Suna Pekuysal ve Ayşegül Atik, bir anne kızı oynuyorlar. Kızının üzerine titreyen, emekli memur Suna Hanım ve aklı bir karış havada kızı Ayşe’nin maceraları seyirci tarafından o kadar seviliyor ki, bu yapımın bir dizi olarak devam etmesine karar veriliyor ve bir döneme damgasını vuracak “Tatlı Çarşamba” böyle ortaya çıkıyor.
Ali Atik’in de rol aldığı ve metinlerini yazdığı, ayrıca her bölümde günün popüler isimlerinin konuk olduğu “Tatlı Çarşamba”nın ilk bölümü 23 Ocak 1980 gecesi ekrana geliyor ve bu program kısa sürede halkın en beğendiği televizyon yapımlarından biri oluyor.
15 günde bir ekrana gelen ve 11 bölüm süren “Tatlı Çarşamba” çok tutulunca, yapımın bir sonraki sezonda da devam etmesine karar veriliyor ikinci sezonun ilk bölümü 8 Ekim 1980 gecesi yayınlanıyor. Ne var ki takip eden yılın ocak ayında TRT ile yaşadıkları anlaşmazlık sonucu Ayşegül ve Ali Atik çiftinin programdan ayrılması, “Tatlı Çarşamba”nın da sonu oluyor.
Ayşegül Atik’in hikâyesi önümüzdeki hafta da devam edecek…