Fedakâr, anaç, şefkatli, olgun, güngörmüş bir kadındı Şehnaz. İki kızının geçimini dikiş dikerek sağlar, onların büyüme çağı sorunlarını tek başına, incelikle çözmeye çalışırdı. Dul bir kadındı. Sabık kocası Tango Muhsin, ele avuca sığmaz, uslanmaz, hayta, tam tabiriyle “romantik serseri” bir adamdı. Birbirilerini hâlâ sevmelerine rağmen ayrılmış olmaları da bundandı zaten.
Şehnaz ve Muhsin’in aralarındaki bitmemiş aşk, kızları ve yakın çevreleriyle olan ilişkileri, Şehnaz’ın zaman içerisinde kendisine yakınlık gösteren başka erkeklerle yakınlaşması sonucu yaşadığı değişim, adeta bir edebiyat eseri inceliğinde işlenmişti dizide. Yüklü bir hayat bilgisi içeren ama bu bilgiyi izleyicinin gözüne sokmayan, gülümseten, düşündüren, sorgulatan, hepsinin sonunda umut veren, mutlu eden bir diziydi “Şehnaz Tango”.
Yıllar boyunca hem Yeşilçam’da hem de tiyatro sahnesinde çoğunlukla abartılı komik tipleri canlandıran Perran Kutman, onu bir televizyon starı haline getiren “Perihan Abla” dizisinde de bu çizgide çıkmıştı izleyici karşısına. “Perihan Abla”dan sonra rol aldığı “Kızlar Yurdu”, henüz yeni yayına başlamış ve ülke çapında yaygın olmayan TeleOn adlı kanalda yayınlandığı için yeterince ilgi görmemişti. O dizide canlandırdığı Müstesna karakteri de her şeyden önce komik bir tiplemeydi. Oysa Şehnaz, ayakları yere basan, hayatın içinden, abartısız, doğal, gerçekçi bir karakterdi. Bu durumu izleyici kabul etmeyebilirdi ama etti. 3 Ekim 1994 gecesi ilk bölümüyle Show TV’de ekrana gelmeye başlayan “Şehnaz Tango,” kısa sürede izleyici tarafından çok sevildi.
Tango Muhsin rolüne cuk oturan Erdal Özyağcılar, tiyatronun duayenleri Macide Tanır ve Muhip Arcıman, yan rollerde Füsun Demirel (sonrasında Gülen Karaman), Mümtaz Sevinç, Alev Sezer, Serra Yılmaz ve Oya İnci gibi güçlü isimler ve henüz isimleri pek bilinmeyen genç oyuncular Ceren Soylu, Ayşe Tolga ve Nejat İşler ile kadro tek başına diziyi sürükleyecek güçteydi. Oya Yüce’nin ustalıklı senaryosu, Semih Kaplanoğlu’nun rejisi ve Perran Kutman’ın sürekli birlikte çalıştığı Güner Namlı’nın prodüktörlüğü ile taşlar kusursuz bir şekilde yerine oturmuş, sonuç başarı olmuştu.
1995 yılında yayınlanan ikinci sezonunda dizi, Star’a transfer oldu ve üçüncü sezonu da orada yayınlandı. 1997 yılı geldiğinde her biri 39 bölümden üç sezonu başarıyla bitirmiş, kemik izleyici kitlesini korumayı başarmıştı. Ne var ki dördüncü sezon sadece 13 bölüm sürebildi.
Kimilerine göre Erdal Özyağcılar’ın diziden ayrılması, kimilerine göre hikâye akışında Şehnaz’ın değişimi, Muhsin’in gölgesinden kurtulup tek başına, güçlü bir kadın olarak ayakta durması, hatta sevgilisiyle evlenmeden önce hamile kalması gibi radikal dönemeçler birilerini rahatsız etmişti. Kimileri dizinin reytinglerin kurbanı olduğunu söyledi, kimileri ahlak bekçilerinin ama ne olduysa oldu ve “Şehnaz Tango”, final yapamadan ekrana veda etmek zorunda kaldı.
Sonrasında seyirci daha önce görülmemiş bir tepki gösterdi dizinin yayından kaldırılmasına. Kanal bu nedenle epeyce eleştiriye ve protestoya maruz kaldı. Ne var ki sonuç değişmedi ve “Şehnaz Tango” televizyon tarihine gömüldü. “Gömüldü” diyorum çünkü nedendir bilinmez, diziyi bugün izlemek isteseniz, hiçbir yerde bulmanız mümkün değil. YouTube’da tek bir bölümü var sadece. Geri kalan 129 bölüm kayıp. Belki günün birinde yapım şirketi insafa gelir de bir dijital platforma yükler.
Tıpkı Perran Kutman’ın önceki dizileri “Perihan Abla” ve “Kızlar Yurdu” gibi, “Şehnaz Tango”nun müziklerini de Özkan Turgay yapmıştı. Tabii dramatik yapıya uygun olarak, bu defa daha sakin, daha romantik melodilerle süslemişti Özkan Turgay dizinin sahnelerini. Özellikle de tango formundaki jenerik müziği, Perran Kutman ve Erdal Özyağcılar’ın birlikte tango yapan görüntüleri eşliğinde hafızalarımıza yer edecekti.
“Şehnaz Tango” televizyon tarihimizin bütünü içerisinde her bakımdan farklı, ayrıksı, özel ve kıymetli bir iş olarak hatırlanıyor ve hatırlanacak.